BAŞINIZA BİR İŞ AÇIN LÜTFEN!..
11 Eylül 2017, PazartesiTweet |

Bülent PINARBAŞI
Kent kültürü, kentlilik bilinci diye bir şey var.
Güzide memleketimizin en ücra köşesindeki en küçük mezrası bile, hemşerileri arasındaki dayanışma ruhunu artırmak ve tarihini gelecek nesillere aktarmak için neredeyse her fırsatı kullanıp garip isimli garip etkinlikler düzenlerken, bizim Aliağa’nın bu konudaki vurdumduymazlığını anlamak, anlayabilmek mümkün değil...
***
“Milliyetçi” bir ilçe belediyemiz, “Cumhuriyetçi” bir büyükşehirimiz, milli ve manevi değerlere önem veren bir iktidarımız var ama maalesef resmi olarak kutlayabildiğimiz bir kurtuluş günümüz yok.
Bu ayıp hepimizin...
***
Bir avuç insan “yahu arkadaş her yer kurtulmuş, bir tek Aliağa mı kurtulamamış?” diyerek araştırmış, uğraşmış ve Genel Kurmay Başkanlığı kayıtlarında Aliağa’nın kurtuluş tarihi olan 13 Eylül’ü bulmuş. Sonrasında bu günün resmi olarak kayıt altına alınması ve kutlanması için zamanın kaymakamına dilekçe verdiklerinde aldıkları cevap çok ilginç:
“Zaten bir sürü angarya kutlamayla uğraşıyoruz; bir de bunu başımıza iş açmayın!..”
***
Şaşırmayın lütfen.
Böyle günler için ille de “şu saatte, şurada, şu şekilde kutlanacaktır” diye bir resmi yazıya ihtiyaç var mı?
Tabii ki yok.
Ancak, yakın geçmişimizde 13 Eylül günü hep aynı sahneyle karşı karşıya kalırız.
“Sen, ben, bizim oğlan” bir avuç insan ellerinde karanfillerle bir araya gelir, Aliağa’nın hafızası Selim Erkmen bir yazı okur, ADD Başkanı Erol Ertürk bir açıklama yapar, Atatürk Anıtı’na eldeki karanfiller bırakılır o kadar. Belki bir de sevgili Cevat Yıldırım hoca tören sonrası nefeslenmek için oturulan kafeteryada o günlerle ilgili bir iki anekdot aktarır...
Bir avuç...
Sağdan say 20, soldan say 20 kişidir bu grup. Her yerde Aliağalı olduğunu, Aliağa’nın değerlerine sahip çıkmak gerektiğini, hatta belediye başkanının bile Aliağalılardan seçilmesi gerektiğini söyleyenleri soracak olursanız, sormayın derim... Çünkü onlar o sırada rahat koltuklarında, sosyal medya üzerinden ya birilerine ayar veriyordur, ya bir konu üzerine “engin” bilgileriyle ahkam kesiyordur.
***
Eylül ayı belediye Meclis toplantısı iki oturum halinde gerçekleşti. İlkinde Aliağa’nın kurtuluşunu ağzına alan olmadı. İkinci oturum öncesi bazı meclis üyelerine şahsen hatırlatmama rağmen, ve hatta “aa, çok iyi olur, tabii, akşam bunu konuşacağım mecliste” demelerine rağmen üç siyasi parti, meclis üyeleri, grup başkanları ve sayın belediye başkanımız dahil hiç kimseden ses çıkmadı.
Herkes “başımıza iş açılmasın” modunda duymazlıktan, bilmezlikten, görmezlikten gelmeye devam etti.
“Aliağa’nın Kurtuluşu” Çaltılıdere’deki arazi ya da benzinlik satışı kadar önemli değil miydi acaba onlar için... İşin içinde rant, maddi, manevi ya da siyasi kazanç olmadığı için mi umurunda değil sayın büyüklerimizin?..
***
Çok merak ediyorum; yapılan parklarla, açılan yollarla, dökülen asfaltla mı oluşturulacak “kentlilik bilinci”?
Yoksa teker teker yok ettiğimiz Aliağa’nın sembolleri gibi; Zeytinli Park gibi, Emek Şenlikleri gibi Aliağa’da Aliağalılık da yok edilmeye çalışılıyor da onun için mi bu konuda duyarsız kalınıyor?..
***
Bir avuç Aliağalı ve “kendini Aliağalı hisseden” insan olarak mülki ve idari erkanımızdan yine de rica ediyoruz.
Lütfen “başınıza bir iş açın”, şu Aliağa’yı bir kurtarın!..
____________________________________________
(Not: Kendini Aliağalı hisseden herkesi 13 Eylül Çarşamba günü, saat 12:30’da Cumhuriyet Meydanı’na; her zamanki bir avuç insanla birlikte olmaya, Kurtuluş Savaşı ruhunu yaşamaya ve yaşatmaya, bizlere bu günleri armağan eden Atamızı ve silah arkadaşlarını saygıyla anmaya davet ediyorum.)