131019098
16 Nisan 2024, Salı

1 MAYIS BAYRAM GİBİ KUTLANDI!

2 Mayıs 2015, Cumartesi 10:18

     


1 Mayıs İşçi Bayramı tüm yurtta olduğu gibi emekçi kenti Aliağa’da da kutlandı. Sabah saatlerinde Petrol-İş sendikası önünde toplanan işçiler buradan Demokrasi Meydanı’na yürüdü. Aliağa’da tam bir bayram havasında kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı renkli görüntülere sahne oldu. Davul zurna eşliğinde yürüyüş yapan işçiler, zaman zaman halaylar çekip eğlendiler.

Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerine bağlı sivil toplum örgütlerine mensup sendikacılar ve işçiler 1 Mayıs kutlamaları için sabah saatlerinde Petrol-İş Sendikası önünde toplandı. Binlerce işçi ve emekçi sloganlar atarak buradan, Atatürk Caddesi, Fatih Caddesi ve İstiklal Caddesi’ni takiben Demokrasi Meydanı’na geldiler. Yürüyüş esnasında polisler yoğun güvenlik önlemi aldı. Meydanı dolduran Aliağalı işçi ve emekçiler burada da sloganlar eşliğinde tepkilerini dile getirdiler. Burada günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapan Petrol –İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay, İstanbul’da 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla uygulanan yasaklamalara değindi. İstanbul’da kutlamaları engellemek için ulaşım imkanlarının kısıtlandığını vurgulayan Oktay: “İstanbul kaynıyor. İstanbul’da feribot seferlerini iptal ettiler. Metrobüsleri, otobüsleri iptal ettiler. Çünkü korkuyorlar değerli kardeşlerim. Bizden korktukları için Taksim’i bize kapattılar. Taksim’i emekçilere kapatan zihniyeti bir kez daha bu meydanlardan kınıyoruz”dedi.

“İş cinayetleri hala devam ediyor”

Açıklamasında 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engelleyenlere tepki gösteren Ahmet Oktay;”1 Mayıs’ta Taksim’de ödediğimiz bedelleri hepimiz biliyoruz. Taksim Meydanı’nın anlamı bizim için çok büyüktür. Taksim Meydanı’nın bizim için simgesel bir anlamı vardır. Ama bizlere orayı yasaklıyorlar. Orada bedel ödemeyen Conilere açıyorlar Taksim Meydanı’nı. Bir kez daha bize Taksim Meydanı’nı yasaklayanları buradan şiddetle kınıyoruz” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında Soma’daki maden faciasına da değinen Oktay, olayın üzerinden neredeyse 1 yıl geçmesine rağmen hala aynı sıkıntıların yaşandığını belirtti. İş cinayetlerinin her geçen gün artarak devam ettiğini vurgulayan Oktay; “Bundan tam 353 gün önce 13 Mayıs 2014’te Soma’da yaşanan iş cinayetini hepiniz biliyorsunuz. O gün de bu alandan tepkimizi, isyanımızı dile getirmiştik. Peki soruyorum 1 yıl geçti, 1 yıldan bu yana ne değişti. Yine iş cinayetler yaşanmaya devam ediyor. 2014 yılında kayıtlara giren 1886 kardeşimiz iş cinayetlerine kurban edildi. Bu yıl ise henüz daha 4. Ayın sonunda olmamıza rağmen şu ana kadar yaklaşık 350 kardeşimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Değişen hiçbir şey yok. Buradan bir kez daha isyanımızı dile getiriyoruz. Bu ülkeyi yönetenler, yönettiğini sananlar asla bizim üzerimizden siyaset üretmesinler” diye konuştu.

