Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu Bileşenleri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladı. Kutlama programı kapsamında yapılan basın açıklamasında, “Öfkeliyiz, yasta değil isyandayız.” İfadelerine yer verildi.

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu Bileşenleri Dünya 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak amacıyla, Petrol İş Sendikası Aliağa Şubesi önünde toplanarak şehir merkezinde bir yürüyüş gerçekleştirdi. Aliağalı kadınlar ve platform bileşenlerinin ortak hazırladığı yürüyüş Demokrasi Meydanı’nda son buldu. Aliağalı kadınlardan oluşan kortej sokaklarda slogan atıp kadına şiddete karşı ses çıkardı. Demokrasi Meydanı’nda son bulan yürüyüşten sonra meydanda bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Platform Bileşenleri adına Müge Çamcı okudu.

“Barış içinde yaşama isteğimizi haykırmak için sokaklara çıkıyoruz”

Çamcı açıklamasında, “Dünya kadınlarının eşitlik ve özgürlük mücadelesinin adıdır 8 Mart. Yakılarak katledilmiş 129 tekstil işçisine adanmış, devrimlere kapı aralayan Petersburglu kadın işçilerin 8 Mart 1917’deki grev ve direnişlerinin tarihselliğiyle şekillenmiştir. Kadınların ezilmesinin, emeğiyle ve bedeniyle sömürülmesinin, tümüyle eşitsiz koşullara mahkum edilmesinin tüm deneyim ve görünümlerine karşı gücümüzü birleştirdiğimiz gündür 8 Mart. 8 Mart, sorunların yalnızca suretlerine karşı değil aynı zamanda, esasına karşı da mücadelenin günüdür. İşte bu yüzden, dünyanın ve ülkemizin her yerinde olduğu gibi Aliağa'da da bizi güvencesizliğe, şiddete ve eşitsizliğe mahkum eden erkek egemen bu düzene karşı, böyle gitmez demek için buradayız. 164 yıllık mirasımız ile 8 Mart’ta biz kadınlar, dünyanın her yerinde birlikte ve dayanışma içerisinde ataerk düzene, emperyalizme, savaşa, şiddete karşı özgür ve eşit bir dünyada, barış içinde yaşama isteğimizi haykırmak için sokaklara çıkıyoruz.” İfadelerini kullandı.

“370 kadın erkekler tarafından katledildi”

Ülkemizde katledilen kadınlardan bahsederek sözlerine devam eden Çamcı, “Ülkemizde 2020 yılında 370 kadın erkekler tarafından katledildi. En az 171 kadının ölümü şüpheli olarak kayıtlara geçti. Daha iki gün önce bir kadının sokak ortasında çocuğunun önünde şiddete uğradığı videoyu izledik. Bizler 8 Mart'ta haklarımız ve hayatlarımız için sokağa çıkmaya hazırlanırken ülkenin dört bir yanından şiddet haberleri gelmeye devam etti. Öfkeliyiz, yasta değil isyandayız. Bir yanda fiziksel şiddetin boyutu evlerden sokaklara taşarken, her gün en az 3 kadın erkek şiddetiyle yaşamını yitirirken diğer yanda pandemi ve ekonomik krizin faturası biz kadınların sırtına yük olmaya devam etti.” dedi.

“Erkek şiddeti daha da arttı”

