131019098
20 Nisan 2024, Cumartesi

MUSA ÖZCAN: “AMAÇ BİR YERDE İKTİDARI KAZANMAKSA, ORADA HER GÖREV KUTSALDIR”

21 Ağustos 2017, Pazartesi 07:09

     


Kongre sürecindeki CHP’nin Aliağa ilçe teşkilatında, daha önce partinin yönetim kademesinde yer almış eski ağır toplarıyla yaptığımız röportaj dizisinin bugünkü konuğu, eski ilçe başkanlarından Musa Özcan. Kendisiyle Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri çerçevesinde yapılması gerekenleri ve partinin geleceğiyle ilgili atılması gereken adımları konuştuk.

- CHP kongre süreci başladı. Bu süreçle ilgili Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Ankara’daki Başkanlar Toplantısı’nda söylediği ve dışarıya sızan sözler gündeme damgasını vurdu. Daha sonra MYK’da söyledikleriyle sözlerinin kapsama alanını daha da genişlettiği görüldü. İlk yaptığı açıklamalarda, belediye başkanları kendi işlerine baksınlar, kongre sürecine müdahil olmasınlar anlamına gelen şeyler söylemişti. Bunu yorumlar mısınız? Bu görüşe katılıyor musunuz?

- Kesinlikle doğrudur. Kendini bilen bir belediye başkanı, bu anlamda taraf olmamalı. Parti içindeki demokratik yarışlarda bir bilen gibi, danışman gibi sorulduğunda fikrini söyleyecek ama kesinlikle taraf olmadan izlemesi gereken bir durumda olmalı. Bu anlamda Genel başkanımız bu söyleri gerçekten söylemişse, çok iyi bir karar bana göre. İnşallah herkes buna uyar. Dileğimiz de beklentimiz de bu yönde.

- Kılıçdaroğlu’nun sözleri parti içinde büyük yankı buldu ve konuşulmaya başlandı. Bir kısım partili bu sözlere katıldığını ve onayladığını söylerken, bir kısım da ‘genel başkanın böyle bir şey söyleyip söylemediği belli değil. Bununla ilgili bir talimat gelirse gereği yapılır’ gibi bir yaklaşım sergiliyor. Sizce bir talimat ya da genelge gerekli midir, yoksa İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven’in de dediği gibi, Kılıçdaroğlu’nun sözleri örgütler için talimat yerine geçmeli mi?

- Böyle düşünenlerde iyi niyet yok demektir. Farklı hesapları var demektir. Bunu Genel başkanın söylemesine de, talimata da gerek yoktur bana göre. Doğru tektir. Bu düşüncenin aksi davranışta bulunanların başka beklentileri var demektir. Partiye güç katmaktan ziyade daha çok zarar veren bir durum içindedirler. Bu şekilde davranan, düşünen kimse varsa yanlış yapıyordur.

- Yine Kılıçdaroğlu’nun söylediği iddia edilen sözlere göre, ileride farklı makamlara gelmek isteyenlerin il ve ilçe kongrelerinde yönetimde herhangi bir kademeye aday olmamaları isteniyor. Bu düşünce sizce doğru mudur yoksa parti içi demokrasinin işleyişi açısından böyle bir engel ortaya çıkarılması yanlış mıdır?

- Evvelden beri benim inancım da o yöndedir. Neden derseniz, bir yönetim seçilmişse, onun bir görevi, çalışması vardır. Bu görevi, çalışmayı seçimlere 5-6 ay kala belli yerlere aday olmak için boş bıraktığın zaman örgütün işlerliğinin zayıflamasına neden olur. Kesinlikle bu tür görevlere gelen ve gelecek olan insanların farklı yerlere talip olmaması lazım. Üstlendiği görevi sonuna kadar yürütmesi lazım. Doğru olan budur. Amaç bir yerde iktidarı kazanmaksa, orada her görev kutsaldır, önemlidir. Herkes görevinde kalmalı. Genel merkez bu düşünceyi talimat olarak yazılı şekilde yayınlarsa da çok sağlıklı olacağını düşünüyorum.

- Bununla ilgili sizin döneminizde yaşanmış örnekler var mı?

- Aliağa’da, iktidardayken bir yerel seçim kaybettik. Bunu incelediğimizde, yukarıdaki sebeplerden olduğunu görebiliriz. Biliyorsunuz, Aliağa özelde farklı bir olay yaşadı. Seçime 8 ay kala olağanüstü kongreye gidilmesi ve kongreden sonra da toparlanamamasını en büyük sebep olarak görüyorum. Buradaki yaşadığımız, belediye başkanımızın az önce bahsettiğimiz gibi delege seçimlerinde, kongre sürecinde taraf olması, tarafsızlığını kaybetmesi gibi sebeplerden dolayı elimizdeki iktidarı burada kaybettik. Tulum çıkaracağımız bir yeri kendi ellerimizle başkalarına sunmuş olduk. Bunları yaşadık. Yaşadıklarımızdan ders çıkarmış olmalıyız. Bizim beklentimiz, İlçe başkanlığına, ilçe yönetimine aday olacak kişiler başka beklentiler içinde olmamalı. Değil belediye başkanlığı, meclis üyeliğini bile düşünmemesi lazım. Çünkü o görevin kendine göre bir kutsallığı var ve o görevi sonuna kadar götürmesi lazım. Kongre sürecinde aday olacak arkadaşlarımızdan beklentim de budur.

