131019098
7 Mayıs 2024, Salı

ALİAĞA TARİHİNİN HAFIZASI: CEVAT YILDIRIM

1 Haziran 2022, Çarşamba 06:24

     


Kendisini "Aliağa ve Foça'nın Mahalli Tarihçisi” olarak tanımlayan emekli Sanat Tarihi Öğretmeni ve Araştırmacı Yazar Cevat Yıldırım ile Aliağa’nın geçmişini, bugününü ve eserlerini konuştuk. İyi okumaIar.

Hocam sizin için Antik Yunanın meşhur tarihçi ve yazarı Herodot’un Aliağalı olanı diyebilir miyiz?

Herodot, tarihi devirlerden Klâsik Çağda (M.Ö. 484-425 yıllarında) yaşamış Karia’da (Halikarnas-Bodrum’da) doğan ilk tarih yazarıdır. İtalyan Çiçero ona “Tarihin Babası” demiş. Bodrum’dan sonra Atina ve Toronto Körfezi kıyısın’da Thurii’de yaşamış. Bu kolonide Asya, Avrupa ve Yunanistan’ı yazmıştır. Ben yalnız Aliağa- Güzelhisar ve Foça’yı araştırıp yazan mahalli bir tarihçiyim. Herodot eski ve yeni dünyada ünlü olmuş biridir. Cevat Yıldırım ise yazmaya emekli olduktan sonra başlamış, doğduğu toprakları ve yaşadığı yerleri seven kendi halinde bir kişidir.

Güzelhisar doğumlusunuz. Peki kökeniniz nereye dayanıyor.

Atatürk’ün söylediği gibi “Ne mutlu Türk’üm” diyenlerdenim. Anne ve baba tarafım 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra bu topraklara gelmişler. Babamın babası I.Dünya Savaşı sırasında Kars, Kafkas cephesinde şehit olmuştur. Milli Savunma Bakanlığı şehitler listesinde ismi vardır. Babamın amcasını Galiçya’ya göndermişler, geri dönmemiş. Annemin amcası Çanakkale’de kalmış. Annemin babası imam olduğu için Güzelhisar’da oturmuş. Kurtuluş Savaşında Aliağa topraklarında Yunanlıların cephane taşıyan konvoylarına kurşun sıkanlardan biriymiş. Bunu onu tanıyanlardan duydum. Annemin annesi Manisa merkezinde büyümüş. Yani biraz Yörük denebilir. Yurdumun bütün insanlarını severim. Menşeine bakmam. Önemli olan kendini bu ülkenin vatandaşı kabul etmektir.

Tarihe olan ilginiz nereden geliyor?

Her Türk’ün tarihe az-çok ilgisi vardır. Güzelhisar, Saruhan Beyliği ve Osmanlı döneminde Batı Anadolu’da bir kaza merkeziydi. İlçemiz Aliağa ise Osmanlı’nın son döneminde küçük bir köydü. Ortaokula başladığım yıllarda Aliağa merkezde yalnız bir ilkokul vardı. Adı Aliağa Mektebiydi. Bergama’ya ortaokula gittim. Bergama ise İlkçağ’da Attaloslar’ın başkentiydi. Öğretmen okuluna Edirne’de, Yüksek okula İzmir’de devam ettim. Edirne, Osmanlı'nın ikinci başkentiydi. Saydığım yerlerdeki öğretmenlerim beni etkilemiş olabilir. Beş yaşında okuma yazmayı öğrendim. İmam dedem halk âşıklarını ve Hz. Ali’nin cenklerini bana okutup, mahalledeki kadınlara dinletirdi. Babam da Atatürk’ün Cumhuriyeti nasıl kurduğunu anlatırdı. Böyle bir yaşamdan dolayı tarihe gönül vermiş olabilirim. Yüksek okulda görsel sanat eğitimi aldığım için yedi yıl ilk öğretmenliğim sonrası ortaokul ve liselerde 20 yıldan fazla güzel sanat eğitimi dersi verdim.

Bakırçay Bölgesi sizi yakından tanıyor ama bir de size soralım Cevat Yıldırım kendisini nasıl anlatır?

Bakırçay bölgesi beni ne kadar tanır bilemem. Memleketimi çok severim. Bildiğim araştırdığım yerleri yazdım. Allah uzun ömür ve sağlık verirse tarih yazmasam da Aliağa ile ilgili “denemeler” yazabilirim. Cevat Yıldırım: Sert görünüşlü, gerçekteyse sevecen, yaşadığı yerlere gönülden bağlı, kimsenin işine karışmayan sade bir insandır. Yıldırım, geçmişte toplumla ilgili derneklerde hizmet etmişse de son yıllarda “Atatürkçü Düşünce Derneği” dışında herhangi bir dernekle ilişkisi yoktur.

