5 Ekim 2024, Cumartesi

13 EYLÜL 1922 ALİAĞA’NIN KURTULUŞU (SELİM ERKMEN)

13 Eylül 2019, Cuma

     


Konuk Yazar - Selim ERKMEN

Kurtuluş savaşının son evresi 26 Ağustos 1922’de  Afyonkarahisar-Kocatepe’de başlayan Büyük Taarruz ile başlamış ve 9 Eylül 1922 günü İzmir’in Yunan işgalinden kurtarılmasıyla sonuçlanmıştır.

“Hücum haberini alınca hesap ediniz on beşinci gün İzmir’deyiz” diyen Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir’e on dört günde kavuşmuştu. Tahmininde sadece bir gün yanılmıştı. Gazi Mustafa Kemal Paşa İzmir özlemini 9 Eylül 1922 günü, 18 numaralı not defterine şöyle yansıtmıştır: “15 Mayıs 1919, İzmir’in işgali… Ben aynı gün İstanbul’u terk ettim. O kara günde Karadeniz’deydim. 3 sene ve 4 ay sonra da bugün Akdeniz’deyim.”

Muzaffer Komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusunun İzmir’e girişini Belkahve’den izlerken, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya dönerek, ağzından şu cümleler dökülmüştür; “Eğer, bu güzel şehre bir şey olsaydı çok üzülürdüm.” 10 Eylül 1922 günü Gazi Mustafa Kemal Paşa, Konak Meydanı’na doğru arabasıyla ilerlerken; “Bir rüya görmüş gibiyim!” diye mırıldanmıştır. İzmir Valiliği önünde tezahürat yapan İzmir halkına yaptığı konuşmasını şöyle bitirmiştir; “Başarı benim değil; sizin, milletindir.”

15 MAYIS 1919 günü suyun karşı yanından gelip İzmir’i işgal eden Yunan askerleri işgalden 27 gün sonra Aliağa Çiftliği’ni de işgal ettiler. Aliağa Çiftliği için kara günler başlamıştı. Aliağa Çiftliği’ne ilk yerleşen Koçana’dan göç eden Türkler Yunan baskısına dayanamayıp içerilere doğru göç ettiler.

30 Ağustos 1922 günü Mustafa Kemal’in askerleri Dumlupınar’da düşmanı yendi. General Trikopisdahil birçok düşman askerini esir aldı. Kurtulan düşman askerleri İzmir’e doğru kaçmaya başladılar. İl ve ilçelerimize Türk askeri birer birer yetişmeye çalıştı.            Türk askerinin girdiği yerler kurtuldu. Eylül ayı başından itibaren Ege şehir ve kasabaları düşmandan temizlendi. Türk askerinin Ege’deki yerleşim yerlerine ulaştığı gün, o şehrin, kasabanın, beldenin kurtuluş günüdür.

1 Eylülde UŞAK,

2 Eylülde ESKİŞEHİR,

4 Eylülde TİRE ve BAYINDIR,

6 Eylülde BALIKESİR, AKHİSAR,

7 Eylülde AYDIN, TURGUTLU ve KUŞADASI,

8 Eylülde MANİSA,

9 Eylülde İZMİR kurtuldu.

11 Eylülde FOÇA,

12 Eylülde URLA,

13 Eylülde ALİAĞA,

14 Eylülde ÇANDARLI ,BERGAMA ve DİKİLİ,

15 Eylülde AYVALIK kurtuldu.

 

 

Aliağa’ya 13 Eylül 1922 günü ilk giren süvari birliği askerlerinden Ahmet Onbaşı (Ahmet ÇAKIR)’ın torunu ALİ ÇAKIR (Çakır Ali, Boyacı Ali) 26 Aralık 2013 Perşembe günü yaptığım ve video kaydı aldığım söyleşi:

