“ESAS OLAN KONTROL MEKANİZMASIDIR”
20 Eylül 2014, Cumartesi 15:17Tweet |
BÜLENT PINARBAŞI- Geçtiğimiz günlerde, Yenişakran Bozburun mevkiine yapılması planlanan marinaya karşı çevreciler bir eylem gerçekleştirerek bölgenin yat limanı yapılmaya uygun olmadığını, denizdeki balık popülasyonu ve tarihi eserler açısından sakıncası bulunduğunu iddia etmişlerdi. ÇED toplantısının halktan kaçırılarak yapıldığını söyleyerek bu toplantının tekrarını, yat limanının bölgeye faydadan çok zarar getireceğini söylemişlerdi. Haber gazetemizde yayınlandıktan sonra, bölge halkından bir bölüm ise tam aksine eylemcilerin Şakranlı olmadığını, Şakranlıların böyle bir itirazı olmadığını dile getirdiler. Yat limanının bölgeye ekonomik hareketlilik getireceğini ve esnafa nefes aldıracağını, itiraz edenlerin deniz kıyısını yazlıklarıyla kapatmış ve liman yapılırsa evinin önünden denize giremeyecek yazlıkçıların olduğunu iddia ediyorlar.
Biz de, bu yatırımın Şakran’a ne kazandıracağını, verebileceği olası zararları Aliağa Ticaret Odası Başkanı Adnan Saka ile konuştuk. Noktasına virgülüne dokunmadan, ne söylediyse aktarıyoruz:
- Sayın saka, Yenişakran’da yapılması planlanan yat limanı ile ilgili bölge halkı ikiye bölünmüş durumda. Bir kısım çevreciler ve Şakran’da yaşayanlar bu projeye karşı çıkarken bir bölümü de yapılmasını istiyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
ADNAN SAKA: Şimdiye kadar Ticaret Odası tolantılarında böyle bir şey konuşulmadı. Ancak buradaki ortamı bilen ve yaşayan bir insan olarak benim şahsi fikrimi soracak olursanız, bana göre yapılacak her şeyin öncelikle planlanması gerekir. Şimdi buraya yat limanı yapılmış olsun diye yapacaksak, olmamasında fayda var. Ben uzun yıllardır bu bölgede en azından bir yat limanının, marinanın Aliağa’nın ön plajların belli bir bölümünden başlamak üzere olabileceğini düşündüm. Ama bunun ana yola bağlı olmasının çok daha büyük avantajı olacağını düşünüyorum. Yola bağlı olursa, dışarıdan yat bağlamak için gelen insanların aynı zaman içerisinde çok kısa sürede antic bölgelere ve ticari alanlara ulaşmak istediklerinde yola çıkabilmeleri daha iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Yalnız, Şakran’daki Bozburun’a yapılması planlanmışsa, burada öncelikle kullanılabilirliği, fizibilitesi, ne olabileceğinin hesabının yapılması lazım. Çünkü Türkiye’de şu anda yat limanı, marina ve diğer yat bağlanabilecek yer sayısı çok az. Dünya ülkelerine baktığınız zaman biz bu kadar kıyı kenarı olan bir ülke olarak bu konuda epey bir geri kalmışız. Bunun kullanılabilirliğinin hesabının iyi yapılması gerekli.
Ama, çevre kirliliği dediğinizde, ben çevre kirliliğinin yat limanından kaynaklanacağını düşünmüyorum. Çünkü çevre kirliliği ile ilgili bir yatın getireceği, götüreceği alacağı önceden bellidir. Bir çöp bırakacaksa, eğer siz tesisinizi atık suyu almak üzere, çöpünü toplamak üzere kurduysanız zaten başka bir şey olması mümkün değil. Sintine basması mümkün değil çünkü cezai müeyyidesi çok fazla. İkincisi, bir limanın içerisinde kimin hangi çeşitte su bıraktığını saptamak çok kolaydır bugünkü şartlarda. Onu yat kullanan insanlar da zaten biliyorlar. Dolayısıyla tedbirlerini zaten alacaklardır.
