131019098
19 Mart 2024, Salı

KADIN PORTRELERİ (11) HALENUR KEBAPÇI

14 Ekim 2017, Cumartesi 10:08

     


Aliağa’nın Amazonları’ adlı yazı dizimize bir haftalık aradan sonra kendini ve genç ömrünü doğa tutkusuna ayırmış bir kadınla Halenur Kebabçı ile devam ediyoruz. Halenur doğada başladığı yürüyüşüne koşarak devam ederken kendisi gibi tüm kadınları da bu koşuya ortak edecek bir arayışın peşinde… İstiyor ki tüm insanlar kendilerini tanımak için doğaya bir adım atsın ve yürümeye başlasın!

Keyifli okumalar…

Halenur Kebabçı “Kendime inat koştum!”

Seni tanıyabilir miyiz?

89 yılının eylül ayında izmir’de geniş bir ailede dünyaya geldim. Babam PETKİM’de çalışıyordu. Annem ise ev hanımıydı. Şımarık ve hareketli bir çocukmuşum. Hatta hiperaktiviteye yakın bir hareketliliğim olduğu söylenir. Kapılara tırmanırmışım enerjim çok yüksekmiş. Çocukluğumun geçtiği ev 2. kattaydı. O evin balkonundan hortum sallayarak aşağıya inmiştim küçükken. Bu kadar hareketli olunca ailem bu enerji atmam için babamın hafta tatilinde kardeşim ve beni ormana götürürdü. Ailecek dağ tepe gezerdik. Küçük bir çadırımız vardı, Sığacık’ta Karaburun körfezinde kamp kurardık.

İlkokulu İzmir’de bir kolejde okudum. Çok sosyal bir çocuktum, halkoyunlarından aerobiğe koro çalışmalarından voleybol ve masa tenisine birçok alanda eğitim alma şansım oldu. Yetenekliydim de bu alanlarda ve öğretmenlerim beni derslerden çağırıyorlardı “Hale hadi dansa, hadi spora” diyerek.  Orada okumanın sosyal yönümün gelişmesinde çok olumlu etkisi oldu.

Aliağa’ya ne zaman, nasıl taşındınız?

Aliağa’ya geliş sebebimiz babamın İzmir’den Aliağa’ya gelip giderken çok zaman harcıyor olması ve bizimle yeteri kadar vakit geçiremiyor oluşuydu. 12 yaşındayken, 2000 yılında taşındık Aliağa’ya… İlk başlarda epey zorlandım. Bir devlet okuluna yazıldım. Burada çok fazla sosyal aktivitem de olmadığı için içime kapandım. İzmir’de özgüvenim yüksekken, Aliağa’ya geldiğimde ilk başlarda arkadaşlarımın da beni yadırgaması ile daha çok kendi içime dönmüştüm. Daha sonra arkadaşlıklarım gelişti ve zamanla alıştım bu kente.

Bir işçi çocuğusun, özenli bir ailede de büyüdün, aile içi ilişkilerin nasıldı?

Annem ve babam bizimle her zaman ilgilenirlerdi. Hep arkamızda değil yanımızda olmuşlardır. Yeteneklerimize göre yönlendirildik. Babam bizim ilgi alanlarımıza bizden önce koşturur. Zaten ikisi de çok beceriklidir. Annem dikiş nakışta beceriklidir. Çok güzel yemek yapar. Bana pek geçmese de bu becerisi kız kardeşim bu konuda annemden çok özellik almış diyebilirim. Ben ikisini de çok severim ama babam benim için başka bir idoldür. Babamın elinden gelmeyen iş yoktur.

Ortaokuldan sonra Aliağa’da kurduğun yaşamında neler yaptın?

Ortaokul bitti ve ben çok sıkılmaya başlamıştım. Bergama’da okudum liseyi ben. Anadolu Ticaret Meslek Lisesi Bilgisayar Teknolojileri ve Programlama bölümünü okumaya başladım. O yıllarımda aynı durağanlıkla ilerliyordu. Ama bu durağanlık bana yetmiyordu. Kendimi okulla sınırlandırmamaya karar verdim ve resim kurslarına gitmeye başladım. Özel dersler aldım ve lise sonrası Ege Üniversitesi’nde de aynı bölümü okuyup tamamladığım yıllarda ilk karma sergimi Aliağa’da açtım. Yağlı boya üzerine çalışmalarım vardı. Benim için çok güzel bir deneyimdi. Yaptıklarını insanlarla paylaşabilmek keyifli bir deneyimdi. Çalıştığım grubunda en genciydim ve en çok benim tablolarım ilgi görüyordu bu da ayrı bir özgüven kaynağıydı benim için.

Meslek Lisesi öğrencilerinin tercihlerinde zorlandığı oluyor mu?

Bu bölüm aslında babamın tercihiydi. Kendisi sıkı bir teknoloji takipçisidir. O geleceğin mesleği diyerek bu alan yönlendirdi beni. Benim isteğim aslında güzel sanatlarda okumaktı. Gene de bu bölümü okuduğum için pişman değilim. Güzel sanatlarda eğitim alsaydım yine de mesleğimi yapamayabilirdim. Çünkü Türkiye’de sanata değer verildiğini, sanatçıların desteklendiğini düşünmüyorum. Muhtemelen aç kalırdım. Genelde öldükten sonra değer veriyorlar sanatçılara.

 

Peki, üniversiteden sonra iş hayatın nasıl ilerledi?

Üniversite bittikten sonra bir iş arama sürecim oldu. Herkes bilir Aliağa’da iş bulmak pek kolay değildir bizim alanlarımızda. Ben bir reklam şirketinde grafik tasarımcı olarak çalışmaya başladım. dört yıl kadar sürdü bu işi yapmam. Kendime zaman ayırmak istiyordum. Üretkenlik benim için çok önemliydi. Evlenmek ve çocuk yapmaktan evvel kendimi geliştirmeyi kendime hedef olarak belirledim. Keyifli bir işti ama kendime vakit ayıramaz olmuştum. Sonrasında bu işten de ayrıldım. Şimdi ise bir eczanede çalışıyorum. Görece daha mutluyum.

Doğayla gerçek buluşman nasıl oldu?

Aliağa’da aktivite bulmak çok zor… Bu sistemin bize ödülü olan hafta sonları bir takım etkinlikler araştırıyordum. İzmir’de doğa yürüyüşleri yapan grupları buldum ve bu kulüplere katılmaya başladım. Sabahın beşinde kalkıyorum İzmir’e gidiyorum. Doğa yürüyüşleri, kaya tırmanışı yapıyoruz. Kamp kuruyoruz. Bunları yapıyorum genelde. Mesela Aliağa doğa güzellikleri olan bir yer, burada da yapılsın isterim ama yetersiz kalıyor bence.

İlk doğa yürüyüşümü Ayrancılar’dan Bozköy’e yürüyecek bir kulüple iletişime geçerek gerçekleştirdim. Kulüp lideri ile telefonla görüştüğümde parkurun 19 km olduğunu öğrendim ve ne olacak spora giden insanım yaparım diye düşündüm. Hazırlandım, gittim. Başladım yürümeye… Yürüyüşün ilk molasında herkes yemek için dinlenmeye başladı. Ben uzandım yere, toprağa sırtımı verdim, gözlerimi kapadım, çok güzel bir bahar ayıydı. İçimden dedim ki “Hale Nur hoş geldin evine!” günlük hayatta işten eve, evden işe rutinleşen bu hayatta doğadan ne kadar uzak kaldığımı fark ettim. Fazla değemiyoruz toprağa, dünyanın güzelliğinin farkına varamıyoruz. Her hafta sonu gitmeye devam ettim ve eve geldiğimde ne kadar yorgun olursam olayım mutlu uyuyorum.

Doğa senin için ne ifade ediyor?

Doğaya çıktıktan sonra hastalıkların da yeryüzünden silinebileceğini gördüm. Tüm haftaya sıfırlanmış, zihnen ve bedenen arınmış olarak başlıyorsun. Hayatına hayat katıyorum. Gerçek bir nefes aldım. Çevremde birçok insan “Hale ne yapıyorsun? Tek başına kamplara gidiyorsun!” diye tepkiler veriyor. İnsanlar bence kendi kendine yetebilmeyi en iyi doğada buluyor. Kendimle tanışmanın ve buluşmanın kapısı doğadan açıldı diyebilirim. Benim için bir kırılmadır. Doğanın ritmi şehre göre yavaş ve sukünet ile ilerliyorum ve ben çoğu kez oradan dönmek istemiyorum. Şehirde zaman bizden yana değil. Üzerimize bir sürü sorumluluk yükleniyor. Ama ben doğa ile buluştuğum zaman o sorumluluklardan kurtulduğumu hissediyorum. Doğada ÖZGÜRÜM!

Yürüyordun, koşmaya nasıl başladın?

Bu kamplardan birinde sabah uyandı arkadaşlardan bazıları ve “Koşmak ister misin?” diye sordular. Ben astım hastasıyım. Hiç koşmadım yapabilir miyim bilmiyorum dedim ve 6 km hiç durmadan koşmuşuz. Ultra maratonların olduğunu söyledi arkadaşlar katılmamı tavsiye ettiler. Ben ilk başta yapamayacağımı düşünürken baktım atletizm lisansı çıkarmışım ve maratondayım… Sürekli antrenman yapmaya kendimi bu konuda yavaş yavaş geliştirmeye başladım. İşten çıkıp koşmaya gidiyordum. Tüm bu koşularda gün içinde cevabını bulamadığım tüm sorularımın yanıtlarını düşünüyorum.

 İlk koşumda tek başımaydım ailemden kimse yoktu yanımda. Efes Antik kentinden Pamucak sahiline doğru gerçekleşen bir maratondu. Bir yandan koşarken bir yandan da kendime “Ne işin var burada?” diye soruyordum. Ama kendi kendime aslında bu soruyu yenme isteği vardı içimde. Başarı! Birinci olmak gibi şeyler değildi kafamdaki… Zaten hayatım boyunca böyle hırslarım olmadı. Amacım beni durduran, sorgulayan o iç sesimi aşmak istedim ve benim en büyük kazancım bu oldu diyebilirim. Kendime inat koştum!

Sen kendini çok yönlü geliştirmeyi seçmişsin. Kendinde bu mekanizmayı nasıl geliştirdin?

Bana bunu hep büyüklerim söyledi. Edebiyattan, sanatın birçok dalından spordan anlayan kendini geniş bir yelpazede geliştiren biri olmamı hep desteklediler. Dedem “Yapmasan da her şeyi bil” derdi. Ben de böyle yapmaya gayret ettim. Başarısız olduğum dersler vardı mesela babam “Herkes her şeyde başarılı olmak zorunda değil senin farklı yeteneklerin var.” diyerek benim motivasyonumu yüksek tutmamı sağlardı.

Aliağa’da genç kadınlar sence neler yapabilirler?

Belediye gençlerin kendilerini geliştirmeye destek olacak imkanları sağlayabilir. Gerçi benim geldiğim yıllardan bu zamana kendini geliştirdi ama hala gençlerin enerjilerini atabilecekleri alanlar geliştirilmiyor. Ben de bir meslek lisesi öğrenciydim ve ilk yıllarda aldığımız beden eğitimi ve müzik dersleri dışında hiç bu alanda eğitilmedik. Sonra bu gençler kendileri için daha zararlı alanlara yöneliyorlar. Bence gençler için imkanlar zorlanmalı ve genişletilmeli.

Genç bir kadınsın, ülkemizde sürekli kadınlara yönelik tembihlerde bulunulan açıklamalar oluyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsun?

Kesinlikle kadınlara sürekli bir baskı uygulanıyor. Bunu hissediyorsun. Çevrende, televizyonlarda internette mahallende komşularında sürekli hissediyorsun. Evlenmiyor musun? Ee Hale çocuk yapmayacak mısın? gibi soruları ben de sürekli duyuyorum. Böyle bir bakış açısı olunca kendim için söylemiyorum ama başka kadınlarda evlenmem ve çocuk yapmam lazım gibi bir zorunluluk duygusu oluşuyor. Ama kimse senin bu çocuğa bakacak enerjin, maddi durumun var mı diye sormuyor. Eşin sana bu konuda destek olacak mı? Çünkü ülkemizde çocukların sorumlulukları kadınların üzerine yıkılıyor. Ben de yuva kurmak isterim ama bir kadının önce kendini geliştirmesini isterim. Bir kaçış olmamalı diye düşünüyorum. Bizim kendi ayaklarımızın üzerinde durmamız çok önemli! Eğer ekonomik özgürlüğünüz yoksa söz hakkımız yok demektir.

İyi ki yaptım dediğin şey nedir?

İyi ki yola çıktım ve gittiğim yerlerdeki insanların sıcaklığını gördüm. Gezdiğimiz köylerde yaşayan insanların sofralarına konuk oldukça şehrin soğukluğu yüzüme çarptı ve ben iyi ki bunu yaptım diyebilme fırsatı yakaladım.

Hayalinde canlandırdığın şey nedir diye sorsam...

Bir gün kendi inşa ettiğim her şeyini kendim yaptığım doğada bir evim olsun isterim. Sevdiğim bir insanla kendim üretip onu tüketmek isterim. Bu biraz zor bir hayal ama olmasını çok isterim. Ben bir yerde kırılma olacağını ve tüm insanların doğaya ve doğala döneceğine inanıyorum. Bunu hayal ediyorum!

Haber: Eren Saran

 







 
Son Eklenen Haberler