ALİ ÇAKIR ANLATIYOR

  • Anlatmaya başlayabilirsin, önce deden kim? Kurtuluş savaşında ne yaptı? Aliağa’ya ne zaman geldi?
  • Dedem Ahmet Onbaşı (Ahmet ÇAKIR) zaten soyismini de gözlerinden almıştır. Çakır olduğu için Yemen’de savaşırlarkene esir düşüyorlar. Topal Ali ile beraber. Topal Ali dedikleri kişi de 16 yaşlarında anca varmış o zaman. Dedem sahip çıkmış o zaman. Zaten Topal Ali de anlatırdı. Derdi benim sayemde benim yüzümden esir düştük. Biz. Vurulduk biz. İstanbula geliyorlar. İstanbul’da iki sene İngilizde gemide esaret, esir yaşıyorlar. Bu arada da dedem tuttuğunu vurduğu için dedemin ayak parmaklarını gazlı şeylere koyuyorlar. İngilizler yakmışlar haber almak için, bilgi almak için. Oradan nasılsa kaçıyorlar gemiden. Topal Ali’nin anlattığına göre dedem ben küçüktüm hatırlıyorum amma dedem anlatırdı. Topal Ali daha iyi anlatırdı. Deden derdi Galata köprüde çok İngiliz kesti, İngiliz kesti. Oradan kaçıyorlar trenin altında geliyorlar. Afyon’a süvari birliğine katılıyorlar Atatürk’e. Süvari birliğinle Altındağ yolundan anlattığına göre geliyorlar. O dokuz tane şehit verdikleri yeri de söylüyorlar. Altay Paşa (Fahrettin ALTAY) ileri giderken biz onları hakladık. Amma (Zabitin adını unuttum küçük çocuktum) işaret etti. “Mümtaz Çavuş bre Ahmet Onbaşı sol kanatta, Hüseyin Çavuş sağ kanada mukayyet ol.” Dedi. Kadifekale’ye çıkmışlar. Kadifekale’den çıktıktan sonra tekrar geriye (Konak’a) yetişiyorlar. Benim dedem Menemen’i, Helvacı Köyü bilmezdi. Deniz kenarından gelmiş. Bataklığa saplanmışlar.(Tuzla civarı olabilir). Galiba hangi tarafta yetişiyorlar Aliağa’ya geliyorlar. Geldikleri tarih te anlattığına göre 12 veya 13 eylül gibi. Buraya Aliağa’ya kadar geliyorlar.
  • Aliağa’ya kaç kişi gelmişler?
  • Alay ile gelmişler. Yalnız Fahrettin ALTAY PAŞA İzmir’de kalmış. Buraya Eski Foça, Yeni Foça, Gencelli, Aliağa’ya geliyorlar. Buradan devam ediyorlar. Bergama Yeniköy’e kadar. Bergama Yeniköy’de bunları başka bir alay karşılıyor. Tekrar Aliağa’ya geri dönüyorlar. Aliağa’da çadır kurup iki sene nöbet tutuyorlar. Ondan sonra tekrar mübadele olunca ben Aliağa’ya gelecem diye dedem tekrar Aliağa’ya geliyor, ikinci sefere.
  • Onun silahlarını gördün mü? Dedenin?
  • Dedemin de, babamın anlattığına göre biz evleri yapmadan önce çalılar vardı. Evvelden burası köy yeri avluydu. Üstünde çalılar vardı. Babam rahmetli derdi ki “Dedenin burada mahzeni var, mahzeni”. Deden komite başkanıydı. Komite başkanıydı. Tabii ben 80’de (12 Eylül 1980) onun hatta dediklerine göre tabanca vardı, bilmem bir de saati vardı. Saatini de soruyordum. Dede bu ne? Cumhurpaşa gönderdi, Cumhurpaşa gönderdi. Derdi. Demek ki saatin de arkasında yazıyor. Kremlin Sarayı var. Verecem zaten onu da burada. 40,42 yazıyor. Demek ki o zamanlar Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ydü herhalde.Demek ki. Şimdi onlardan sonra tabii 80’de bu ihtilaller olunca ben korkudan biraz askerde BTM’dim. Bilgi toplamada. Korkumdan biraz dayak yedim. Korkumdan seslenmedim. Evleri yaparkene beko ile kazıyordum. Beko gitti içine, kazdılar, içinde anadın mı tabii martiniler, martinler başladı. Ama ben korktum. Hemen anında kapatın burayı, kapatın burayı dedim. Olayda öylece kapandı. Sonra öğrendim ki babam rahmetli derdi “deden komite başkanı” burada anadın mı şeylerde vardı Cemal Kurt’ların dedeleri falan onlar iki ekip oluşuyorlarmış. Zaman zaman buraya düşman çıkıyormuş Midilli’den. Cemal’in dedeleri Arap Çiftliği’nin orayı kesiyorlarmış, Dedemler de buradan Çaltılıdere’ye kadar çıkıyorlarmış düşman çıktığında. Anlattıkları bunlar.

