17 Kasım 2025, Pazartesi

“Bakıp da göremediklerimizi yazıyorum”

17 Kasım 2025, Pazartesi 06:10

     


Yazmayı bir iyileşme ve yüzleşme alanı olarak gören Nagehan Dermancı, Baktığım Her Yerde kitabıyla görünmeyen hikâyelere ses veren güçlü bir öykücü. 2025 Seyhan Livaneli Öykü Yarışması birinciliğiyle dikkat çeken Dermancı’yla yazmak, tanıklık ve öykünün gücü üzerine konuştum. İyi okumalar.

Yazarlığın sizin hayatınızdaki en net karşılığı nedir? Bu sorudan hareketle de söyleşinin başında iken sizi tanıyabilir miyiz?

Yazarlık, yaralarımı sağaltan bir eylem. Bazılarının susarak, bazılarının konuşarak hafiflettiği dünya sıkıntılarını ben yazarak hafifletiyorum. İçime yara olan bir gazete haberini de, bizzat tanık olduğum ama müdahil olamadığım olayları da, başıma gelen olumsuzlukları da yazdığımda hafifliyorum. Konuşmayı çok seviyorum. Yazarken dünyayla konuşuyormuşum gibi bir hisse kapılıyorum.

1980 yılında Akşehir’de dünyaya geldim. İlk orta ve lise eğitimimi Akşehir’de tamamladım. Gazi üniversitesi Tarih bölümünden 2002 yılında mezun oldum. Asker eşiyim o nedenle Türkiye’nin çeşitli illerinde yaşadım. Yaşadığım şehirlerin hepsini çok sevdim. Ama İzmir’in yeri hep bambaşka kaldı. Belki on bir yıl gibi uzun bir süre yaşadığım için.  Yirmi yılı aşkın bir zamandır özel sektörde öğretmenlik yapmaktayım. İki çocuk annesiyim. Hayatın sunduğu tüm sıfatlarım ile anlattım sanırım kendimi.

Baktığım Her Yerde öykülerinde çoğu karakter bir şey arıyor—kendini, geçmişini, bir çıkışı, bazen de sadece bir nefeslik sakinliği. Sizce bu kitabın temel duygusu nedir? Arayış mı, kaybolma mı, kabulleniş mi?

Baktığım Her Yerde en çok bakıpta göremediklerimiz. Görmek istemediklerimiz üzerine. Öyküler bir gazete haberinden, bir belgeselden, aile içinde anlatılan aile hikayelerinden yola çıktı. Ama geriye dönüp baktığımda öykülere önce tanık oldum. Sonra onları yazıncaya kadar hep benimle yaşattım. Demlendi, birikti ve taştı.

"Benim Aslan Babam" öykünüzdeki baba figürü, toplumsal travmaları yansıtan güçlü bir karakter. Öykülerinizde gerçek hayattan esinlendiğiniz karakterler var mı, yoksa tamamen kurgu mu?

Bu soru beni çok şaşırttı açıkçası çünkü “Benim Aslan Babam” kitaba girememiş bir öyküm ama benim de çok sevdiğim bir öykü. Bu öykünün derinleştirilip film olacak kadar iyi olduğuna inanmıştım yazdığım zaman. Fakat kitap üzerine çalışırken editörüm “Gerçek hayatta böyle baba olmaz “dedi ve öyküyü kitaba almama izin vermedi. Ne yazık ki gerçek hayattan ilham alan öykülerden.  Ve gerçek hayatta böyle bir baba vardı. Ama ilham aldığımız gerçek karakterler bize bir yere kadar yardımcı oluyor. Bir yerden sonra her öykü ya da her gerçek mutlaka kurgulanıyor. Belki de hayatın gerçekleri en sağlam kurgudur.

Farklı edebiyat mecralarında öyküler yayımladınız: Kafa Dergi, İshak Edebiyat, Öykü Gazetesi, Litera Edebiyat ve diğerleri… Bu kadar farklı platformda yer almak size nasıl bir deneyim kazandırdı?

Dergileri çok önemsiyorum. Dergilerden aldığım dönüşler yazma noktasında bana hep cesaret verdi. Sanki dergiler sırtımı sıvazladı ve ‘yazabiliyorsun durma yaz’ dediler. Dergilerde yer alan öykülere yapılan dönüşlerde çok kıymetliydi. Birbirinden farklı komisyonu olan dergilerden onay almak beni yüreklendirdi, umutlandırdı.

“Yazar, önce kendi yarasını mı yazar?” sorusuyla sık karşılaşırız. Sizce yazmak bir iyileşme mi, bir hatırlatma mı, yoksa yüzleşme mi?

Bence hepsi. Yazmak hayatta yapılabilecek en dürüst eylem. Bilgisayarın başına oturduğumda zihnimden geçenleri tüm çıplaklığıyla yazıyorum. İyileştiriyor, yüzleştiriyor, hatırlatıyor.

Tarih bölümü mezunu bir öğretmen olarak, geçmişle bugünü öykülerinizde nasıl iç içe geçiriyorsunuz? Tarih, sizin için bir arka plan mı, yoksa karakterlerin ruh haritası mı?

Tarih, bazen arka plan, bazen ruh haritası ama daha çok enstrüman diyebilirim. Öyküleri zihnimde kurarken önce tarihsel plan oluşturuyorum. Pek çok öykümde zamanın altı çizilidir. Dikkatli okurlarım fark eder.

2025 Seyhan Livaneli Öykü Yarışması’nda birincilik kazandınız. Böylesine prestijli bir ödülü almak   nasıl bir histi? Bu ödülün sizin için anlamı ne?

Çok büyük bir mutluluk gururdu açıkçası. Hayatım boyunca unutamayacağım bir heyecandı Seyhan Livaneli Öykü Yarışması birinciliği. Yol açtı elbette. Vesilenizle emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür etmek isterim.

Baktığım Her Yerde'den sonra yeni bir kitap projesi var mı? Roman yazmayı düşünüyor musunuz, yoksa öykü formuna sadık mı kalacaksınız?

Aslında üç öykü dosyam daha var. Ve yeni yazdığım öykülerde bu dosyalara ekleniyor.  Öykü benim dünyam. Elbette zaman ne gösterir bilmiyorum. Ama öykülerle yoluma devam ediyorum şimdilik.

Son olarak, klasikleşen bir sorum var onu size de sormak istiyorum. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı dünya da ya da hayatınız da neyi değiştirmek isterdiniz?

Önce içi boşaltılan kelimelerin; adalet, umut gibi yeniden hak ettiği anlamlarına kavuşmasını sağlardım. Belki o zaman dünya daha yaşanılır hâle gelir. Daha çok yazıp, izleyip, okuyabileceğim geniş, ferah zamanlarım olsun isterdim.

(SERKAN SELİNGİL)

 

 

             

 







 
Son Eklenen Haberler