Mutluluk… Sürekli peşinden koştuğumuz, yada aradığımız  bir duygu. İnsan elbette mutluluğu arar. Ancak asıl soru şudur; mutluluk nedir? Kimimiz için para, kimimiz için sevgili, kimimiz için kariyer, kimimiz için uyumlu bir evlilik, belki bir araba, ev ya da bir parça çikolata... Hepimiz mutluluk istiyoruz. mutluluğu arıyoruz. Mutluluk resminin bile çizilemediği, gökten düşen üç elmadan birinin kafaya isabet etme durumudur hani.

Mutluluk, istediğiniz her şeye sahip olmak değildir. Mutluluk, sahip olduklarınızın tadını çıkarmak, elde edilemeyenler için tasalanmamaktır. Sahip olduklarınla yetinmek ve onları iyileştirmek için çaba harcamaktır.  Bulunduğumuz şartlar ya da ortamlardan dolayı  mutlu olmak için, ya da mutluymuş gibi görünmek için yalanlar söylemeyi ya da popüler deyimle maskelere bürünmeyi  tercih ediyoruz. İyiysek kötü- kötüysek iyi, samimiyetsiz isek samimiymiş gibi davranıyoruz. Bu bizi gerçek anlamda mutlu ediyor mu? Soruyor muyuz kendimize? Mutluluk bir var olma durumudur esasında. Ya mutlusundur ya da değilsindir. Kişisel gelişim kitaplarında buna bir çok ad verseler de yok şöyle mutluluk yok böyle mutluluk diye işin özüne bakıldığında  mutluluk bir seçimdir! Sen mutlu olmayı seçtiysen senin mutluluğunu kimse bozamaz. Dış etkenler veya yaşadıkların sadece keyfini kaçırır. Ama mutlu olma durumun, varlığın devam etmektedir.  

'Ve mutluluk bir kibrit çöpü. Artık ne kadar yanarsa…. ' demiş ya şair Edip Cansever... Elbette ki hayatımız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır ve kim ne derse desin herkesin istediği şeydir mutluluk. Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz 'an' dan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Küçük  şeylerin değerini anlamak ama büyük şeylerin ne kadar çok istendiğini unutmamak gerekiyor. Sevmek, sevilmek, hayata pembe gözlüklerle veya at gözlükleriyle değil objektif bir gözlükle bakmak buna bakarken de umudu yitirmemek hep başarılı olmaya inanmaktır mutluluk. Ve unutmadan paylaşmaktır...

OKUMALI/ VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR

Paulo Coelho'nun ülkemize yakın bir coğrafyada, Bosna ve Slovenya'da geçen Veronika Ölmek İstiyor adlı romanı, var oluşumuzun her dakikasına yaşam ile ölüm arasında bir seçim olarak yaklaşıyor. Toplumun alışılmış kalıplarının dışına çıkan, farklı düşünceleri yüzünden önyargıları göğüslemek zorunda kalan insanları anlatıyor. Veronika, her istediğine sahip görünen, renkli bir yaşam süren, yakışıklı erkeklerle gezip tozan genç bir kadın olmasına karşın, mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Başarısız bir intihar girişiminin ardından, kendine geldiği zaman bir akıl hastanesindedir. Üstelik çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenir. Zaten ölmek isteyen Veronika bu süreçte, başka dünyaların insanlarını tanırken kendisini de keşfetmeye başlar…

İZLEMELİ/LADY MACBETH

9. yüzyılın 2. yarısında İngiltere kırsallarında bir ailenin kızı olan Katherine (Florence Pugh), babasının zoruyla kendisinden yaşça çok daha büyük bir adam olan Alexander ile evlenmiştir. Mutsuz bir evliliğin içinde, kocası ve kayınpederi Boris ile kurallarla örülü sıkıcı bir hayata mahkum olan genç kadın, evde yalnız olduğu bir gün tarlalarında çalışanları izlerken Sebastian (Cosmo Jarvis) dikkatini çeker. Sebastian ile kısa zamanda tutkulu bir aşk yaşamaya başlayan Katherine, bu aşkı sürdürebilmek için hiçbir şeyden çekinmeyecektir.

DİNLEMELİ/EVİM NERESİ

Jehan Barbur‘un 7 haziranda teaserını yayınladığı 5. stüdyo albümü Evim Neresi tüm müzik marketlerde ve internet üzerindeki tüm platformlarda yerini aldı. Ada Müzik etiketiyle yayınlanan albümün prodüktörlüğünü de Jehan Barbur’un yaptığını görüyoruz. Birçoğumuzun 2009 yılından beri tanıdığı ve yakından takip ettiği başarılı şarkıcının bu albümündeki 9 şarkıdan 8inin söz ve müziği kendisine ait.