Muharrem İnce’nin başlattığı 1000 Günde Memleket Hareketi’nin Aliağa temsilcisi Yeminli Mali Müşavir Mustafa Arıcı, hareket ile ilgili merak edilenleri Aliağa Ekspres’e açıkladı. Arıcı, “Memleket Hareketi’ne Aliağa’da da ciddi bir teveccüh olduğunu görüyorum” dedi.

CHP Yalova eski Milletvekili ve partinin son cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 4 Eylül’de Sivas’tan "1000 Günde Memleket Hareketi"ni başlatmıştı. İnce, hareketin aklı ve bilimi esas alacağını, ırk, din, dil, mezhep, cinsiyet ayrımcılığına, çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddete en yüksek sesle karşı çıkacağını, doğaya ve çevreye saygının ön koşul olacağını vurgulayarak, "Gölgede kalanların gölgesi olmaz, güneşe çıkanların gölgesi olur. Biz, 4 Eylül'de güneşe çıkacağız. Sivas Kongresi'nin başladığı yerden başlıyoruz." İfadelerini kullanmıştı.

“Sivas’ta Türkiye’nin bütün illerinden insanlar vardı”

1000 Günde Memleket Hareketi’nin Aliağa temsilcisi Yeminli Mali Müşavir Mustafa Arıcı, hareket ile ilgili merak edilenleri Aliağa Ekspres’e açıkladı. 1000 Günde Memleket Hareketi’nin Muharrem İnce tarafından, 4 Eylül 2020’de Sivas’tan başlatıldığını ifade eden Arıcı, kendisinin de 3 Eylül’de Sivas’a giderek hareketin başlangıcına katıldığını söyledi. 1000 Günde Memleket Hareketi’nin başlangıç gününü anlatan Mustafa Arıcı, “Sayın Muharrem İnce’yi havaalanında karşıladık. Daha sonra şehirde kısa bir miting gerçekleştirildi. Mitingde Türkiye’nin bütün illerinden insanlar vardı. Tamamen gönüllü olarak katılmış insanlardan oluşuyordu. Sivas halkının Sayın İnce’ye ciddi anlamda bir teveccühü vardı. Oraya gelen insanların yüzlerinden, Türkiye’nin ciddi anlamda liderlik yapabilecek birisine, muhalif bir harekete ihtiyacının olduğu okunuyordu.” dedi.

“SSK’nın en az zarar ettiği dönem Kılıçdaroğlu’nun dönemidir”

Sivas’tan başlatılan hareketin büyük bir sempati gördüğünü ifade eden Mustafa Arıcı, “Sayın İnce’nin katıldığı TV programlarında, parti kurmadığı halde oyunun yüzde 14 civarında olduğu konuşuldu. Bu rakamın günümüzde yüzde 14’ün de üzerinde olduğu gözlemleniyor.” diye konuştu. Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bir konuya da değinen Arıcı, “Şuna da değinmeden geçmemek lazım, CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde, kurumu batırdığına dair iktidar veya karşı partiler tarafından söylemlerde bulunuluyor. Kendisine şu hakkı teslim etmek lazım. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, tahmin ediyorum 1962 yılında çıkmış bir kanun. Uygulandığı 2008 yılına kadar SSK hep hazineden sübvanse almıştır. Yani, SSK’nın gelirleri hiçbir zaman giderlerini karşılamamıştır. Ama zararın en az olduğu dönem de Sayın Kılıçdaroğlu’nun genel müdür olduğu dönemdir. Bunu neden anlatıyorum, övgü için değil. CHP’liler, Sayın Kılıçdaroğlu da dahil olmak üzere bu konuyu, bu şekliyle kamuoyuna izah etmekten bile acizler. Bu algıyı kıramadılar. Benim bu anlattıklarımı meclis kürsüsünde ve birkaç kez TV ekranlarında söyleseler, bu algı ciddi anlamda yıkılacaktır.” ifadelerini kullandı.