- Çevre kirliliğinden ziyade, orada en çok itiraz edilen noktalar, balıkların yuvalama alanlarının bozulacağı, balık popülasyonunun etkileneceği, ikinci olarak da tarihi eser açısından, bölgenin antic yerleşim alanı olduğu ve orada bir antic yolun ve tarihin de yat limanı ile katledileceği iddia ediliyor. Karşı çıkanların en temel iki argümanı bu.
ADNAN SAKA: Bu tamamen uzmanların ve yasaların bilebileceği şeyler. Ben vatandaş olarak, sanayici ve ticaret adamı olarak her şeyin insanlara faydalı olması için yapılması gerektiğine inanıyorum. Yani insan için öncelikli olması gerekir. Çünkü, yatı kullanan zenginse zengindir, kayığı kullanan orta zengindir. Onun da ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir. Bunu yaparken maddi karşılığını alarak yapma yolunu bütün dünya uyguluyor. Biz neden geri kalalım? Ama bu bahsettiğiniz konular varsa, balık yuvaları bozulacaksa, tabii ki korunması için, olmayacaksa olmaması için, yer değiştirilerek çözüm bulunabilir. Tüm dünyada bunlar, koruma amaçlı yapılan işlerdir. Reel raporlar sonucu bu durum tespit edilirse, yani birisi söylediği için değil, bölgenin balık yuvalarını bozacağı belgelenebiliyorsa, projenin başka yere kaydırılması için de rapor verilebilir. Ama bu uzmanların işi. Yasaların getirdiği şeylere yasa uygulayıcıların bakması lazım. Biz vatandaş olarak ilk etapta ‘istemiyorum’ derken neden istemediğimizin tespitini yaptırmamız lazım. Yani herhangi bir sebepten istemiyorum dediğiniz zamandan argümanlarını da ortaya koymanız lazım. Lafla değil. Biz bir tarihte etkinlik yapıyorduk burada demir çelik sektörüyle ilgili. Çevreciler hemen toplandılar “biz fabrika kurulmasın istiyoruz” diye geldiler. Oysa ki biz kurulu fabrikaların teknolojilerinin yenilenmesi için uğraşıyorduk içeride, karbon salımınının azaltılması için konuşuyoruz. Öyleyse haklısınız dendi. Bu konuda da aynı şey geçerli. Bu iş yapılacaksa, nedenleri, zararları, doğru mu değilmi iyi bakmak lazım. Birileri istiyor ya da birileri istemiyor diye değil.
-Karşı çıkanların temel istekleri zaten ÇED toplantısının yeniden yapılması. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde bir termik santralle ilgili mahkeme kararı danıştay tarafından temyiz edildi. Burada da kazma vurulduktan sonra, iş işten geçtikten sonra tekrar bazı şeylerin düzeltilmesi çok zor olacak.
ADNAN SAKA: Tabii ki. Ben hep aynı şeyi söyledim, yine aynısını söylüyorum. Reel olarak en doğrusu hangisiyse onu yapmamız lazım. Hep bunları konuşmamız lazım. Ama az evet söylediğimiz gibi arkeolog olmadığı halde o ÇED raporunu geçiren adamda da düşüncesizlik var. Yaptım olduyla değil, her tarafın en azından yüzde elliden fazlasının menfaatine, ama insan olarak da geri kalanlara zarar vermeyecek şekilde uygulamalar yapmak lazım.
- Bölgeye böyle bir limanın yapılmasıyla Şakran’da ne gibi değişimler yaşanır?
