131019098
23 Nisan 2024, Salı

ATACAN, “BANA AŞKI ANLAT DESELER ŞİİR DERİM”

28 Mart 2015, Cumartesi 09:49

     


Okul yıllarından bu yana şiir ve öykü yazan, yazdığı şiirlerle birçok ödül alan Özen Gülay Atacan, Aliağa’da kültür ve sanat etkinlikleri ile ilgilenen yetkili kişilerin adım atmaları durumunda 83 ilden değerli ozan ve şairleri ilçeye davet ederek, Aliağa’yı tüm Türkiye’ye tanıtmak istediğini vurguluyor.

Uzun yıllar radyo ve televizyonlarda müzik ve şiir programları hazırlayıp sunan, 12 yıl önce kurulan Karşıyaka Sevgi Şairleri Grubunun Başkanlığını yürüten yazar ve şair Özen Gülay Atacan, Aliağa’da ‘Gülüşünü Erteleme’ isimli üçüncü kitabını çıkarmaya hazırlanıyor. 1965 yılında TRT’nin açtığı spikerlik sınavını kazanarak başladığı görevi gereği Türkiye’nin birçok ilini gezen Atacan sakin bir yerde yazma tutkusuna devam edebilmek için sakinliği sebebiyle7 ay önce Aliağa’ya yerleşme kararı aldığını belirtiyor.

Yazma öyküsü üzerine yaptığımız röportajda Özen Gülay Atacan, gerçekleştirdiği çok sayıda şiir dinletisi ve aldığı ödüllerle dolu yolculuğunu sorduğumuz sorulara verdiği cevaplarla anlattı. Şiirin kendisi için bir tutku olduğunu belirten Atacan, “Bana aşkı anlat deseler ben şiir derim. Ben şair değilim, ancak şiire bir nefer olabilirim” diyor.

Yazma hikâyeniz nasıl başladı?

Yazmaya ilkokulda 4. sınıfta, 1957 yılında başladım. Zaten edebiyata babamdan dolayı çok düşkündük. Rahmetli babam çok güzel şiir yazar ve okurdu. Annem de çok okuyan bir kadındı. Şiiri hep seviyordum. Bir gün öğretmenimiz benim tayinim çıktı gideceğim çocuklar dedi. Defterimi çevirdim, kapağına ‘Gitme’ diye bir şiir yazdım. Annem bunu görünce çok duygulandı ve hemen bana bir defter verip ‘Aklına gelen her şeyi bu deftere yaz’ dedi. O tarihten beri de şiir ve öyküler yazıyorum.

Yaşamak için Aliağa’yı tercih etme sebepleriniz neler oldu?

Karşıyaka’dan Aliağa’ya şair arkadaşlarımla sık sık gelirdik. Buradaki Engelsiz Kafe bizim toplanma yerimizdi. Bir de duygusal yönden nedense o park bizim için çok anlamlıydı. Vakit buldukça buraya geliyor, çayımızı kahvemizi içip kitap okuyorduk. Bir gün yine iki masa oluşturduk. Aramızda şiir okuyan, saz çalan arkadaşlarımız vardı. Bu etkinliklerimiz çok ilgi çekti. Yaz mevsimiydi, bizi dinleyen insanlarla bahçe doldu taştı. Sonra bizden dinleti istediler. Sonraki süreçte aradığım sakin hayatı da burada bulabileceğime inanarak buraya yerleştim.

Ne tür şiirler yazıyorsunuz?

Ben şiirlerimde bir mozaik işlerim. Serbest var, hece vezinli var. Bugüne kadar 39 eserim bestelendi. Bestekârlarım dernekten ve Türkiye’nin tanınmış bestekârlarından Tuncay Yalın, Sıtkı Sahil, Tahir Sırat, Korkut Samancı oldu. Rahmi Avni Anıl da benden beste yapardı. Onun şiir gecelerini de ben sunardım. İlk kitabım 2 bin adet basıldı, sadece 150 kitabım para karşılığındasatıldı. Kadın kolları bir etkinlik yaptı oradan aldığım parayı da olduğu gibi Manisa’da çocuk esirgeme kurumuna bağışladım.

Öykülerinizde neleri konu alıyorsunuz?

Öykülerim yaşamsal hayattan alarak yazdıklarım. Diyorum ya çok gezdim. Yaşadım her anı birazcık edebi süslemelerle ortaya çıkarıyorum. Ortaya güzel bir şeylerçıkıyor. Bazı öykülerim şu anda değerli tiyatro hocalarının elinde. Biri Genco Erkal’ın danışmanına ulaştı. Nejat Uygur’un oğlu Behzat Uygur,‘Özen hanımın çok güzel öyküleri var’ demiş, danışmanı da görmek istemiş. Umarım ki hepsi birer oyun olacak.

Yakın zamandaki projeleriniz neler?

Aliağa’nın sakinliği çok hoşuma gitti, biraz kafamı dinlemek istedim. Burada üçüncü kitabıma hazırlanıyorum. Ve gerçekten işe yaradı. Kitap hazırlıklarıma vakit ayırabiliyorum. Buradaki yetkili kişiler adım atarlarsa 83 ilden değerli ozan ve şairleri ilçeye davet edip Aliağa’yı tanıtmak istiyorum. Çünkü yereldeki ozan ve şairlerimizin sesine inanıyorum ve onları çok önemli buluyorum. Aliağa istenirse bir sanat merkezi haline gelebilir. Bunun için kendi adıma elimden geleni yapmaya hazırım. (Emel Oturak)







 
Son Eklenen Haberler