Aliağa’nın ilçe olması, sanayileşmesi ve büyümesine tanıklık eden birisi olarak ekonomik ve beşeri anlamda şu an ki Aliağa’dan memnun musunuz?

Galile ve Kopernik “Dünya dönmüyor desem de dönüyor” demiş. Elbet çocukluğumu özlediğim zamanlar olmuştur. Güzelhisar Hisar Tepe’de uçurtma uçursam, Aliağa’da Ali Sezen’den dondurma alıp yesem, Aliağa iskele çeşmesi havuzunda çam kabuğundan yaptığım kayığı yüzdersem diye eski günleri anımsarım. Fakat o günlere dönmenin olanağı yoktur. Bulunduğum yaşı, çevremdeki değişimi görüyorum. Aliağa’da elli yıldır birçok farklılık oldu. Fabrikalar, iş yerleri, okullar açıldı. Gençler iş buldu. Aliağa’ya yurdun dört bir tarafından insanlar geldi. Nüfus elli–altmış kat arttı. Elbet Aliağa’da sorunlar var. Örneğin hava ve çevre kirliliği, gürültü kirliliği vb. Her yer değiştiği gibi Aliağa da değişti. Yollar, caddeler, parklar güzel binalar yapıldı. İnsanlarımızın daha bilinçli olması için okullarda, radyoda ve televizyonda konuşmalar yapılmalı. Yine de yetmez. İdarecilerimiz de yanlış yapanlara uygun cezaları yüklemeli. Kimseyi ayırmadan gerekli tedbirler alınmalı, diye düşündüğüm zaman olmuştur. Acaba balıkçı kasabası kalsak daha iyi mi olurdu deyip kendime soruyorum. Fakat dünya hem kendi ekseni etrafında, hem de güneş çevresinde dönüyor. Daima iyi ve güzel yönde değişeceğini umuyorum.

Eski Aliağaya özlem duyuyor musunuz?

Bu sorunun cevabını bir önceki anlatımda verdim. Mezardaki annem ve babam nasıl geri gelmezse 1950-60 yıllarındaki yaşam geri gelmez. Bu sebeple daima geleceğin daha güzel olmasını isterim. Özlemim her yönüyle kalkınmış, daha yeşil bir Aliağa’dır

Eğitimci olmak mı, yazar olmak mı diye sorsam ne dersiniz?

Öğretmenlik severek, inanarak, çalıştığım bir meslekti. Yazarak da bir nevi eğitim yapmıyor muyuz? Benden eğitim yardımı isteyenlere her zaman açık oldum, olabilirim de.

Aliağanın kurtuluş günü etkinliğini organize eden isimlerden birisiniz. Şunu sorayım neden çok kalabalık bir şekilde kutlanamıyor?

Bunun nedeninde çeşitli etkenler var. Biz her aileye ulaşmalıyız. Yöneticilerimizle daha candan sohbet etmeliyiz. Tabii çevreden de örnek alınmalıdır. Biraz da hemşerilerimiz düşünmeli değil mi?

Adınızın bir sokağa verilmesi konusu var. Ne düşünüyorsunuz?

Bu soruya şimdilik cevap vermek istemiyorum. Yaşayalım, görelim. Bunun cevabını siz gazeteci olarak benden önce duyacaksınız. Böyle bir durumu gerçekleştirenlere o tarihte yürekten teşekkür etmeyi biliriz.

Yeni projeleriniz neler?

Sevgili Selingil, yeni projelerimi soruyorsunuz. Elimde bitirmek üzere olduğum (Foça’ya ait) bir kitap var. Aslında yazım bitti. Fakat içindekiler, kaynaklar, dizin gibi bölümlerin de tamamlanması gerekir. Ayrıca bilgisayarımda depolanmış yayımlamadığım birçok öykü var. Onları düzenler yayımlar mıyım, yazı yazmayı bırakır resim yapmaya döner miyim, tam kararımı vermiş değilim. İnsan mürekkep yutmuşşa hemen başka bir alana kolay dönemiyor. Beni tanıyan bir gazeteci olarak siz yorumlayın desem… Gelecek kimi zaman, gönülle atbaşı gitmiyor. Sevgilerimle.

(SERKAN SELİNGİL) 







 
Son Eklenen Haberler