“Haklarımızı gasp edenlere destek vermeyin”

İşçi ve emekçiler üzerinden siyaset yapan politikacıları eleştiren Ahmet Oktay, meydanı dolduran emekçilerden 7 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerde işçiler üzerinden siyaset yapan hiçbir siyasi anlayışa destek vermemelerini istedi. Oktay: “5 hafta sonra seçimler yapılacak. Sizlerden tek bir ricamız var. Emeğe karşı saldıran, emek üzerinden siyaset yapan mevcut haklarımız gasp etmeye çalışan hiçbir siyasi anlayışa destek vermemenizi istiyoruz. Bakın siyasi parti ismi vermiyorum. Bütün siyasi partiler seçim bildirgelerini açıkladılar. Açın lütfen okuyun. Bizim üzerimizden siyaset yapan, bizim üzerimizden nemalanan, bizi kullanmaya çalışan hiçbir siyasi anlayışa prim vermemenizi istiyoruz. Bunun için alanlardayız. Emeğe karşı yapılan saldırılara dur demek için alanlardayız. Yargının bağımsız olması için alanlardayız. Sağlık sisteminin, eğitim sisteminin parasız olması için alanlardayız. Kıdem tazminatımızı gasp etmeye çalışıyorlar. Kıdem tazminatımızı uzanan elleri kırmak için alanlardayız. Bu duygularla hepinizin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutluyorum” diye konuştu.

“İnsanca yaşam için alanlardayız”

Ahmet Oktay’ın konuşmasının ardından Platform adına basın açıklamasını dönem sözcüsü ve aynı zamanda Eğitim-Sen Bölge Temsilcisi Meltem Turan yaptı. İnsanca çalışmak ve insanca yaşamak isteyen milyonlar olarak, iş, emek, özgürlük, eşitlik, barış özlemlerini dünyanın ve ülkemizin dört bir yanında haykırmak için 129 yıldır olduğu gibi bugünde alanlarda olduklarını belirten Meltem Turan;” 2014 1 Mayıs’ından 2015 1 Mayıs’ına kadar geçen sürede emekçilerin haklarına yönelik saldırıların yoğunlaştığı, esnek ve kuralsız çalışmanın kural haline getirildiği, emekçilerin açlık ve yoksulluğa terk edildiği işçilerin kıdem tazminatına göz dikildiği, memurun iş güvencesinin kaldırılmak istendiği, metal işçilerinin anayasal grev hakkının patronların talebiyle bir gecede gasp edildiği, yasaları ayaklar altına alarak sendikalı işçiyi kapının önüne koyan patronların kollandığı, yandaş sendikayı geçmeyen emekçilerin cezalandırıldığı günleri yaşadık, yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

“İşçiler yoksullaşıyor, yandaşlar Lale Devri yaşıyor”

İşçi ve emekçilerin her geçen gün yoksullaştığını vurgulayan Meltem Turan, yandaşların ise lale devri yaşadığını ifade etti. Turan; “İktidara geldiklerinde 3 olan Dolar milyarderi sayısı 43’e çıkarken TÜİK verilerine göre 16 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İşçiler, emekliler, küçük esnaf, üretici köylüler daha da yoksullaşırken saltanat sultanları ve yandaşlar için lale devri yaşanıyor. Fabrikalarımız, işyerlerimiz kırdıkları ihracat rekorları ile övünüyor. Asgari ücret 940 lira. Taşeron her yeri sarmış. Taşeronluk patrona cennet, işçiye cehennem olmuş. Patronlar ve hükümetleri, toplu sözleşmeleri ortadan kaldırma hedefiyle işçi sendikalarına saldırıyor. İşçi sınıfının mücadelesini yasadışı kılmak amacıyla grev ve örgütlenme hakkı sınırlanıyor” diye konuştu.

“Her saat başı bir kardeşimizi iş cinayetlerine kurban veriyoruz”

Açıklamasında Soma’da yaşanan maden faciasına değinen Turan: “İşçi cinayetlerinde katlediliyoruz” dedi. 13 Mayıs 2014’te Soma’da 301 işçinin madenlerde sermaye tarafından daha fazla kar elde etmek uğruna katledilmesinin üzerinden 1 yıl geçtiğini vurgulayan Turan; “Binlerce işçi kardeşimiz işten atıldı. Tazminatları gasp edildi. Hala madenlerde yaşam odasını zorunlu kılan bir düzenleme getirilmedi. Madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda ölmeye devam ediyoruz. Her saat başı bir işçi kardeşimizi iş cinayetine kurban veriyoruz. Doğal yaşam, ekolojik çevre katlediliyor. Derelerimiz özgün akmıyor. Hak arayan işçiler, köylüler, aydınlar, gençler terörizmle bir tutuluyor. Toplumsal huzur ve barış bozulmaya çalışılıyor” dedi. İçeride ve dışarıda savaş kışkırtıcılığı yapıldığını söyleyen Turan, Suriye’de Cisr Eş-Şuğur’u ele geçiren İslamcı yapıların vahşice alevi katliamına giriştiğini, İstanbul’da camilerde kutlama lokumları dağıtıldığını ifade etti.

