6 Ekim 2024, Pazar

‘Kadın hikayeleri anlatmayı seviyorum’

27 Eylül 2024, Cuma 06:21

     


Aliağalı Yazar Anıl Yavuz ile günümüz insan ilişkileri ve güven duygusunu romanın kahramanları Nevbahar ve Cudi üzerinden ele aldığı, Şahmeran Efsanesi’nin de güven kısmında metafor olarak kendisine yer bulduğu yeni kitabı ‘Şahmeran’ın Ölümü’ kitabını konuştum. İyi okumalar.

Yeni kitabınız "Şahmeran'ın Ölümü" adlı eserinizde Şahmeran mitini bir metafor olarak kullanıyorsunuz. Şahmeran'ın güven ve ihanet temaları üzerinden insan ilişkilerine nasıl bir bakış açısı sunmayı hedeflediniz?

Güven insanın doğduğu andan itibaren ihtiyaç duyduğu en temel duygudur. Bebekken zarar görmediğin bir ortamda büyüme hakkını karşılarken, yaş aldıkça ikili ilişkilerimizdeki bireylerin dürüstlüğüne olan inancımızı besler. Süregelen yıllar boyunca okuduğumuz efsanelerde, sevdiğimiz meselelerde bize insanın doğası gereği gereksinim duyduğu duygular aşılanır. Gerçekleştirdiğimiz yanlış davranışlar neticesinde olacaklar ise öğütsel cümlelerle kulağımıza fısıldanır. Şahmeran’ın Ölümü kitabımda Şahmeran efsanesi üzerinden irdelemeye çalıştığım en temel unsurdur; insanlığın güvenilmez oluşu. Günümüz dünyasında bireylerin insan ilişkilerinde neden daha temkinli olduğunu, bireyselliğin neden ön planda tutulduğunun aynası olabilir anlatmaya çalıştığım.

"Şahmeran'ın Ölümü"nde hem karakterler hem de olay örgüsü bakımından derin bir duygusal yoğunluk var. Bu yoğunluğu oluştururken hangi temalar üzerinde durdunuz?

Kitabımdaki temalar Şahmeran efsanesi ile doğru orantılı olarak okuyucuyla buluşuyor. Efsanenin özünü oluşturan güven, ihanet ve teslimiyet duyguları karakterlerin hamurlarında kendilerine bolca yer buluyor. Ayrıca insanlığın bilinmeze karşı yeşerttiği keşfetme arzusu da kitapta kendini ön plana çıkaran önemli unsurlardan.

Kitapta işlediğiniz temalar doğrultusunda, insanlar arasında kaybolan bu güveni yeniden inşa etmek için hangi adımlar atılabilir?

Bunu söylemek çok güç. Zaman değişiyor ve insanlar arasındaki ilişkilerde başka bir boyuta evriliyor. Toplumsal olayların bu denli yaralayıcı olduğu bir yüzyılda, belki de temkinli olmak bireyin kendini koruması adına atacağı ilk adımdır.

Kitaplarınız "İçimde Bahçeler"de ve "Şahmeran'ın Ölümü"nde ele aldığınız  konular arasında bir bağ kurmak mümkün mü? Her iki kitabın tematik bağlantıları veya farkları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Kadın hikayeleri anlatmayı seviyorum. Yaşanan olaylara, içimizde boğuştuğumuz yoğun duygulara kadınların penceresinden bakmanın kalemim için verimli olduğu kadar zorlayıcı olduğunu düşünüyorum. İki kitabımın da ortak noktası olarak nitelendirebileceğim en temel unsurdur; yaşananları kadınların bakış açısından dinlemek. Tematik bağlamda ise olaylar ve karakterler birbirlerine zıt oluşumlarda. ‘İçimde Bahçeler’ adından anlaşılacağı üzere aşk ve umut hikayesi iken ‘Şahmeran’ın Ölümü’ ihanet ve çaresizliğin öyküsü.

"Şahmeran'ın Ölümü" Kitabınızın kapağı ve tasarımının bir öyküsü olduğunu duydum. Kısaca bahseder misiniz?

Şahmeran efsanesini sevdiğim için yıllardır evimde Şahmeran tabloları kullanırım. Mardin seyahatimiz esnasında sosyal medya aracılığı ile takip ettiğim Ebuburak’ı ziyarete gittim. Mükemmel bir cam altı Şahmeran tablosunu koleksiyonuma ekleme şansına eriştim. Sevgili Ebuburak ile gelişen sohbetimiz esnasında ona yeni kitabımdan ve adından bahsettim. O da beni kırmayarak bana çok özel bir Şahmeran resmi hediye etti. Ebuburak resmettiği şahmeranlar ve anlattığı hikayelerle önemli bir sanatçı. Onunla çalışmak, kapağımın onun nakşettiği resim ile can bulması benim için çok kıymetli.

Edebiyatın, toplumsal sorunlara ışık tutma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Edebiyat doğduğu topraklar üzerinde şekillenen, yazım dili ile ait olduğu coğrafyanın şifresini veren önemli bir güç. Yazar; toplumsal olayları, kaleme aldığı karakterlerin bakış açısını, en önemlisi yıllar içinde insanlığın değişimini yaşadığı dönemle birlikte ele alarak kalemine yön veriyor. Gözlemlerini yaşadığı topraklar üzerinde gerçekleştirerek okuyucuya kendi ile ilgili ipuçlarını, toplumun duygusal açıdan geldiği son durumu deşifre ediyor. İkinci bir göz ile kendimize, ilişkilerimize, yaşadıklarımıza dışarıdan bakma lüksünü bize sunuyor. Kimi zaman bizi silkelerken, kimi zaman farkına varmamızı sağlıyor. Bu sebepten edebiyatın toplum için her daim uyarıcı bir etkiye sahip olduğuna inanıyorum.

 Okurlarınızla etkileşiminiz nasıl? Kitaplarınızın okuyucular üzerinde bıraktığı izlenimler hakkında neler duydunuz? Okuyucuların kitaplarınıza verdikleri tepkiler, yazma sürecinizi nasıl etkiliyor?

İçimde Bahçeler çok güzel bir kitleye ulaştı. Okuyucuların yazdıkları mesajlar, dile getirdikleri güzel duygular ‘Şahmeran’ın Ölümü’ nün yazım sürecini olumlu yönde etkiledi. Çok naif, edebiyata gönül vermiş okuyucularla tanışma fırsatına eriştim. Her birinden teşvik edici, yazdıklarımın yaşamlarının bir dönemine dokunduğunu ifade eden birçok mesaj aldım. İyi ki varlar.

Şahmeran mitini işledikten sonra, benzer mitolojik ya da tarihsel temalar üzerine başka projeleriniz var mı? Gelecek çalışmalarınızda da mitolojik figürlere yer vermeyi planlıyor musunuz?

Şahmeran’ın Ölümü’nün okuyucuyla buluşması çok yeni. Düşüncelerim şu an nadasta. Fakat masamın başına tekrar oturduğumda nasıl bir olay örgüsüyle kuşatılırım onu kestirmek güç. Yazmak her ihtimale açık bir serüven. O yüzden neden olmasın!

Sizin söyleşiye eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Edebiyat iyi ki var!

(SERKAN SELİNGİL) 

 

 

 







 
Son Eklenen Haberler