18 Şubat 2025, Salı

Aydın, “Eğitimdeki sorunlar katlanarak artıyor!”

17 Haziran 2023, Cumartesi 06:53

     


2022-2023 eğitim-öğretim yılında eğitimin durumu değerlendiren Eğitim Sen Aliağa Temsilcisi Yalçın Aydın, eğitim sisteminin sorunlarının her geçen yıl katlanarak arttığını söyledi.

Eğitim Sen Aliağa Temsilcisi Yalçın Aydın, sendikanın temsilcilik binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. 2022-2023 eğitim-öğretim yılında eğitimin durumu değerlendiren Aydın, ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen iki büyük depremin 10 ilde büyük bir yıkıma ve can kaybına neden olduğunu belirterek, depremin ilk gününden itibaren dört bir koldan dayanışmanın parçası olarak imkanlarını seferber ettiklerini, depremzedelerin yardımlarına koştuklarını, ellerinden tutup güç vermeye çalıştıklarını, bu zorlukların üstünden elbirliğiyle gelmek için dayanışmayı büyütüp, mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.

“Eğitim sorunu, ekonomik krizden sonra halkın en önemli gündemi”

Türkiye’de eğitim sisteminin uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakıldığını, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikalarının bizzat iktidar ve MEB eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürüldüğünü ifade eden Yalçın Aydın, “Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiştir. Türkiye’de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, en temel işlevlerini yerine getiremez durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemektedir. Öğrencilerimizin, öğretmenlerin, tüm eğitim emekçilerinin, deprem bölgesindeki yurttaşların depremin yarattığı acıları, yıkımları yaşadığı, yaşanılan son depremle birlikte acıların, kaygıların katlanarak arttığı bir dönemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın temel gündeminin sınavlar olduğunu gördük. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar iktidar ve MEB tarafından görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomik krizden sonra halkın en önemli ve öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir.” Dedi.

“Yoksul çocukların eğitime erişimi gittikçe zorlaşıyor”

İçinde bulunduğumuz ekonomik yıkım koşullarında özellikle yoksul çocukların eğitime erişiminin gittikçe zorlaştığını vurgulayan Aydın, “Kamusal eğitimimin gereği olarak devlet; ülkesel, bölgesel, kentsel, kır-kent gibi ayrımlar olmadan her çocuk ve gencin eğitimden eşit koşullarda yararlanabilmesini, eğitim hizmetinin her çocuk ve genç için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını güvenceye alan eğitim hakkını yaşama geçirmek zorundadır. Bu nedenle acilen ihtiyaç duyan ailelere okul masrafları için nakit desteği yapılmalı, başta dezavantajlı bölgeler olmak üzere öğrencilere okula ücretsiz ulaşım hakkı tanınmalı, barınma ihtiyacı olanlara ücretsiz kamusal barınma olanağı sağlanmalıdır. Öğrencilerin okulda en az bir öğün yemek ve içme suyuna erişimi sağlanmalı, çalışmak zorunda kalan öğrencilere okula devamları için karşılıksız burs verilmelidir. Devlet okullarına, yurtlarına ayrılmayan eğitim ödeneklerinin özel okullara, dinci vakıf ve derneklere çeşitli adlar altında transfer edilmesi ülkenin tüm yurttaşlarının vergilerinin kamu yararına aykırı bir şekilde kullanılması ve bütçe hakkının ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.” Diye konuştu.

“Çocuklarımız, siyasal-ideolojik hedeflerin parçası haline getirilemez!”

“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapıldığını ve çeşitli kararlar alındığını kaydeden Aydın, “Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemez! Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.” İfadelerini kullandı.

“Öğretmenlik rekabet değil, dayanışma mesleğidir”

Aydın, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun okullarda, öğretmenler odasında çalışma barışını çok olumsuz etkilediğini de sözlerine ekleyerek, “Bu yasa ile tüm eğitim emekçilerinin ekonomik ve özlük haklarını geliştirmek yerine genç öğretmelere ‘Sıranı bekle, sınava hazırlan!’ denilmiş, öğretmenlerin bir kısmının maaşında kısmi bir iyileştirme yapılmış, eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edilmiştir. Yüksek ev kiraları, zorunlu temel ihtiyaç ürünlerine gelen zamlar maaşı ayın ilk haftasında alıp götürüyor. Ayrım gözetmeden tüm eğitim emekçileri yoksulluk sınırının altında bir maaşla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Öğretmenlik mesleği bir rekabet mesleği değil, iş birliği, el birliği ve dayanışma mesleğidir. Eşit işe eşit ücret ilkesi bu bağlamda önemlidir. Öğretmenler, sınıfında veya branşında kimi farklılıkları olsa da benzer okul ortamlarında, benzer öğrencilerle buluşur, benzer eğitim programlarını uygular, benzer öğretim ilke ve yöntemlerini izler ve öğrencileri benzer ölçme ve değerlendirme yöntemleriyle değerlendirir. Öğretmenler, benzer bir çalışma sürecinin içindedirler, benzer emek süreçlerini yaşama geçirirler. Bu nedenle öğretmenler arasında farklı unvanlar vererek katmanlar, hiyerarşiler, eşitsizlikler ve ayrımlar yaratmak eğitimi geliştirmez, aksine eğitim barışını açıkça zedeleyecektir.” Dedi.

(SAMİYE ÖZTÜRK)







 
Son Eklenen Haberler