Abdullah Aren Çelik: ‘İnsanı kötücül düşüncelere iten olgulardır’
13 Ocak 2025, Pazartesi 07:11Tweet |
2021 yılında okuyucuyla buluşan Yediler Teknesi adlı romanıyla Vedat Türkali Edebiyat Ödülleri’nde “Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen İlerde Hep Yalnız, Kandan Adam ve Revan romanlarının yazarı Abdullah Aren Çelik ile kitapları ve edebiyat üzerine konuştuk. İyi okumalar.
Romanlarınızda güçlü karakterler yaratıyorsunuz. Karakterlerinizi oluştururken nelerden esinleniyorsunuz? Gerçek hayattan veya tanıdığınız kişilerden etkileniyor musunuz?
Karakterlerimi çevremden seçmeye özen gösteririm, fakat bu yalnızca isim ve dış görünüşleriyle sınırlı bir durumdur. Seçtiğim bu insanların fiziksel özelliklerini, davranışlarını, mimiklerini, kusurlarını kullanmak bana karakterimin oluşturulmasında küçük de olsa yardımcı olur. Tabi bununla sınırlı kalarak bir karakter yaratmaya çalışmak mümkün değildir, çünkü bundan fazlasına ihtiyaç vardır. Yazarın hayal gücü bu yaratımda başat bir rol oynar. Bana kalırsa önemli olan budur, gerisi metnin isteğine göre yapılan değişikliklerdir.
"İlerde Hep Yalnız" ve "Yediler Teknesi" gibi eserlerinizde yalnızlık ve aidiyet gibi evrensel temalar işleniyor. Bu temaların edebiyatınızdaki yeri ve önemi nedir?
İki romanımın da yalnızlık temalarından ziyade kendi yolunu bulmak isteyen, aidiyetini de buna göre şekillendiren insanların hikâyesi olduğunu söyleyebilirim. Evet, bir aidiyet meselesi var romanlarımda. Üstelik yalnızca İlerde Hep yalnız ve Yediler Teknesi’nde değil bütün kitaplarımda var bu temalar. Tematik olarak yalnızca bir duygunun izini sürmüyorum, toplumsal hadiseleri metinlerimin odağına yerleştirdiğim için yaratmak istediğim karakterlerin de buna göre çoklu duygularla anlatmayı seçiyorum.
Çocukluk veya gençlik yıllarınızda okuduğunuz ve sizi yazarlığa teşvik eden kitaplar ya da yazarlar var mı? Bu sorudan hareketle sizi tanıyabilir miyiz? Kendinizi en iyi nasıl ifade edersiniz? Olmazsa olmazlarınız neler?
Sanırım bunun için upuzun bir liste yapmam gerekiyor. Fakat şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, bugün yazarlık kariyerimin taşlarını okuduğum iyi kitaplarla değil aynı zamanda kötü kitaplarla da sağladım. Çünkü ne yapacağını bilmek için ne yapmayacağını bilmek de önemli. Nitekim kötü kitaplardan edinilen okuma, iyi kitaplardan çıkarılan dersler kadar yaratıcı bir süreç bence.
Romanlarınıza dair sorularla söyleşiye devam etmek istiyorum. 'Kandan Adam' romanınızda işlenen şiddet, kan ve suç temaları üzerinden toplumsal eleştirilerde bulunuyorsunuz. Bu romanı yazarken hangi toplumsal meseleleri ön planda tutmak istediniz?
Daha evvel bir söyleşimde hem toplumsal olgular hem suç hem de yazarın tavrına dair sözler söylemiştim. Zaman epeyi geçti ama düşüncem hala yerli yerinde duruyor. Kötülüğün belki de en kötü tarafı sürekli kendini bir virüs gibi başka türlü tekrarlamasıdır. Tarihin kan ve suçla yazılan tekerrürü de kötücül olan için bu olsa gerek. Fakat bana kalırsa kötü olan insan değil, insanı kötücül düşüncelere iten olgulardır. Sadece bu açıdan bile incelendiğinde, dökülen kanın ve suçun kökleri mitolojik ve dinsel açıdan bile binlerce yıllık mazisi olduğu görülecektir. Yani Kandan Adam’daki yüzlerce yıllık hikâye sadece insanlık tarihi açısından bir kum zerreciğidir. Suçu üreten, toplumsal değişimleri yaratan güçten kurtulmak belki mümkün değil ama kötülüğü üretenin kötülüğünden uzak durmak mümkün, bu da bana kalırsa yüzleşmeyle mümkün olabilir. Bunun için tarihçiler, siyasetçiler, edebiyatçılar bilim insanları ve daha pek çok toplumsa kesime görev düşüyor. Burada edebiyatçılara ayrıca değinmekte fayda var; çünkü yazmak sorumluluk isteyen bir şey, dolayısıyla düşüncesini kaleme aktarmış birisi için bundan kurtuluş yoktur. Tam da bu noktada edebiyatın insanlara temas eden böylesi bir gücü ve bu anlamda bitmeyen bir enerjisi vardır. Demem o ki, bu romanı yazmamdaki neden toplumsal değişimi yaratan dinamiklerin görünür kılınmasını sağlamaktı.
'İlerde Hep Yalnız,' bireyin yalnızlığı ve içsel çatışmalarını konu alıyor. Yalnızlık ve insan doğası üzerine düşünceleriniz nelerdir?