ADNAN SAKA: Çok değişimler yaşanır. Neden derseniz, bugün bu civarda teknesi olup, şu anda Ayvalık marinada teknesi bağlı olan insanları biliyorum. Aliağa’da yaşayıp ticaret yapıp Çeşme’de yatı bağlı olan insanları biliyorum. Bu insanlar parasını veriyor oraya. Neden parasını verdikleri hizmeti Aliağa’da veya Şakran’da almasınlar? Düzgün yaptıktan sonra, karını, zararını çevresel etkilerini düşündükten sonra neden olmasın? Bir yabancı yatıyla geldiği zaman su satıyorsunuz, akaryakıt satıyorsunuz, yiyecek içecek satıyorsunuz ve oradaki esnafın geliri oluyor bunlar. Ticari hayatı hareketlendiren şeyler bunlar. Bir ikincisi, büyük şirketlere dikkat edin; bütün büyük şirketler, holdingler marina yapmaya başladı. Para kazanacaklarını biliyorlar. Çünkü Avrupa’da çok pahalı bu işler. Bizim gibi, hele hele bu kadar bakir, Ayvalık’taki hariç kuzey bölgesinde yat limanı yok. Ayvalık ve Çeşme arasında başka yer yok.
- Şakran’a yat limanı yapılması rantabl mıdır? Alaçatı’ya, Kuşadası’na yatını bağlayanlar için bölgede denizi var, doğası var, tarihi eserleri var, hepsini bir arada bulma şansına sahip. Oysa burada, Kabul etmek gerekir ki sanayi bölgesi olarak kirli havaya sahibiz. İleride Çandarlı limanı açıldığı zaman kirliliği, trafiği, altyapı sorunu daha büyüyecek. Şakran’da otel yok. Yabancı turist yatını diğer marinalar yerine buraya bağlamak için nasıl bir sebep bulacak?
ADNAN SAKA: Fiyat. Bağlama fiyatı. Çeşmeye gittiğin zaman yıllık 20 bin doların üzerinde yat bağlama fiyatları var. Sen bunu 5 bine üç bine çektiğin zaman adam getirecek sana bağlayacak.
- Bu yat limanının yap-işlet-devret modeliyle yapılması öngörülüyor. Buna göre limanın işletmesini alan firma fiyat indirimini Kabul edecek mi? Kendi karından vazgeçebilecek mi?
ADNAN SAKA: Bu işler şöyledir: Bu kesinlikle bir hesaplama işidir. Biz hep aynı şeyi söyledik. Çandarlı Limanı Çandarlı limanı diyoruz. Çandarlı Limanı’nın sıkıntısını yaşıyoruz. Fizibilitesi geç yapıldığı için, yanlış bir yatırım değil ama çok yavaş ilerleyen bir yatırım. Bunun hesaplanması lazım. Bunu da kim yapacaksa, onların hesaplaması lazım. Bunu sen ben, buradaki vatandaş bilemez ki… Bu tip işler genel olarak dünya literatürüne baktığınız zaman Yunanistan’da ne kadar yat var? Şu anda mesela; Aliağa’dan bir arkadaşımız Yunanistan’da yatlar çok ucuz olduğu için genel krizden dolayı vey at bağlama yeri orası olduğu için, Türkiye’ye yat alım satımı yapıyor. Bu nedir? Orada yakında, Midilli’de yat bağlama yerleri ucuz olduğu içindir. Midilli’deki yat limanını da Koç Holding işletiyor. Koç oraya gitmeden önce yat limanı berbattı. Bugün oldukça düzgün bir liman işletmeciliği yapılıyor orada. Fizibl olur mu, işler mi, işin bu kısmına uzmanlar karar verecek. Türkiye’de en büyük sıkıntı bu kararları veren arkadaşların doğru veya yanlış karar verdikleri sorgulanmıyor. Biri üstüne alacak bu sorumluluğu. O zaman ortalık daha net olur. Ama bilinen bir gerçek var, aliağa’da outran sanayicilerden Çeşme’de Ayvalık’da yatı bağlı olan çok kişi var. Bunun dışında dışarıdan gelecek olanlar da var. Bu bölgede ihtiyaç olan bir şey. Oraya zarar verecekse de, vatandaşa, doğaya, insana, çevreye zarar verecek olan hiçbir şeyin orada yapılmaması lazım.
- Yenişakran’da zaten yaşanan altyapı eksiklikleri biliniyor. Kanalizasyon sorunu, elektrik, su problemleri bu haldeyken problem olarak karşımıza çıkıyor.Bunlar giderilmeden yat limanı yapılabilir mi?