 

REFET KAYAKIRAN ANLATIYOR:

9 Eylül 1922 günü Belkahve üzerinden İzmir’e ilk giren ve Kadifekale’ye Türk Bayrağını çeken süvari birliğinin içinde bulunan 1897 doğumlu REFET KAYAKIRAN 1975 yılının 9 Eylül kutlamalarında sesli ve görüntülü olarak kayda alınan konuşmasında İzmir’in kurtuluşunu şöyle anlatmaktadır:                                                                           “Efendim malum olduğu üzere 26 Ağustosta taarruza geçildi. Ve kısa bir müddet zarfında düşmanı bozduk. Biz ikinci kolorduya mensup mürettep süvari alayı idik. İlerleme yaptık. Beş gün meydan muharebesi verdikten sonra düşman zaten tamamen bozulmuş kaçmakta idiler. Binaenaleyh Kemalpaşa istikametine geldiğimiz zaman kurtulduğu üzerine de düşmanlarla biraz çarpıştık. Bilahare iki bölük o yüzden Kadifekale’ye bayrağı çekti. İki bölük bizde tekrar indik. Basmane Caddesinden kışlayı işgal ettik. Ki o zaman Şerafettin Bey tarafından da Konak’a bayrak çekilmişti. Binaenaleyh dört gün biz kordon muhafızı olarak kaldık. Bilahare Bergama istikametinde Çandarlı nahiyem olan Çandarlı’ya da girdim. Ve orada bir Yunan başçavuşunun bomba atmak istediğini bize dua eden hocalar üzerine, bu sebeple bizde tabancamı çekerek düşmanı öldürdüm. Ve oradaki birçok kimseleri ölümden kurtardım.”

Diyerek hem İzmir’in 9 Eylül 1922 günü kurtuluşunu hem de 14 Eylül 1922 günü Çandarlı’nın kurtuluşunu bize anlatmaktadır.

 

Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı’nın BÜYÜK TAARRUZDA TAKİP HAREKATI yayınında 1.orduya bağlı 2. Süvari tümeninin aldığı emir üzerine saat 10.00’da Karşıyaka bölgesinden Menemen-Aliağa-Reşadiye (şimdiki Zeytindağ) yolu ile yürüyüşe geçtiği ve gece saat 22.00’de Reşadiye iskelesinin 3 km. güneyinde açıkta gecelediği, 14.ncü Piyade tümeninin de Menemen doğusundaki Yahşelli bölgesinden saat 10.30’da hareket ettiği 7.nci Tümenden emrine verilen 23.ncü Piyade Alayını Helvacı Köyünden alıp saat 23.00’de Reşadiye iskelesine vararak konmaya geçtiği kayıtlı.

14 Eylül saat 06.00’da hareket eden 2 nci Süvari Tümeni saat 12.30’da Dikili’ye vardı. Yunanlıların son kafilesi 13-14 Eylül gecesi kasabayı yakarak vapurlarla Midilli’ye geçmiş olduklarından Süvari Tümeni Yunan birliklerine rastlamadı.

14 ncü Piyade Tümeni de 14 Eylül akşamı saat 18.00’de Dikili’ye geldi. Yunanlılar kasabada birçok cephane, bomba, gereç bırakmışlar, bir kısım hayvanları öldürmüşler ve bin kadar beygir, katır, öküz ile 3000 dar koyunu başı boş bırakmışlardı.

Midilli’den kaçıp gelen Bilal adında bir şahsın bildirdiğine göre: “Midilli’de asker sivil 15-20 bin kişinin toplandığı, erlerin pek perişan ve disiplinsiz oldukları, sokaklarda üniformalı subaylara tesadüf edildiği, açlığın son hadde vardığı, ekmeğin kilosunun bizim para ile ikibuçuk liraya çıktığı, (o zaman ekmeğin kilosu tahminen sekiz kuruştu). Çerkes Ethem ve adamlarının da Midilli’de aynı sefalet içinde oldukları” öğrenildi.

Türk ordusu ülkesini düşmanlardan temizlemekle uğraşıyordu. Türk ordusunun yaptığı bir takip harekatı idi ve hiçbir zaman bir imha harekatı olmadı. Bu nedenle düşman askerlerine ülkeyi terk etmeleri için bir koridor bırakılmıştı. Onun için Midilli ye geçmeyi düşünmediler.