Sorunuzda az da olsa cevabını verdiğiniz bireyin yalnızlığı, içsel çatışmalar ve insan doğası benim roman anlayışımı oluşturuyor diyebilirim. Nasıl ki insanın düşüncesi, duyguları, inancı, çevresiyle ilişkisi, doğayla çatışması ve uyumu, siyasal ve cinsel tercihleri varsa roman da öyle. Bana kalırsa roman inşasında hedeflenen şey ile insanın doğası arasında bir fark yoktur; daha önce pek çok söyleşimde de vurguladığım gibi, yazının tıpkı insan gibi bir bedeni ve ruhu vardır. İnsanı sadece sahip olduğu bir özelliğine bakarak değerlendirmek nasıl yanlış olur, çünkü insan farklılıkları, fazlalıkları ve eksiklikleriyle bir bütündür. Yalnızlık da buna dâhildir. İnsan doğasını ve yalnızlıkla ilişkisini bu açıdan değerlendirebileceğimi düşündüm. İlerde Hep Yalnız da bu ve başka pek çok duygunun bir sonucu olarak yazıldı.
'Yediler Teknesi' mistik öğeler ve mitolojik unsurlar barındırıyor. Bu tür öğeleri romanınıza dâhil etme sebebiniz nedir? Mistik unsurların modern edebiyattaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fernando Pessoa üçüncü dünya edebiyatıyla ilgili, abartıya başvurulması gerektiğini söyler. Yediler Teknesi’ni mitolojik bir takım öğeleri kullanmadan anlatsaydım, abarttığım şeyleri kabul edilebilir bir gerçekliğe dönüştüremeyecektim. Biraz da bu düşüncenin bir sonucu olarak Yediler Teknesi’ni tasarlayıp abartılı bir mistisizm, abartılı bir mitoloji ve abartılı bir “gerçekdışılık” üzerine kurdum. Bu şekilde kabul edilebilir bir gerçeklik yarattığımı düşünüyorum.
Hem roman yazarı hem de çevirmen, yayıncı ve editör olarak edebiyatın farklı yönlerinde yer alıyorsunuz. Bu roller birbirini nasıl besliyor? Her birinin yaratıcı sürecinize nasıl katkıları var?
Bütün bunların sağladığı en önemli şey, kendi metnimi tartarken eleştirel bir gözle değerlendirebilmem. Farklı bir dilden yapılan çeviri için metni yeniden yazmak gerekiyor. Haliyle bu da iki dilde de düşünmeyi zorunlu kılan bir durum. Editörlüğümün, eleştirel yazılarımın ve yayıncılığımın yazınsal anlamda metinlerimi zenginleştiren bir tarafı olduğunu söyleyebilirim.
‘Revan,' geçmişin izleri ve bellek teması üzerinde yoğunlaşıyor. Hatırlama ve unutma kavramları sizin için ne ifade ediyor?
Revan her ne kadar iki halk ozanın hesaplaşması gibi görünse de, aslında yüzyıla yayılan toplumsal bir hadiseyi önceleyen bir metin. Bugünden bakarak değil, dünden bakarak bazı şeyleri anlamaya çalışmak sorunların çözümünde oldukça önemlidir. Bellek dediğiniz şey bugüne dünden bakarak toplumsal hadisleri yeniden düşünüp çözmeyi mümkün kılıyorsa işlevini yerine getirmiş sayılır, aksi halde yalnızca bugüne sıkışmış bir hafızadan bahsetmek mümkün olur ki bunun da kimseye bir faydası yoktur. Sorunuzun ikinci kısmına gelince, “Bellek” dediğiniz şey hatırlanan şeylerin toplamıdır, “Unutma” ise belleksizlik demektir. Bugün yaralı bir toplumuz, çünkü yaralı bir belleğe sahibiz. Bunun da en önemli nedeni, her şeyi unutmaya meyilli bir hafızaya sahip olmamızdır.
Karakterlerinizi yaratırken onların sesini bulmak sizin için nasıl bir süreç? Karakterlerin hikâyede doğal bir şekilde gelişmesini sağlamak için ne gibi yöntemler kullanıyorsunuz?
Bence bir romanda en önemli şeylerden biri karakter yaratmaktır. Büyük romanların hepsine bakın, yazarın yarattığı karakterin ismi bazen yazarın ününü aşar. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanında yarattığı Raskolnikov karakteri buna güzel bir örnek sayılabilir. Karakteri bir bütün olarak ele almak, onun da tıpkı gerçek hayattaki insanlar gibi geliştiğini bilmek, çevresiyle ilişkisini yine gerçek dünyadaki insanlar gibi inşa etmek gerekiyor. Aksi halde gerçek dışı bir karakter ortaya çıkar ki bu da bir romanın en önemli kusurlarından birine dönüşür. Karakterlerimi etrafımdaki insanlardan seçer, onlara yeni bir gömlek giydirir, onları gerçeklikle kurdukları bağı gözeterek yeniden yaratmaya çalışırım. Kitaplarımı okuyanların fark edeceği ilk şey, karakterlerimin neredeyse tamamının kusurlu oluşlarıdır, bunun da nedeni etrafımdan seçmemdir. Kusur, bir karakteri görünür kılan en önemli detaydır çünkü. Edebiyat tarihinde, herkesin bildiği ve kusursuz olan bir karakterin olmadığını biliyoruz. Kusursuz olan yalnızca Tanrı’dır, o da görünmez. Bütün bunlar benim için karakter yaratımımdaki detaylardır.
Röportajlarımın klasik sorusudur. Size de sormak istiyorum. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı ne yapmak isterdiniz?
Kendim için istediğim her şeyi başkası için de isterdim.
(SERKAN SELİNGİL)