“Bu harekete hiçbir beklentim olmadan, gönüllü olarak katıldım”

Muharrem İnce’nin neden böyle bir hareketi başlattığını açıklayan Mustafa Arıcı, “Birincisi CHP iyi yönetilmiyor. İkincisi ülkede muhalif bir hareket yok. Türkiye’nin iktidar eksiği olmakla beraber muhalefet eksikliği de çok fazla hissedilir durumda. Muhalefet boşluğunu dolduran hiçbir siyasi parti olmadığı gibi bir lider de yok. Türkiye’nin Muharrem İnce tarafından başlatılan memleket hareketine ciddi olarak ihtiyacı vardı. Ben de bu harekete hiçbir beklentim olmadan, memleketimiz, geleceğimiz ve çocuklarımız için gönüllü olarak katıldım. Bu da kabul gördü. Çok teşekkür ediyorum. Bu görevlendirme sonucunda böyle bir hareketin Aliağa’da yürüyüşünü başlatmış bulunuyoruz. Memleket Hareketinin İl Temsilciliğini ise CHP İzmir İl eski Başkan Yardımcısı Cüneyt Oğuz gerçekleştiriyor.” diye konuştu.

“Muharrem İnce halkın diliyle konuşuyor”

Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Aliağa’da yaptığı coşkulu mitingin hala hafızalardaki yerini koruduğunu vurgulayan Mali Müşavir Mustafa Arıcı, “Sayın İnce, öğretmen olmasından kaynaklı, halkın diliyle konuşuyor. Halka, onların anladığı hareket tarzıyla yaklaşıyor. Son dereci mütevazi bir insan. Ben böyle bir hareketin Türkiye’de ciddi bir sempati topladığını, bu sempatinin de ülkemizin, milletimizin yararına olduğuna inanıyorum. Memleket Hareketi hayırlara vesile olacaktır inşallah.” diye konuştu.

“Partileşme süreci hızla ilerliyor”

Arıcı, Memleket Hareketi’nin henüz partileşmediğini, ancak partileşme yolunda da hızla ilerlediğini vurguladı. Arıcı, "Partileşme süreci pandemi nedeniyle 1 ay ertelendi. Aralık ayının sonu, ocak ayının başı gibi partileşme programı yazılacak. Yerel ve genel seçimlerin 2021 yılının mayıs veya haziran ayı gibi ya da ekim, kasım ayı gibi yapılacağı tahmin ediliyor. Memleketin ekonomik durumundaki kötüye gidiş, nakit para akışındaki sıkıntılar, dövizin ani yükselişi, dalgalanmalar, bizim seçimle karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor. İktidar bunun için ekonomik reform, hukuk reformu adı altında girişimler başlattı. Oluşturdukları heyetler sanayicilerle, borsalarla, esnaf odalarıyla, birliklerle, farklı farklı odalarla görüşüyor.” dedi.

“Memleket Hareketi’ne Aliağa’da da ciddi bir teveccüh olduğunu görüyorum”

Memleket Hareketi’nin partileşme sürecinin seçimlere yetişip yetişmeyeceği konusunda da değerlendirmede bulunan Mustafa Arıcı, “Partileşme süreci var ama baskın seçim olursa partileşme süreci yetişir mi? Yetişmez mi? Bilmiyorum. Ben apar topar bir parti kurulacağını düşünmüyorum. Ama Türkiye’nin apar topar bir seçime gideceğini düşünüyorum. Benim beklediğim tarih Mayıs. Bu süreç için parti yetişmez. Yetişse bile parti teşkilatlanması, kongrelerin yapılması süreç itibariyle kaldırmaz. Kurulmuş bir partinin adının değiştirilmesi suretiyle seçimlere girilebileceğini düşünüyorum. Ancak, ekim, kasım gibi seçim olursa sıfırdan bir partinin kurulacağına eminim. Şimdilik kamuyu yokluyoruz. Kimlerin bu harekete talebi var, kimler ne istiyor, bu harekete destek var mı, yok mu? Bunu gözlemliyoruz. Benim de bu anlamda, parti kurulduktan sonra, teşkilatlanma noktasında, siyasete hiçbir şekilde bulaşmamış veya siyasette daha önce bulunmuş fakat bilgisine, güvenilirliğine, Aliağa’ya hizmet etme anlayışına sahip insanlarla görüşmelerim olacak. Bu süreçte de görüştüğüm insanlar var. Görüştüğüm arkadaşlarımın hiçbirisi ‘Hayır ben bu hareketi desteklemem’ demedi. Memleket Hareketi’ne Aliağa’da da ciddi bir teveccüh olduğunu görüyorum.” diye konuştu.