ADNAN SAKA: Bunlar bile Şakran’daki yat limanı meselesinin içinde değerlendirilmeli. Eğer sen arıtmanı, deşarj sistemini,yapacaksan tamam. Yoksa tabii ki yaptırmayacaksın buraya limanı. Misal, 500 kapasiteli bir yat limanı yaptırıyorsan, her yatın vereceği atık su tonajı bellidir. Diyelim ki günlük üç ton, beş ton… Arıtmayı yapamayacaksan o tesisi de yapma o zaman. Adam geldiği zaman mecburen o suyu sana verecek. Almam dediğin zaman tabii ki salacak denize o zaman. O hale düşecekse hiç yapma, balıkçı barınağı olarak kalsın daha iyi.
- Yap işlet devret formüllerinde ihaleyi alan firma, öncelikle ne kadar kazanacağına, karlılığa bakacaktır. Orada doğanın katledilmesine, bölge insanının ekmeğiyle oynanmasına bakmaz.
ADNAN SAKA: Burada esas olan, her konuda olduğu gibi, kontrol mekanizmasının düzgün işlemesidir. O mekanizmayı kim kontrol edecek? Doğru kontrol edecek mi etmeyecek mi? Önemli olan bu bence.
- Yat bir yaşam biçimidir. Yaşam alanıdır. Ben yat sahibi olsam, fiyat avantajı dışında nasıl bir sebep bulayım ki Aliağa gibi havası kirli, doğası katledilen bir bölgeye yatımı bağlayayım?
ADNAN SAKA: İnsanın parası da olsa, her şey hesap meselesi. Böyle bir yerde yat bağlama ucuz ise diğer tedarik malzemeleri de ucuzdur. Mazotunu, suyunu, tamirini daha ucusa temin edersin. Bodrum’daki marinaya 20 bin doların üstündeki fiyata rağmen yat bağlamak için yer bulamıyorsun. Lüks bir yer ve her şeyin fiyatı ona göre. Bizim yapılacak liman da bana göre çok ehven, çok ucuz şartlarda yaşayacak bir yer olmalı. İzmir’de her şey güney. Bize bakan yok. Buraya kakaladılar fabrikaları, bakın halinize diyorlar. En azından bu tip hareketlerle bu taraf da belki bir gelişme sağlar. Mesela adam yatını satacak 100 bin dolara. 20 bin dolarlık yere bağlayacağına, sen 5 bin lira dediğinde gelip senin limanına bağlayacaktır yatını. Daha fazla para kazanacaktır. Ama bütün bunlar, denizi, karayolu, temizliği ile her şeyi uygun olmak kaydıyla yapılmalıdır. Eğer birilerine, bölgeye zarar verecekse o işi yapmak hiçbir yerde uygun değildir, nerede olursa olsun.
Biz de, bu yatırımın Şakran’a ne kazandıracağını, verebileceği olası zararları Aliağa Ticaret Odası Başkanı Adnan Saka ile konuştuk. Noktasına virgülüne dokunmadan, ne söylediyse aktarıyoruz:
- Sayın saka, Yenişakran’da yapılması planlanan yat limanı ile ilgili bölge halkı ikiye bölünmüş durumda. Bir kısım çevreciler ve Şakran’da yaşayanlar bu projeye karşı çıkarken bir bölümü de yapılmasını istiyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
ADNAN SAKA: Şimdiye kadar Ticaret Odası tolantılarında böyle bir şey konuşulmadı. Ancak buradaki ortamı bilen ve yaşayan bir insan olarak benim şahsi fikrimi soracak olursanız, bana göre yapılacak her şeyin öncelikle planlanması gerekir. Şimdi buraya yat limanı yapılmış olsun diye yapacaksak, olmamasında fayda var. Ben uzun yıllardır bu bölgede en azından bir yat limanının, marinanın Aliağa’nın ön plajların belli bir bölümünden başlamak üzere olabileceğini düşündüm. Ama bunun ana yola bağlı olmasının çok daha büyük avantajı olacağını düşünüyorum. Yola bağlı olursa, dışarıdan yat bağlamak için gelen insanların aynı zaman içerisinde çok kısa sürede antic bölgelere ve ticari alanlara ulaşmak istediklerinde yola çıkabilmeleri daha iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Yalnız, Şakran’daki Bozburun’a yapılması planlanmışsa, burada öncelikle kullanılabilirliği, fizibilitesi, ne olabileceğinin hesabının yapılması lazım. Çünkü Türkiye’de şu anda yat limanı, marina ve diğer yat bağlanabilecek yer sayısı çok az. Dünya ülkelerine baktığınız zaman biz bu kadar kıyı kenarı olan bir ülke olarak bu konuda epey bir geri kalmışız. Bunun kullanılabilirliğinin hesabının iyi yapılması gerekli.
Ama, çevre kirliliği dediğinizde, ben çevre kirliliğinin yat limanından kaynaklanacağını düşünmüyorum. Çünkü çevre kirliliği ile ilgili bir yatın getireceği, götüreceği alacağı önceden bellidir. Bir çöp bırakacaksa, eğer siz tesisinizi atık suyu almak üzere, çöpünü toplamak üzere kurduysanız zaten başka bir şey olması mümkün değil. Sintine basması mümkün değil çünkü cezai müeyyidesi çok fazla. İkincisi, bir limanın içerisinde kimin hangi çeşitte su bıraktığını saptamak çok kolaydır bugünkü şartlarda. Onu yat kullanan insanlar da zaten biliyorlar. Dolayısıyla tedbirlerini zaten alacaklardır.
- Çevre kirliliğinden ziyade, orada en çok itiraz edilen noktalar, balıkların yuvalama alanlarının bozulacağı, balık popülasyonunun etkileneceği, ikinci olarak da tarihi eser açısından, bölgenin antic yerleşim alanı olduğu ve orada bir antic yolun ve tarihin de yat limanı ile katledileceği iddia ediliyor. Karşı çıkanların en temel iki argümanı bu.
ADNAN SAKA: Bu tamamen uzmanların ve yasaların bilebileceği şeyler. Ben vatandaş olarak, sanayici ve ticaret adamı olarak her şeyin insanlara faydalı olması için yapılması gerektiğine inanıyorum. Yani insan için öncelikli olması gerekir. Çünkü, yatı kullanan zenginse zengindir, kayığı kullanan orta zengindir. Onun da ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir. Bunu yaparken maddi karşılığını alarak yapma yolunu bütün dünya uyguluyor. Biz neden geri kalalım? Ama bu bahsettiğiniz konular varsa, balık yuvaları bozulacaksa, tabii ki korunması için, olmayacaksa olmaması için, yer değiştirilerek çözüm bulunabilir. Tüm dünyada bunlar, koruma amaçlı yapılan işlerdir. Reel raporlar sonucu bu durum tespit edilirse, yani birisi söylediği için değil, bölgenin balık yuvalarını bozacağı belgelenebiliyorsa, projenin başka yere kaydırılması için de rapor verilebilir. Ama bu uzmanların işi. Yasaların getirdiği şeylere yasa uygulayıcıların bakması lazım. Biz vatandaş olarak ilk etapta ‘istemiyorum’ derken neden istemediğimizin tespitini yaptırmamız lazım. Yani herhangi bir sebepten istemiyorum dediğiniz zamandan argümanlarını da ortaya koymanız lazım. Lafla değil. Biz bir tarihte etkinlik yapıyorduk burada demir çelik sektörüyle ilgili. Çevreciler hemen toplandılar “biz fabrika kurulmasın istiyoruz” diye geldiler. Oysa ki biz kurulu fabrikaların teknolojilerinin yenilenmesi için uğraşıyorduk içeride, karbon salımınının azaltılması için konuşuyoruz. Öyleyse haklısınız dendi. Bu konuda da aynı şey geçerli. Bu iş yapılacaksa, nedenleri, zararları, doğru mu değilmi iyi bakmak lazım. Birileri istiyor ya da birileri istemiyor diye değil.
-Karşı çıkanların temel istekleri zaten ÇED toplantısının yeniden yapılması. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde bir termik santralle ilgili mahkeme kararı danıştay tarafından temyiz edildi. Burada da kazma vurulduktan sonra, iş işten geçtikten sonra tekrar bazı şeylerin düzeltilmesi çok zor olacak.
ADNAN SAKA: Tabii ki. Ben hep aynı şeyi söyledim, yine aynısını söylüyorum. Reel olarak en doğrusu hangisiyse onu yapmamız lazım. Hep bunları konuşmamız lazım. Ama az evet söylediğimiz gibi arkeolog olmadığı halde o ÇED raporunu geçiren adamda da düşüncesizlik var. Yaptım olduyla değil, her tarafın en azından yüzde elliden fazlasının menfaatine, ama insan olarak da geri kalanlara zarar vermeyecek şekilde uygulamalar yapmak lazım.
- Bölgeye böyle bir limanın yapılmasıyla Şakran’da ne gibi değişimler yaşanır?
ADNAN SAKA: Çok değişimler yaşanır. Neden derseniz, bugün bu civarda teknesi olup, şu anda Ayvalık marinada teknesi bağlı olan insanları biliyorum. Aliağa’da yaşayıp ticaret yapıp Çeşme’de yatı bağlı olan insanları biliyorum. Bu insanlar parasını veriyor oraya. Neden parasını verdikleri hizmeti Aliağa’da veya Şakran’da almasınlar? Düzgün yaptıktan sonra, karını, zararını çevresel etkilerini düşündükten sonra neden olmasın? Bir yabancı yatıyla geldiği zaman su satıyorsunuz, akaryakıt satıyorsunuz, yiyecek içecek satıyorsunuz ve oradaki esnafın geliri oluyor bunlar. Ticari hayatı hareketlendiren şeyler bunlar. Bir ikincisi, büyük şirketlere dikkat edin; bütün büyük şirketler, holdingler marina yapmaya başladı. Para kazanacaklarını biliyorlar. Çünkü Avrupa’da çok pahalı bu işler. Bizim gibi, hele hele bu kadar bakir, Ayvalık’taki hariç kuzey bölgesinde yat limanı yok. Ayvalık ve Çeşme arasında başka yer yok.
- Şakran’a yat limanı yapılması rantabl mıdır? Alaçatı’ya, Kuşadası’na yatını bağlayanlar için bölgede denizi var, doğası var, tarihi eserleri var, hepsini bir arada bulma şansına sahip. Oysa burada, Kabul etmek gerekir ki sanayi bölgesi olarak kirli havaya sahibiz. İleride Çandarlı limanı açıldığı zaman kirliliği, trafiği, altyapı sorunu daha büyüyecek. Şakran’da otel yok. Yabancı turist yatını diğer marinalar yerine buraya bağlamak için nasıl bir sebep bulacak?
ADNAN SAKA: Fiyat. Bağlama fiyatı. Çeşmeye gittiğin zaman yıllık 20 bin doların üzerinde yat bağlama fiyatları var. Sen bunu 5 bine üç bine çektiğin zaman adam getirecek sana bağlayacak.
- Bu yat limanının yap-işlet-devret modeliyle yapılması öngörülüyor. Buna göre limanın işletmesini alan firma fiyat indirimini Kabul edecek mi? Kendi karından vazgeçebilecek mi?
ADNAN SAKA: Bu işler şöyledir: Bu kesinlikle bir hesaplama işidir. Biz hep aynı şeyi söyledik. Çandarlı Limanı Çandarlı limanı diyoruz. Çandarlı Limanı’nın sıkıntısını yaşıyoruz. Fizibilitesi geç yapıldığı için, yanlış bir yatırım değil ama çok yavaş ilerleyen bir yatırım. Bunun hesaplanması lazım. Bunu da kim yapacaksa, onların hesaplaması lazım. Bunu sen ben, buradaki vatandaş bilemez ki… Bu tip işler genel olarak dünya literatürüne baktığınız zaman Yunanistan’da ne kadar yat var? Şu anda mesela; Aliağa’dan bir arkadaşımız Yunanistan’da yatlar çok ucuz olduğu için genel krizden