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, Aliağa Limanı’nın

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, Mayıs ayında organize edilecek iki miting

Şehir değiştirmenin heyecanı kadar, taşınma sürecinin getirdiği stres de azımsanacak

İYİ Parti İzmir İl Başkanı Ülkü Doğan, Aliağa İlçe Başkanı Deniz

Aliağaspor FK’nın şampiyonluk kutlamasında konuşan Aliağa Belediye Başkanı Serkan

Trafikte araç sürücüsü tüm kurallara uysa da kaza

Çelik konstrüksiyon ev yaptırmak, modern yapı tasarımının en gözde

MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne

Yeni Mahalle’deki eski cezaevi binasının bulunduğu alana yapılacak olan adliye

Koca Çınar ve Mucize gibi çocuk edebiyatına kazandırdığı sıcacık hikayeleriyle,

Nesine 3. Lig 3. Grup'un 30. hafta müsabakasında karşılaştığı 1923 Mustafakemalpaşa

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, kentsel dönüşüm

Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nin Ravago Petrokimya’da (Eastcem ve

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tanzim satış ruhunu yeniden canlandırdığı

İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin, zirai dona ilişkin hasar

DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen partisinden istifa etti. Ösen,

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Okul Aile Birliği Masası oluşturdu. Gelen talepler

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZSU Genel Müdürlüğü

Eğitim-İş İzmir 7 No’lu Şube Başkanı Mustafa Gök, 23 Nisan Ulusal Egemenlik

17-19 Nisan tarihleri arasında düzenlenen “Bilimfest Aliağa” yoğun

ESHOT, İZULAŞ, İZDENİZ, Metro ve Tramvay işletmeleri, İZTAŞIT araçları ile

Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı Hasan Toptan, Tüpraş İzmir Rafinerisi

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi'nin 26. Haftasında Aliağa Petkimspor

Nesine 3.Lig 3.Grup 29. Hafta mücadelesinde sahasında Yozgat Belediyesi Bozokspor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin nisan ayı olağan meclis toplantısının

İzmir Tanzim Satış Marketleri’nin (İZMAR) ikinci şubesi, Menemen Ulukent'te

Alternatif müziğin üretken isimlerinden Yakarsu’nun yeni şarkısı ‘Yangınlarda’,

ALTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, sanayi ve limanlar bölgesinde

İzmir'de Bisikletli Ulaşımı Geliştirme Derneği üyeleri, kentteki bisiklet

Aliağaspor FK ile Aliağa Petkimspor sporcuları, Alia Park Atla Terapi ve Rehabilitasyon

SOCAR Türkiye ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU)