Kentsel Dönüşümde Bürokrasinin Yavaşlığı: Sabır Testine Dönüşen Bir Süreç
25 Ekim 2025, Cumartesi| Tweet |

Konuk Yazar - Mustafa TOPÇU
Türkiye’de son yıllarda artan nüfus, depreme dayanıksız yapıların fazlalığı ve şehirlerin plansız gelişimi, kentsel dönüşümü kaçınılmaz hale getirmiştir. Ancak bu dönüşüm süreci, yalnızca binaların yıkılıp yeniden yapılmasından ibaret değildir. Arka planda, büyük ölçüde ağır işleyen bir bürokrasiyle karşı karşıyayız.
Vatandaşlar için kentsel dönüşüm, umut dolu bir başlangıç olarak görülse de, çoğu zaman uzun süren prosedürler ve engeller nedeniyle yıpratıcı bir maratona dönüşmektedir. Belediyelerin onay süreçleri, plan tadilatları, tapu işlemleri, proje onayları, ihale süreçleri ve finansal desteklerin gecikmesi gibi birçok aşama, dönüşüm sürecini aylarca, hatta yıllarca uzatabilmektedir.
Bir apartmanın yıkılıp yerine yenisinin yapılması için önce tüm maliklerin onayı alınmalı, sonra proje hazırlanmalı, ruhsat alınmalı, ihaleye çıkılmalı ve inşaat başlamalıdır. Ancak bu adımların her biri, çeşitli kurumlar arasında süregelen yazışmalar ve onay bekleme süreleriyle doludur. Bürokrasi yavaş işledikçe, vatandaşın sabrı tükenir; bazıları evlerini boşaltıp geçici barınma çözümleri üretirken, bazıları da süreçte tamamen vazgeçer.
Üstelik tüm bu zorluklar sadece zaman kaybı değil, aynı zamanda ekonomik bir yük anlamına da gelir. Kiraya çıkmak zorunda kalanlar, artan maliyetlerle karşı karşıya kalır. Bir yandan güvenli ve modern bir konuta ulaşma hayali kurulurken, diğer yandan süreç uzadıkça yaşanan belirsizlikler insanları daha da kırılgan hale getirir.
Bu noktada devletin, kentsel dönüşüm sürecini daha etkin ve hızlı hale getirecek yasal düzenlemelere ve dijitalleşme hamlelerine öncelik vermesi şarttır. Aksi takdirde, her doğal afet sonrasında konuşulan “kentsel dönüşümün önemi” söylemde kalmaya devam edecek, halk ise yıllarca süren bir belirsizlik içinde yaşamaya mecbur olacaktır.