Kadınların pandemi sürecinde yaşadığı zorlulardan de bahsederek sözlerine devam eden Müge Çamcı, “Pandemi önlemleri adı altında patronlar için teşvik, vergi indirimleri, istisnalar uygulanırken, kadınların talepleri görmezden gelindi. Kısa çalışma, ücretsiz izin uygulaması, evden çalışma ve hatta işten atmada ilk akla gelen biz kadınlar olduk. Pandeminin ekonomik olarak en çok vurduğu sektörlerde çalışan milyonlarca kadın daha şimdiden işsizler ordusuna katılmış durumda. İşini kaybetmeme kaygısı ve bunu kullanan patronlar, kadın işçiler üzerindeki baskıyı da sömürüyü de alabildiğine artırdı. Ev işleri yetmezmiş gibi uzaktan eğitimde çocuklarımızın öğretmeni olduk. Erkeğin, yasaklar veya işsizlik yüzünden evde geçen süresinin artması ile hem ev içi emeğimiz hem de erkek şiddeti daha da arttı. Bu şiddet mahkemelerde cezasızlıkla ödüllendirildi. Ölmemek için hayatını savunan kadınlarsa erkeklerin faydalandığı ceza indiriminden yararlanamadı.” Şeklinde konuştu.

“Bizler kadınız yaşamın özneleriyiz”

Açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’ne de değinen Müge Çamcı, “Erkek egemen kapitalizmin yarattığı yoksulluğu, işsizliği, ayrımcılığı, eşitsizliği, cinsiyetçiliği, gericiliği, şiddetin her türlüsünü, savaşı ve militarizmi en ağır biçimleriyle yaşıyoruz. Bugün pandemi ile birlikte mücadele nedenlerimiz çok daha katmerli hale getirilmiş durumda. Kararlarımız, farklılıklarımız, renklerimiz hatta kahkahamız yok sayılıyor, ne giyeceğimizden nasıl yaşayacağımıza kadar makbul kadın tanımlaması içine sokulmaya çalışılıyoruz. Kadın üniversiteleri, pembe otobüs gibi uygulama ve fikirlerle yaşamlarımız ayrıştırılıyor hatta tecrit edilmek isteniyoruz. Bizler kadınız yaşamın özneleriyiz. Vazgeçmiyoruz. Kadınları her türlü şiddete karşı kanunlar ile koruyan, şiddet maduru kadın ve çocuklar için barınma, yaşamı sürdürme ihtiyaçlarını karşılayacak bütçeyi zorunlu kılan, kadının kürtaj hakkını ve kadının kendi bedeni üzerindeki söz hakkını korumayı esas alan, zorla ve erken yaşta evlilikleri geçersiz sayılmasını sağlayan İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz. Kazandığımız haklarımızdan vazgeçmiyoruz.” dedi.

“Yaşasın kadın dayanışması”

Müge Çamcı, “6284 sayılı kanunun bize sağladığı, nafaka haklarımızdan, şiddete uğrayan ve uğraması muhtemel kadın ve çocuklarımızın korunması için elde ettiğimiz haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Özgürlük ve eşitlik mücadelemizi haykırmak için, alanlarda, meydanlarda sokaklarda birlikte mücadele etmekten vazgeçmiyoruz. Kapitalizme, cinsel, sınıfsal, ulusal sömürüye, ataerkiye, baskı ve zorbalığınıza karşı dayanışmayla güçlenecek, dünyayı değiştirmek için mücadele etmekten vazgeçmiyoruz. Eşit, özgür bir yaşam için, krize, savaşa, şiddete, sömürüye karşı yan yana gelmeye, sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Biz kadınlar sömürüye karşı emeğimize, şiddete karşı haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkıyoruz. Temiz bir hava, sürdürülebilir çevre politikaları, doğanın talan edilmediği, tüm canlıların eşit olduğu bir yaşam istiyoruz Eşit işe eşit ücret istiyoruz. ’iyi hal’ , ‘takdir’’ indirimi adı altında ceza vermek yerine kravatlıları ödüllendiren erkek adalete karşı, kendi canını koruduğu için cezalandırılan kadınlar için Adalet istiyoruz. Eğitimde ve sağlıkta fırsat eşitliği istiyoruz. Yaşasın 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü. Yaşasın kadın dayanışması.” İfadelerini kullandı. Açıklamanın ardından şiir ve müzik dinletisiyle hazırlanan kutlama programı sona erdi.

(ESİN ÇETİN)