dolayı vey at bağlama yeri orası olduğu için, Türkiye’ye yat alım satımı yapıyor. Bu nedir? Orada yakında, Midilli’de yat bağlama yerleri ucuz olduğu içindir. Midilli’deki yat limanını da Koç Holding işletiyor. Koç oraya gitmeden önce yat limanı berbattı. Bugün oldukça düzgün bir liman işletmeciliği yapılıyor orada. Fizibl olur mu, işler mi, işin bu kısmına uzmanlar karar verecek. Türkiye’de en büyük sıkıntı bu kararları veren arkadaşların doğru veya yanlış karar verdikleri sorgulanmıyor. Biri üstüne alacak bu sorumluluğu. O zaman ortalık daha net olur. Ama bilinen bir gerçek var, aliağa’da outran sanayicilerden Çeşme’de Ayvalık’da yatı bağlı olan çok kişi var. Bunun dışında dışarıdan gelecek olanlar da var. Bu bölgede ihtiyaç olan bir şey. Oraya zarar verecekse de, vatandaşa, doğaya, insana, çevreye zarar verecek olan hiçbir şeyin orada yapılmaması lazım.
- Yenişakran’da zaten yaşanan altyapı eksiklikleri biliniyor. Kanalizasyon sorunu, elektrik, su problemleri bu haldeyken problem olarak karşımıza çıkıyor.Bunlar giderilmeden yat limanı yapılabilir mi?
ADNAN SAKA: Bunlar bile Şakran’daki yat limanı meselesinin içinde değerlendirilmeli. Eğer sen arıtmanı, deşarj sistemini,yapacaksan tamam. Yoksa tabii ki yaptırmayacaksın buraya limanı. Misal, 500 kapasiteli bir yat limanı yaptırıyorsan, her yatın vereceği atık su tonajı bellidir. Diyelim ki günlük üç ton, beş ton… Arıtmayı yapamayacaksan o tesisi de yapma o zaman. Adam geldiği zaman mecburen o suyu sana verecek. Almam dediğin zaman tabii ki salacak denize o zaman. O hale düşecekse hiç yapma, balıkçı barınağı olarak kalsın daha iyi.
- Yap işlet devret formüllerinde ihaleyi alan firma, öncelikle ne kadar kazanacağına, karlılığa bakacaktır. Orada doğanın katledilmesine, bölge insanının ekmeğiyle oynanmasına bakmaz.
ADNAN SAKA: Burada esas olan, her konuda olduğu gibi, kontrol mekanizmasının düzgün işlemesidir. O mekanizmayı kim kontrol edecek? Doğru kontrol edecek mi etmeyecek mi? Önemli olan bu bence.
- Yat bir yaşam biçimidir. Yaşam alanıdır. Ben yat sahibi olsam, fiyat avantajı dışında nasıl bir sebep bulayım ki Aliağa gibi havası kirli, doğası katledilen bir bölgeye yatımı bağlayayım?
ADNAN SAKA: İnsanın parası da olsa, her şey hesap meselesi. Böyle bir yerde yat bağlama ucuz ise diğer tedarik malzemeleri de ucuzdur. Mazotunu, suyunu, tamirini daha ucusa temin edersin. Bodrum’daki marinaya 20 bin doların üstündeki fiyata rağmen yat bağlamak için yer bulamıyorsun. Lüks bir yer ve her şeyin fiyatı ona göre. Bizim yapılacak liman da bana göre çok ehven, çok ucuz şartlarda yaşayacak bir yer olmalı. İzmir’de her şey güney. Bize bakan yok. Buraya kakaladılar fabrikaları, bakın halinize diyorlar. En azından bu tip hareketlerle bu taraf da belki bir gelişme sağlar. Mesela adam yatını satacak 100 bin dolara. 20 bin dolarlık yere bağlayacağına, sen 5 bin lira dediğinde gelip senin limanına bağlayacaktır yatını. Daha fazla para kazanacaktır. Ama bütün bunlar, denizi, karayolu, temizliği ile her şeyi uygun olmak kaydıyla yapılmalıdır. Eğer birilerine, bölgeye zarar verecekse o işi yapmak hiçbir yerde uygun değildir, nerede olursa olsun.
Son Eklenen Haberler

Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde yaşanan tıkanıklık nedeniyle

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, Aliağa Limanı’nın

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, Mayıs ayında organize edilecek iki miting

Şehir değiştirmenin heyecanı kadar, taşınma sürecinin getirdiği stres de azımsanacak

İYİ Parti İzmir İl Başkanı Ülkü Doğan, Aliağa İlçe Başkanı Deniz

Aliağaspor FK’nın şampiyonluk kutlamasında konuşan Aliağa Belediye Başkanı Serkan

Trafikte araç sürücüsü tüm kurallara uysa da kaza

Çelik konstrüksiyon ev yaptırmak, modern yapı tasarımının en gözde

MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne

Yeni Mahalle’deki eski cezaevi binasının bulunduğu alana yapılacak olan adliye

Koca Çınar ve Mucize gibi çocuk edebiyatına kazandırdığı sıcacık hikayeleriyle,

Nesine 3. Lig 3. Grup'un 30. hafta müsabakasında karşılaştığı 1923 Mustafakemalpaşa

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, kentsel dönüşüm

Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nin Ravago Petrokimya’da (Eastcem ve

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tanzim satış ruhunu yeniden canlandırdığı

İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin, zirai dona ilişkin hasar

DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen partisinden istifa etti. Ösen,

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Okul Aile Birliği Masası oluşturdu. Gelen talepler

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZSU Genel Müdürlüğü

Eğitim-İş İzmir 7 No’lu Şube Başkanı Mustafa Gök, 23 Nisan Ulusal Egemenlik

17-19 Nisan tarihleri arasında düzenlenen “Bilimfest Aliağa” yoğun

ESHOT, İZULAŞ, İZDENİZ, Metro ve Tramvay işletmeleri, İZTAŞIT araçları ile

Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı Hasan Toptan, Tüpraş İzmir Rafinerisi

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi'nin 26. Haftasında Aliağa Petkimspor

Nesine 3.Lig 3.Grup 29. Hafta mücadelesinde sahasında Yozgat Belediyesi Bozokspor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin nisan ayı olağan meclis toplantısının

İzmir Tanzim Satış Marketleri’nin (İZMAR) ikinci şubesi, Menemen Ulukent'te

Alternatif müziğin üretken isimlerinden Yakarsu’nun yeni şarkısı ‘Yangınlarda’,

ALTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, sanayi ve limanlar bölgesinde

İzmir'de Bisikletli Ulaşımı Geliştirme Derneği üyeleri, kentteki bisiklet

Aliağaspor FK ile Aliağa Petkimspor sporcuları, Alia Park Atla Terapi ve Rehabilitasyon