Küsurat Yayınları tarafından yayımlanan ‘4 Enişte 1 Cenaze’ romanıyla adından söz ettiren Duygu Ertürk ile yeni kitabı ‘Serisonu Katil’i, yazarlık öyküsünü ve yeni projelerini konuştuk.

Adettendir sorulur, kimdir Duygu Ertürk?

1985 yılında İstanbul’da doğdum. Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü’nden mezun oldum. Ana akım medyada dergicilik ve gazetecilik yaptıktan sonra dijital iletişim alanına ilgi duymaya başladım. Farklı ajanslarda bir sürü markaya dijital içerik oluşturmalarında destek verdim. Şimdilerde global bir ajansta, sosyal medya ekibinde çalışıyorum.

İkinci romanınız Serisonu Katil yakın zamanda raflarda yerini aldı. Okurlarınızı yeni kitabınızda neler bekliyor?

Öncelikle absürt bir kafa. Washington’dan girip Yukarı Galler’den çıkacakları bir seri cinayet hikayesi. Cinayetleri çözmesi için FIA’dan İstanbul’a getirtilen aslen Tokatlı, alkolik dedektif Birim Dont, seri katil olma hayaliyle yola çıkıp durduk yere dedektifin asistanlığını üstlenmek zorunda kalan Beşir Beşerir, sigortaları tam yatıyormuş diye onu kozmonot olmaya zorlayan anne Muammer Beşerir, cinayetlerin ortasında filizlenen bazı tutkulu aşklar ve Asude isimli genç kız. Serisonu Katil’de birbirinden bağımsız görünen tüm bu karakterlerin ve çok daha fazlasının kablolarını birbirine bağlayıp yapboz çözer gibi cinayetleri çözecekler.

Heyecanlı mısınız? Geridönüşler gelmeye başlamıştır…

Kitabınızın yayımlanması çok heyecanlı bir şey. Ben ilk kitabım çıktığında çok daha heyecanlı bir tiptim. Araya giren yaklaşık 3 sene beni epey olgunlaştırdı, sakinleştirdi. Ama yine de üretimi kendinize ait kreatif bir işi kitlelere sunmak, ömür vefa ettikçe heyecan yaratacaktır zannediyorum. Yorumlar da beni çok mutlu ediyor.

İlk kitabınız 4 Enişte 1 Cenaze’yi okuyanlardan aldığınız geribildirimler ikinci kitap için size yol gösterdi mi?

Dürüst olabilir miyim? (Gülüyor.) Hayır. 4 Enişte 1 Cenaze’ye beni şaşırtacak ölçüde güzel yorumlar geldi ve her biri beni çok mutlu etti ama o yorumlara göre hareket etseydim, kitabın devamını yazmam gerekecekti. Tamam, işimin beğenilmesi harikulade bir şey ama benim başka hikayelerim de var. Tanısanız çok seversiniz.

Absürt mizahta karakter yaratmak oldukça zordur. 4 Enişte 1 Cenaze’de Buhara Dal, Serisonu Katil’de Birim Dont, bunlar oldukça komik karakterler, sizce bu karakterler yaşıyor mu gündelik hayatın içinde?

Bence yaşıyorlar. Hatta çok yaşıyorlar. Yani sizce? Umuyorum sadece bana görünmüyorlardır.

Bir gün geçirmek zorundasınız. Buhara Dal mı, Birim Dont mu? Neden?

Hımm. Zor soru. Buhara Dal sanırım. Buhara Enişte çekyatçı. Monoton, yani çok da adrenalin yüklü olmayan bir hayatı olur dersiniz ama adamın ruhu maceracı. Derim ki götür beni Ay’a, çıkarlarına uyuyorsa, o uzay gemisini ne yapar eder bir yerden buldurur, beni uzaya çıkarır. Ay’a örtü serip piknik tüpünde menemen pişirdiğimiz bir piknik yapar ayranlarmızı tokuştururuz. “Müzik duyun kırolar” deyip uzaylılara halay havaları dinletir. Her gün yeni bir proaktif fikirle gelir. Burnumuz beladan çıkmaz ve bu benim için çok eğlenceli bir deneyim olur.

Birim Dont’un atıldığı macera tamamen mesleki. Ona kalsa aklı fikri aşkta meşkte, alkolde. Ha derse ki, Duygucuğum, gel şu cinayeti birlikte çözelim, o zaman başka. Dibinden ayrılmam. Beşir’i sepetleyip asistanı bile olurum.

Profesyonel meslek yaşamınızda reklam yazarlığı yapmanızdan bahsettiniz. Edebiyat ve reklamcılık birbirini besliyor mu?

Sosyal medya alanında çalışıyorum ben. Şu anda bir marka olarak sosyal medyada gerçek anlamda var olmak istiyorsanız, hikaye anlatmak zorundasınız. Storytelling, yani hikaye anlatıcılığı en önemli içerik pazarlaması araçlarından biri. Ben birlikte çalıştığım marka ekiplerini bu şekilde yönlendiriyorum ve kendi ekibimle beraber onların hikayesini anlatmaya çalışıyorum. Kitaplarımda da kendi hikayelerimi anlatmaya çalışıyorum. Dolayısıyla, beslemek ne demek, birbirlerine kaşık kaşık bal yediriyorlar. (Gülüyor.)

Mizah yazmayı tercih etmenizin nedenleri neler? İleride kaleminizden başka türler de okur muyuz?

Eğlenmeyi ve eğlenceli olmayı seviyorum. Gündelik hayatımda, iş toplantılarında, annemle sohbet ederken, kedimle oynarken hatta tek başıma otururken hep çok eğleniyorum. Ben eğlenince karşımdakiler de eğleniyor sanırım. Ileride ne olacağı belli olmaz ama bence benim üretim şeklim bu. Çok büyük değişiklikler olmaz gibi.

Yazmaya devam ediyor musunuz? Yeni projeler var mı?

Üçüncü romanı yarıladım. Dünyanın en dandik orta yaş bunalımı hikayesini yazıyorum. Olaylar olaylar… (Gülüyor.)

(SERKAN SELİNGİL)