“İnce’nin Türkiye’yi yönetebilecek donanıma sahip olduğunu herkes söylüyor”

İnsanların, mevcut iktidarın baskıları nedeniyle ortaya çıkıp, muhalif bir hareketin içinde olmaktan hep çekindiklerini belirten Arıcı, “Fakat geldiğimiz noktada, evine ekmek götüremiyorsa, çocuğuna harçlık veremiyorsa, okul taksitini ödeyemiyorsa, servis parasını veremiyorsa, cebine harçlık koyamıyorsa, belli bir noktadan sonra insanlar isyan etme durumunda kalıyor. İktidar erkini elinde bulunduranların durumu bu kadar hoyratça kullanmaları da hoş değil. Bizim, Türkiye Cumhuriyeti’nden başka yaşayacak toprağımız da gideceğimiz başka bir yerimiz de yok. Biz, Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Libyalı gibi başka ülkelere sığınıp ekmeğimizi, işimizi, aşımızı orada arayamayız. Bu hareketin Türkiye’yi idare edebilecek iradeye sahip olduğunu, Sayın İnce’nin de Türkiye’de liderlik yapabilecek, yönetebilecek donanıma, bilgiye, siyasi deneyime sahip olduğunu herkes söylüyor.” dedi.

“Böyle bir yerel yönetime layık mıyız?”

Aliağa’daki siyasi tabloya da değinen Arıcı, “Aliağa ölçeğine geldiğimizde malum, birileri çekişme halindeyken, iki dönemdir, hiç kazanma ihtimali olmadığı halde mevcut yerel yönetim seçildi. Bu durum; birilerinin, birilerini eteğinden çekip onu alaşağı etmek suretiyle, ‘Kazanmasın, çünkü o beni kazandırmadı’ gibi kısır çekişmelerle, ‘Ben olmazsam hiç kimse olmasın, ben aday olmalıydım’ demelerinden kaynaklandı. Bu bencillik duygusu sonucu seçilen yönetim, işi belediyede yumruklaşmalara kadar getirdi. İlçede rant savaşları başladı. Üzülmemiz, şapkamızı önümüze koyup, ‘Biz böyle bir yerel yönetime layık mıyız? Ne günah işledik de böyle bir anlayışla yönetiliyoruz’ diye sorgulamamız gerekiyor.” 38 yıldır bu memleketin havasını soluyan birisi olarak söylüyorum, Türkiye’de bu kadar nüfus artışı yaşanan bir ilçe yok. Kendi kendine yeten, gelirleri giderlerini fazlasıyla karşılayan bir belediyeden bahsediyoruz. Ama bugün geldiğimiz nokta itibariyle 2018 yılı denetim raporlarında Aliağa Belediyesi’nin şirketleri ile beraber 36 milyon TL borcu vardı. 2019 sonunda 45 milyon civarındaydı. Bugün 2020’yi bitiriyoruz, tahmin ediyorum ki bu borç 50 milyon TL’yi geçmiş durumda. Bu korkunç bir rakam ve hala belediyenin mali anlamda kötü yönetildiğini biliyorum. Bu hesap bilmezliğin, denetimsizliğin, hesap vermezliğin ortadan kalkması gerekiyor” dedi.

“İllet ve zillet ifadelerini kullanmak hoş değil”

Konuşmasında, özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Milet İttifakı için kullandığı “İllet” ve “Zillet” ifadelerinin hoş olmadığını da vurgulayan Mustafa Arıcı, “İllet ve zillet lafı bizim siyasilerimizin ağzına yakışmadığı gibi, bunu söylediği toplum kesiminin de asla üzerine yapışmayan bir deyim. Biz ne reziliz, ne hastalıklıyız. Bir an önce siyasi nezaket diline kavuşmamız ve o dili ciddi anlamda yerleştirmemiz gerekiyor.” dedi. Aliağa’da da insanların barış içinde yaşaması gerektiğini ifade eden Arıcı, “Bizim herkese kapımız ve soframız açık. Herkesi aynı eşit duygularla kabul ediyoruz. Bizim toplum olarak özelliklerimizden birisi de konukseverliğimizdir. Bu konukseverlik çerçevesinde bize yakışanı yapmak durumundayız. Bizim problemlerimizi eğer biz çözemezsek, biz birbirimize yetmezsek bir başkaları gelip bizi idare etmeye kalkar. Ki biz bir başkalarının hegemonyasını kabul edebilecek durumda değiliz. Bizim, bu hareketin içinde yer alarak asla bir menfaat duygumuz yok. Bu duygulara sahip olanların da bizim yanımızda, bizim hareketimizin içinde yeri yok. Bunu şiddetle reddederiz. “ diye konuştu.

(VOLKAN GÜNDÜZ)