19 Ocak 2025, Pazar

“Gereken önlemler derhal alınmalı”

26 Ekim 2022, Çarşamba 06:30

     


Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Amasra’da meydana gelen ve 41 madencinin ölümüne neden olan patlamayla ilgili açıklamada bulundu.

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Amasra Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’nde meydana gelen patlamayla ilgili açıklamada bulundu. Açıklamayı platform adına Eğitim Sen Aliağa İlçe Temsilcisi Yalçın Aydın okudu. Aydın, “Toplanmamızın nedeni Amasra Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’nde ekmeklerinin peşinde koşan 41 emekçi için; maalesef hayatlarını kaybettiler. Ruhları şad olsun. Burada size Maden Mühendisleri Odası’nın madencilikte yaşanan iş kazaları (2010-2020) tarihlerini içeren rapordan bir bölüm okumak istiyorum. Yapılması gerekenler başlığında; sosyal hukuk devletinde temel amaç iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı iş yasalarını ILO standartları ile uyumlu hale getirilerek, çalışanlarını korumak ve geliştirmektir. İşletme projeleri tasarım veya proje aşamasında iş kazaları ve meslek hastalıkları riskine karşı koruyucu ve önleyici anlayışla tasarlanmalı, toplu koruma önlemleri her zaman öncelikli olmadır. Aksi durumda her gün iş kazaları artmaya devam edecektir. Madencilik sektöründe yaşanan iş kazalarının başlıca nedenleri Maden Mühendisleri Odasına göre son derece bilindik ve günümüzün bilim ve tekniği ile önlenebilir konulardır. Kazaların kader olmadığı uzun yıllardır bilinen bir gerçektir, demişlerdi 2021 Mart ayında ”ifadelerini kullandı.

“Aynı hareketleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek doğru değil”

Konuşmasına iktidarı eleştirerek devam eden Aydın, “İktidarın iş cinayetlerinde üzerine düşen denetim sorumluluğunu kadere bağlayıp peşinen reddetmesi vahşi kapitalizmi ve savunucularını cesaretlendiriyor. Avrupa’da iş cinayetlerinde 1., dünyada ise 3. olmamız tamamen iktidarın olaylara bakış açısından kaynaklanmaktadır. Yakın zamanda ülkemizde meydana gelen olaylara müdahil olunabilseydi belki bugün kaybettiğimiz emekçiler aramızda olacaklardı. Aynı hareketleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek doğru değildir. İşte tam da bu nedenlerden dolayı üretimden gelen gücümüzü kullanıp birlik olmalıyız. Ülkemizde basınımıza uygulanan sansüre de, İran’da katledilen kadına, onun nezdinde her gün katledilen ya da tacize uğrayan kadınlarımıza, çevre katliamlarına geçit vermemeliyiz. Sanayi çarkları dönsün diye yedi yirmi dört çalıştırılan demir çelik ve rafineri çalışanlarının, gemi söküm işçilerinin dünya standartlarının altında adeta açlığa ve hatta ölüme mahkum edilmesi kabul edilemez. Ülkeyi yönetenler üzerine düşen sorumluluğu alarak bir daha bu tür olumsuzlukların olmaması için gereken önlemleri derhal almalıdır. Türkiye’nin muhtelif yerlerinde emeklerini ekmekle değiştirmeyi düşünenlere her şeyi kazanç uğruna mubah gören zihniyet sahipleri ekmeğin yerine ölümü reva görmüştür. Bu tarzda iş cinayetlerinin her oluşunda son olsun söylemleri, unutmayacağız naraları atılırken onlarca çalışan sevdiklerinden ayrılıyor, gözü yaşlı ailelerin, öksüz kalan çocukların sayısı maalesef artmaya devam ediyor. Siyasi erk yaşananlardaki sorumluluğundan kaçmadan konunun uzmanlarının işaret etmiş olduğu önlemleri insanların yaşamı yönünde tercih kullanarak silah sanayine aktarılan bütçenin bahsi geçen olumsuzlukları ortadan kaldırmaya kullanması gerekmektedir. 21. Yüzyılda dünya vatandaşlığı konuşulurken şeffaf bir yönetim anlayışı sergilenmeli kamuoyu bilgilendirilmelidir. İnsanların haber alma kaynakları daraltılmamalı, basın ve sosyal medya üzerindeki tahakküme son verilmelidir.” ifadelerini kullandı.

‘’Biz neden ölüyoruz’’

Yaşanan olayların takipçisi olacaklarını belirterek sözlerine devam eden Yalçın Aydın, “On yıllardır yaşadığımız, gördüğümüz, okuduğumuz örnekler var. Yönetenlere, hatta onların piyonlarına bir şey olmadığı, cezasızlığın kural olduğu yönünde. Ama biz emekçiler bu aymazlığın takipçisi olacağımızı belirterek tüm sorumluları göreve davet ediyoruz adalet açısından endişeliyiz, tanık olduklarımız nedeniyle öfkeliyiz. Son 50 yıldır Avrupa’da maden ocaklarında ölüm yaşanmadığını bilip; ülkemizde iş cinayetlerinde onca insanın öldüğünü bildiğimizden, ‘biz neden ölüyoruz’ diye düşünmeden edemiyoruz. İş cinayetleri sonucu istifa eden bir yetkilinin olmaması, hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi; bunun adı yeni ölümlere yol vermektir. İşte tamda bu nedenle bakanlıklardan, işyerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliğinden sorumlu olanlara kadar her aşamada bulunanlar görev ve yetki durumu oranında suçludur, suç ortağıdır. ‘Güzel öldüler’ ,’Fıtrat’ ,’Kader’ diyerek geçiştirmek çalışanlara reva görülemez. Bu sözlerle ifade edilen şey emeğin yok, emekçinin kul sayılmasıdır. Buna itiraz etmekle başlamalıyız. Adalet aramaktan vazgeçmeden, hukukun, yargının herkes için adil olarak işleyeceği bir düzen talebiyle, iş cinayetlerinde ölmeme, çevre katliamlarını, orman yangınlarını, insan ölümlerini, canları bir istatistik verisine indirgeyen ve duyarlılığımızı körelten, yüreğimizi kurutan bu düzene karşı sınıf savaşımını, demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet talepleriyle buluşturmak, dayanışma içerisinde bir mukavemet hattı kurmak zorundayız. Biz Aliağa Emek ve Demokrasi Bileşenleri olarak ağıt yakanların ve acının altındaki memleketimizin yanında mücadeleye devam edeceğimizi tüm kamuoyuyla paylaşıyor, ebediyete intikal etmiş emekçi dostlarımızı saygıyla anıyoruz.” Şeklinde konuştu.

(ESİN ÇETİN) 







 
Son Eklenen Haberler