131019098
25 Nisan 2024, Perşembe

ÇITAK’TA ZEYTİN ZAMANI

14 Kasım 2017, Salı 06:43

     


Sabah saatlerinde yola çıkan Çıtaklı kadınlar, ağaçların altına naylon serip, merdivenlerle ve ellerindeki uzun sopalarla yağlık zeytini sıyırmaya başlıyorlar. Biz de çay molalarına denk geliyoruz, zeytin ağacının kuru dallarından yaktıkları semaverlerinde taze demlenmiş çaydan bir bardak döküyorlar ve başlıyoruz sohbete…

“Yeşillikler bölgesi Attika'da güzel bir şehir kurulmuştur. Bu yeni kente koruyucu bir tanrı gerekmektedir. "Kim olacak?" derken denizlerin tanrısı Poseidon ile Zeus'un hırçın sevgili kızı Athena kendini ortaya atar. Seçim nasıl olacaktır? Düşünülür taşınır ve şuna karar verilir: Baba Zeus işaret verecek yarışma başlayacak ama sonuca göre şehir halkı kimin kentin ana tanrısı olacağına karar verecektir. Poseidon kenara çekildikten sonra maharetini gösterme sırası bu kez Athena'ya gelir. O da pırıl pırıl ipekli giysiler içinde yavaş yavaş ortaya gelir. Hırsla altın uçlu mızrağını kayalıklara vurunca yerden üzerinde yemyeşil meyveleri olan bir ağaç yeşerir. Bu küçük meyveleri olan ağaç zeytin ağacıdır. Ağacın meyvelerinin yağının çıktığını, yemeklerde, aydınlanmada, tıpta kullanılacağını öğrenen halk kararını Athena'dan yana kullanır. Artık şehrin adı Athena olmuştur, kentin ana tanrıçası da Athena'dır.”

İnsanlık tarihinin en üretken, en köklü ağacı zeytin… Barışı ve güzelliği simgeler… Ege’nin en bilinen ağacıdır, yol boyu zeytin ağaçları arasında çalışan Çıtaklı kadınlar… Zeytin sıyırma mevsimi geldi mi, hepsi birden birbirlerinin bahçelerine gidip, el birliği ile senelik yağ ihtiyaçlarını çıkarmak için başlarlar zeytin toplamaya… Nar toplama işlemi bittikten sonra sıra zeytine gelmiştir ve yine imece usulü toplanır zeytin…

Çıtak köyü her zaman üreten ve atalardan kalma ağaçlarına sahip çıkan bir köy... En çok da kadınlar çalışıyor. Sofralık zeytin pek çıkmıyor ama sıyırdıkları zeytinlerin arasından biraz yeşil, biraz siyah seçiyorlar. Biri merdivenin tepesine çıkıyor diğeri de aşağıdan dalları silkeliyor…’Zor iş!’ diyor Hacer abla, “Ellerimiz hep çiziliyor, sabah saatlerinde başlıyoruz çalışmaya, yorulunca çay molası, öğlene doğruda çıkınımızda getirdiklerimizle karnımızı doyuruyoruz.”

Başka bir bahçeyi bitirdikten sonra bugün çalışmak için geldikleri bahçede beş kadın bir muhtar bir de köyün imamı atalık ağaçlardan çıkma mahsulü topluyorlar. Her sene meyve veren zeytinleri topladıktan sonra yağhaneye gönderip, çıkan yağdan herkes kendi payını alıyor. Ayşe abla, Kasım ayının onunda başladıklarını belirtiyor, “Toplama, ayıklama derken bir hafta sürüyor. Sürekli tarakla dövüyoruz ağaçları, akşam kollarımız ağrıyor. Yorucu bir iş… Önce nar topluyoruz, ardından zeytin zamanı başlıyor. Kışında topladıklarımızı yiyoruz.” diyor.

Her bahçeden bir sene tüketecekleri kadar yağ çıktığı için satış yapmıyorlar ama “Bir kooperatif olsa iyi olur, ürünümüz değerlenir. Şimdilik çıkardığımız yağı kendimiz tükeniyoruz.. Biz de daha önce kooperatif vardı ama 15 sene faaliyet göstermediği için kapattılar. Şu anda sulama kooperatifimiz var ama genel olarak kurulsa bizim için de iyi olur. Burada herkes çalışıyor, kimse senin işin daha çok demeden birbirine destek oluyoruz. Kimin ne kadar ürünü varsa kaç gün sürerse sürsün, çalışıyoruz.” diyor muhtar Üstün Güleç.

Beşte bir oranında zeytinden yağ elde eden kadınlar, çocukluktan beri zeytin sıyırdıklarını, daha önce elde sıkıldığını ama kendilerinin hep fabrikaya gönderdiklerini çıkan yağın da çok güzel olduğunu söylüyorlar.

(EREN SARAN) 







 
Son Eklenen Haberler