“Şimdi de kıdem tazminatımıza göz koydular”

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine maliyet gözüyle bakıldığını, iş cinayetlerinin hesabının sorulmadığını dile getiren Turan: “Şimdi de son kalemiz dediğimiz iş güvencemiz olan kıdem tazminatımıza göz koydular. Seçimden sonra kıdem tazminatlarını fona devretme adı altında gasp edeceklerini açıkça ilan ediyorlar. Eskiden kamu hizmeti ve parasız olan her şey paralı hale getirildi. Hastanelerden aldığımız her hizmet eczanelerde ve bordromuzda bizden tahsil ediliyor. Özelleştirmelerle bu ülkenin 80 yıllık birikimi 15 yılda çarçur edildi. Yediğimiz, içtiğimiz her şeyden vergi alanlar şirketlerden vergi almıyor. Vergi yükünün dörtte üçü işçinin, emekçinin sırtında Türkiye bir şirket gibi yönetildiği için işçilerin, emekçilerin, yoksulların değil kendimin bu ülkenin sahibi sayan patronların, zenginlerin, yatları, katları olanların sözü geçiyor” diye konuştu.

“Özgürce ve kardeşçe yaşayacağımız bir ülke istiyoruz”

Bu şirket düzenini değiştirecek olan gücün işçi sınıfı olduğunu vurgulayan Meltem Turan açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı: “Biz çoğunluğuz, onlar azınlık. Aynı kaderi paylaştığımız, aynı sınıftan kardeşimizi düşman belleyelim diye dil, din, mezhep, cinsiyet ayrımcılığı yapanlara, ülkede ve bölgede savaş çığlıkları atarak halkları birbirine düşüren emperyalist projelere taşeronluk yapanlara karşı artık yeter. Biz çocuklarımızı bir ekmek fazla götürebilmek için greve gittiğimizde haklarımız için mücadele ettiğimizde milli güvenliğe, iç güvenliğe tehdit olarak görülmediğimiz, insanca, özgürce ve kardeşçe yaşayacağımız bir ülke istiyoruz. Biz bir anonim şirketin hakkı hukuku olmayan köleleri değil, demokratik bir cumhuriyetin eşit, huzurlu yurttaşları olmak istiyoruz.”

Turan’ın bu açıklamasının ardından Petrol-İş Sendikası Zeybek Ekibi yöresel oyunlardan oluşan küçük bir gösteri sundu. Zeybek ekibinin bu gösterisi izleyenlerden büyük alkış topladı. Demokrasi Meydanı’ndaki işçiler daha sonra İzmir Gündoğdu Meydanı’nda yapılacak olan 1 Mayıs kutlamalarına katılmak üzere otobüslerle buraya hareket ettiler.

MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ İÇİN İMZA KAMPANYASI

Meltem Turan, 1 Mayıs ile ilgili konuşmasının ardından, Aliağa’da bir meslek hastalıkları hastanesi kurulması için imza kampanyası başlatıldığını belirterek, başlatılan imza kampanyasına destek verilmesi istedi. Turan: “Aliağa’da çok sayıda ağır sanayi kuruluşları var. Buralarda başta yanık olmak üzere önemli iş kazaları yaşanıyor. Aliağa’daki hastanelerin bu vakaların tedavisi için yetersiz olmasından dolayı, İzmir’e veya başka illere sevk ediliyor. Bu sırada çok zaman kaybediliyor. Geç müdahaleler sonucu yaşamlar yitiriliyor veya tedavisi mümkün olmayan sakatlıklar yaşanıyor. Biz Emek ve Demokrasi Platformu olarak ilçemize bir meslek hastalıkları yapılmasını talep ediyoruz. Bu taleplerimiz sözlü olarak karşılık bulmadı. Şimdi bir imza kampanyası başlattık. Bu imza kampanyamıza tüm halkımızın destek vermesini bekliyoruz” dedi. (Volkan Gündüz)







 
Son Eklenen Haberler