Deprem konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan çalışmalarıyla tanınan bilim insanımız Ahmet Ercan der ki: Deprem olmazsa; tarım yapacak ova, altın, içtiğin su, termaller, kömür, petrol olmazdı. Deprem olan ülkeler zengin olan ülkelerdir ve yer altı zenginliği çoktur. Yer altı zenginliğimiz çok ama bu zenginlikten değil faydalanmak altın tepsi içinde zenginliklerimizi yabancı maden şirketlerine sunuyoruz. Bu madenlerde kendi ülkelerinde aldıkları hiçbir önleme başvurmadan eğer adına kaza denilen cinayetlerle ölmedilerse üç kuruşa insanımızı çalıştırarak toprağımızı, havamızı, suyumuzu zehirleyerek işleri bitince de geride tahrip olmuş bir doğa bırakarak çekip gidiyorlar. Adeta bir sömürge ülkesi mantığıyla zenginliklerimiz elimizden alınıyor, biz fakir bekçilerin eline sıkıştırılan birkaç kuruşun da nereye harcandığını bile sorma hakkımız yok. Ülkemizin bu yabancı maden şirketlerine peşkeş çekilmesine itiraz edenler de vatan haini oluyor. Amerikalı yazar Dolores Cannon, dünya nüfusunu şöyle sınıflandırmış: Dünya nüfusunun % 1’i Dünya’yı yönetir.% 4’ü kukladır ve bu % 1’in koruyucusudur.% 90’ı uykudadır.% 5’i ne olduğunu bilir ve % 90’ı uyandırmak ister ve o % 1,% 5’in % 90’ı uyandırmasını istemez ve bunun için % 4’ü kullanır. Bu sınıflandırmaya katılır mısınız bilmem. Mademki konumuz madenler, ülkemizde bumerang gibi dönüp bizi vuran ve 1985’ten bugüne 29 kez değiştirilen Maden Kanunu tartışmasını uzmanlara bırakarak içimizi acıtmayacak bir alana geçelim. ilk insanlar, yerin altındaki madenler için yüzlerini gökyüzüne çevirerek bakın nasıl bir bağlantı kurmuşlar?

İlk insanlar madenleri tanrıların insanlara bir armağanı olarak görmüşler. Romalılar bu madenlerin her birini birer tanrı olarak gördükleri gezegenlerle özdeşleştirirler. Altının gezegeni Güneş’tir örneğin; sarı rengini de ondan alır. Cıva da altınla ilişkilendirilir ve Güneş’e en yakın gezegen Merkür’ün adını alır. Demir, belki de kılıç, mızrak ve balta gibi savaş aletlerinin imal edildiği materyal olduğu için Savaş Tanrısı olarak görülen kırmızı, kana benzeyen Mars’tan alır adını. Gümüş, Ay’ın bir elementidir, rengini de ondan alır. Bakır, dilimizde Çolpan, Çoban Yıldızı, Zühre de denilen Aşk Tanrıçası Venüs ile özdeşleştirilir; göklerdeki en parlak ve en güzel gezegendir. Kalay, antik Yunan’da tanrıların babası Zeus’la simgelenmiş, antik Roma’da da en yüce tanrı Jüpiter’den adını almıştır. Kurşun, dilimizde Zuhal olarak bilinen bir tarım tanrısı olan Satürn’den almış.(1) Ülkemizin bütün zenginliklerinin hepimizi mutluluktan gökyüzüne ulaştırması dileğiyle…

(1)Atlas dergisi Eylül 2022