131019098
19 Nisan 2024, Cuma

HÜSEYİN YURTTAŞ’LA EDEBİYAT ÜZERİNE…

23 Aralık 2017, Cumartesi 06:39

     


Kitabe Kitabevi’nin düzenlediği imza gününde çok sayıda Aliağalı vatandaş ve özellikle de çocuklar Türk Edebiyatı’na önemli eseler vermiş Hüseyin Yurttaş’la tanışma ve kitaplarını imzalatma fırsatı yakalarken, yaşamının büyük bir çoğunluğunu bu bölgede geçirmiş yazar ile Aliağa ve edebiyat üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Edebiyatın önemli kalemlerinden, şiirden romana, çocuk edebiyatına kadar birçok dalda eser vermiş Hüseyin Yurttaş, Aliağa’da düzenlenen imza gününde okurlarıyla buluştu. Kitabe Kitabevi’nde gerçekleşen imza gününde Aliağalı vatandaşlar yazarla tanışma ve kitaplarını imzalatma şansı yakaladı. Eserlerinde Aliağa’ya da yer veren yazar Hüseyin Yurttaş’la edebiyattaki gelişmeleri ve dünden bugüne Aliağa’nın gelişimine dair izlenimleri konuştuk

‘Aliağa hem yaşamımda hem eserlerimde önemli bir yerdedir!’

Aliağa’ya çocukluğunda doğup büyüdüğü Kozbeyli’den armut ve üzüm satmak için geldiğini anlatan Yazar Hüseyin Yurttaş, “O zamanlar Aliağa sarı taşlardan yapılma evleri, toprak damları ile küçük bir nahiyeydi. Ben de Kozbeyli’de yetişen armutları ve üzümleri yüklenir, Aliağa’ya satmaya gelirdim. İlk tanışmam bu yıllarda gerçekleşti. O günden sonra birçok kez geldiğim bu kentin gün geçtikçe nasıl değiştiğine tanıklık etme fırsatım oldu. Asıl bir yazar olarak bölge üzerine kitaplar yazmaya başladığımda Aliağa’yı yakından tanıma fırsatım oldu. Özellikle ‘Saklı Kimlik’ adlı kitabımın kahramanı Kozbeyli’den kaçarken, eski Nemrut yolundan şoseye çıkıp Ayvalık’a geçmişti. ‘Karaço’ adlı romanımda ise Aliağa’nın 1920’deki Güzelhisar köyünü okuyabilirsiniz. Tabii bu hikayelerde Aliağa’dan bahsetmek adına kentin tarihini okumak araştırmak durumunda kalmıştım. Bu noktada Cevat Yıldırım’ın kitaplarından da oldukça faydalandım. Yani Aliağa benim kişisel tarihimde yer aldığı kadar eserlerimde de önemli bir yer tutuyor.” dedi.

‘Çocuklara seslenmek, yetişkinlere yazmak kadar özen gerektirir’

Çocuk edebiyatı üzerine eseler verilirken, yazarların ‘Çocuktur, ne yazsak olur’ düşüncesi taşımasını eleştiren Hüseyin Yurttaş, çocukların hafife alınamayacak kadar zeki ve cin fikirli olduğuna değinerek, “Çocuğa seslenmek bir yetişkine seslenmekten sadece ufak bir dil farkı, onun dünyasına girme farkı ile ayrılabilir. Kurguda ve olay örgüsünü oluştururken yazar olanca özeniyle hareket etmelidir. Yoksa çocuklar yazılan eseri okumayacaktır.” diyerek çocuk edebiyatında geçmişten bugüne kadar çok iyi yazarların yetiştiğini belirtti. Özellikle 1979 yılının Dünya Çocuk Yılı olarak ilan edilmesinden sonra bir farkındalığın oluştuğunu, bu yıldan sonra önemli edebiyatçıların da Çocuk Edebiyatı ile ilgilenmeye başladığını belirten yazar, bu anlamda kendisinin de eserlerini oluştururken özen gösterdiğini ve bu alanda eserler üretmekten yana mutluluk duyduğunu söyledi. Çocuk edebiyatı tarihinin en ileri zamanlarını yaşadığımızı ifade eden Yurttaş, tüm üretilen eserler içerisinden sıyrılanların geleceğe aktarılacağını iletti. Kendisinin de bir eğitimci olarak yazdığı kitaplarda belli yönlendirmelerden imtina ettiğini belirten yazar, günümüz eğitim sisteminin geriye doğru gittiğine işaret etti. Yurttaş, ‘Türkiye’yi karanlık yıllara geri götürmek istiyorlar. Türkiye doksan yılı aşkın süredir bilimden yana eğitim anlayışıyla devam etmeye gayret eden bir devlettir. İşte bunu geri götürerek hurafelerin egemen olduğu bir eğitim modeli yaratmaya çalışıyorlar. Biz bu ülkenin yazarları ve aydınları olarak bu çağdışılık kavgasının yenilmesi için elimizden geleni yapmalıyız.” dedi.

‘Aliağa’nın kirlilikle anılıyor olması üzücü’

Geçmişten bugüne Aliağa’nın sanayi alanında gelişmesini değerlendiren Yurttaş, “ Bizde sanayileşme politikası desteklenmek istenirken sanayiciye ve sanayi bölgelerine ne yaparlarsa yapsınlar yeter ki üretimde bulunsunlar, kaygısı ile alabildiğine hoş görü ve müsemma tavrı ile yaklaşılıyor. Bu çok büyük bir yanlış! Bir kere Aliağa’nın sanayii bölgesi olması 70’li yılların başlarına dayanır, ancak sanayinin gelişmesi ile birlikte birçok getirinin yanında çevre kirliliği önemli bir sorun haline geldi. Köylülerden ucuza ve en geniş yeri kapan, onların bu memlekette istediklerini yapma hakkına sahip olmuş. Cüruf dağları türemiş, fabrika bacaları zehir saçıyor. Hiçbir kural tanımadan çalışıyorlar, birkaç şirket zengin oluyor ama buralardan çıkan kirlilikten bütün bölge halkı etkileniyor. Bu sorumsuzluktur, rüzgarı bile hesaba katmadan yapılmış bir sanayisi, zehri ile anılan bir Aliağa istemiyoruz. Bunu yapanların sonuna kadar karşısında olacağız.” şeklinde konuştu.

(EREN SARAN) 







 
Son Eklenen Haberler