13 Eylül 1922 günü Aliağa’dan geçen Mustafa Kemalin Askerleri kendilerine direnecek herhangi bir düşman bulamadılar, kaçanlar direnmeyi değil bir an önce suyun öte yanına geçmeyi düşünüyorlardı. Bu nedenle herhangi bir direniş ile karşılaşılmadan ege şehir ve kasabaları tek tek tekrar Türk vatanı oluyordu. 13 Eylül ALİAĞA’nın kurtuluş bayramıdır.

Ahmet Onbaşı (Ahmet ÇAKIR), Terzi Hüseyin AY ile Esat KAYA Aliağa’yı düşman işgalinden kurtaran, kurtuluş mücadelesine silahı ile katılan kuvayi milliyenin kahraman  askerlerinden sadece birkaçı. Her bayram törenine mutlaka katılmışlar. Hep ön saflarda olmuşlar. Kurtuluş mücadelesinde de hep ön saflarda mücadele etmişler. Verdikleri mücadele sonucu vatan kurtulmuştur. Ruhları şad olsun.

Aliağa’nın kurtuluşunun 97. Yılı hepimize kutlu olsun.

 

 

KAYNAKLAR:

  1. YILDIRIM Cevat, ALİAĞA CUMHURİYET DÖNEMİ, Aliağa Ticaret Odası Yayınları, 2009, İzmir
  2. Türk İstiklal Harbi Büyük Taarruzda Takip Harekatı (31 Ağustos 18 Eylül 1922), Genelkurmay Basımevi, 1969, Ankara
  3. Refet KAYAKIRAN , 9 Eylül 1975 tarihli video kaydı.
  4. Ali ÇAKIR, 26 Aralık 2013 tarihli video kaydı.

 

 

 

 



Yazarın Tüm Yazıları
13 EYLÜL 1922 ALİAĞA’NIN KURTULUŞU 13 Eylül 2023, Çarşamba
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ - Nazike YAŞIR 8 Mart 2023, Çarşamba
BU BİR ZAFERDİR! - SEVİL NAZAN KESKİN 14 Eylül 2022, Çarşamba
13 EYLÜL 1922 ALİAĞA’NIN KURTULUŞU - Selim ERKMEN 13 Eylül 2022, Salı
ÇOCUKTA ÖZGÜVEN PROBLEMİ - ( PEDAGOG GAMZE GÜDER) 29 Eylül 2020, Salı
13 EYLÜL 1922 ALİAĞA’NIN KURTULUŞU - (SELİM ERKMEN) 15 Eylül 2020, Salı
Çocuklarda Ayrılık Kaygısı ve Ailelere Öneriler - (PEDAGOG GAMZE GÜDER) 7 Ağustos 2020, Cuma
Sınav Kaygısı Nedir? (PEDAGOG BERİL ÖZSOY) 10 Haziran 2020, Çarşamba
HAYDİ, BU SENE O SENE OLSUN (İSMAİL HAKKI ERGÜN) 12 Aralık 2019, Perşembe
13 EYLÜL 1922 ALİAĞA’NIN KURTULUŞU (SELİM ERKMEN) 13 Eylül 2019, Cuma
HOŞÇAKAL ALİAĞA…(ŞAHAP AVCI) 9 Temmuz 2018, Pazartesi
BALIKÇILIKLA İLGİLİ MAKALE (ATATÜRK ORTAOKULU ÖĞRENCİLERİ) 3 Mayıs 2018, Perşembe
ULU ÖNDER ATATÜRK’E SAYGI - SELİM ERKMEN 13 Nisan 2018, Cuma
REFERANDUM ÜZERİNE- 2 (BEKİR TAŞKÖPRÜ) 23 Mart 2017, Perşembe
REFERANDUM ÜZERİNE-1 (BEKİR TAŞKÖPRÜ) 22 Mart 2017, Çarşamba
EVET Mİ, HAYIR MI? (BEKİR TAŞKÖPRÜ) 21 Mart 2017, Salı
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ve ŞEHİTLERİMİZİ ANMA GÜNÜ - İslam Doğan KILIÇ (Kıbrıs Gazisi) 18 Mart 2017, Cumartesi
DEĞİŞEN ALİAĞA (TURAN KARA) 25 Şubat 2017, Cumartesi
“İşçinin onuru, halkın namusudur!” (AYKUT CİYHAN) 24 Şubat 2017, Cuma
Hakkı Ülkü’den diplomalı dönüş / ERKİN USMAN 5 Ocak 2017, Perşembe
3.3 milyar doları şimdi alsak, ek fatura 450 milyon dolar olurdu 3 Aralık 2016, Cumartesi