- Sayın Kılıçdaroğlu’nun değindiği bir başka konu da belediye başkan adaylarının bizzat kendisi tarafından atama yöntemi ile belirleneceği sözleri... Yani hiçbir şekilde ön seçim yapılmayacağı şeklinde görüş ortaya koydu. Bir yandan belediye başkanları seçimlere karışmasın, kongrelerde yönetimler delegenin özgür iradesiyle seçilsin derken, belediye başkan adaylarının doğrudan Genel merkez tarafından atamayla belirlenecek olması bir çelişki değil midir?

- Ben bu görüşü hiçbir özel sebebe dayandıramam. Bu çelişkidir. Bunun özel bir sebebi olamaz. Bu, partinin ruhuna aykırı. Sosyal demokratım diyen bir partinin, demokrasiyi içselleştirmesi için, kendi içinde de demokrasiyi çalıştırması lazım. Şunu anlayabilirim; Türkiye’de zayıf olduğumuz bölgeler var. Hiç olmadığımız bölgeler var. Tabii ki buralarda, isim yapmış, marka olan isimlerle bunu deneyebilirsiniz. Bunu anlayabilirim. Ama iktidarı elimizde tuttuğumuz yerlerde, belediye başkanlıklarına sahip olduğumuz yerlerde özellikle, hiçbir sebep bu atama kararına mazeret olamaz. Son milletvekili seçimlerde parti ön seçim mekanizmasını çalıştırdı. Genel Başkanımızın kendisi de ön seçime girdi. Ne kadar güzel bir havaydı. Sonucunda da bence başarı yakalandı. Aksi bir karara inanmak bile istemiyorum ben.

- Geçtiğimiz yerel seçimlerde de belediye başkan adayı atama yöntemiyle belirlenmişti. Son dakikada belirlenen aday isminin ardından kırgınlıklar, küskünlükler, istifalar, başka partiye geçmeler gibi olaylar yaşandı. Sonuçta kaybedilen yerel seçimler için en büyük etken olarak da o yaşanan süreç gösteriliyor. Yine atama yönteminin seçilmesi Aliağa özelinde benzer durumların yaşanmasına yol açar mı?

- Bunun aksini kimse garanti edemez. Bu, eşyanın doğasına aykırı. Göreve talip olan insanları hangi kriterlere göre sen 600 kilometre uzaktaki bir alanda belirleyeceksin? Bu işi yerinde, yerelde çözmek en doğrusudur. Dediğiniz gibi, Aliağa’da yerel seçimi kaybettik. Ama baktığınız zaman, Aliağa’da yerel seçimlerde CHP büyükşehir için 21 bin oy atılırken, yerelde bu yarı yarıya düştü. Bunu neyle izah edebilirsiniz? Sen burada varsın, çoğunluksun ama bir hatadan dolayı bunu yarıya düşürmüşsün. O hatanın iyice düşünülmesi lazım. Sen bu hataya devam edersen büyükşehirdeki çoğunluğunu da kaybedersin. İnsanları zorlamanın anlamı yok. Sonra insanlar bunu kendine saygısızlık olarak görüp farklı arayışlar içine girebilir. En azından Aliağa için, önseçimsiz, partiye danışmadan aday belirlenmesi büyük bir yanlış olur.

- Önümüzde bir kongre süreci var. Kongrede size göre izlenmesi gereken yol nedir? Çarşaf liste mi, blok liste yöntemi mi uygulanmalı? Önümüzde bir yerel bir de belki Türkiye’de rejimin değişmesine yol açacak bir genel seçim var. Şu an seçilecek yönetim bu seçimlerde görev başında olacak demektir. Size göre nasıl bir yönetim oluşturulmalı?

- Yaşadığımız ve kaybedilmiş bir seçim var. Dolayısıyla partide bir parçalanmışlık sözkonusu. Benim gözlemlediğim, 2014’ten bu güne kadar geçen sürede mevcut yönetimin hala Aliağa’da toparlanmayı sağlayamadığını görüyorum, buna da üzülüyorum. Toplumu kucaklayamıyor. Burada bir sıkıntı var. Yeni seçilecek arkadaşların öncelikle toparlayıcı olması dileğimdir. Hepimiz hata yaparız, bu suç değil. Konuşarak, ortak aklı kullanarak bir yol bulunmalı. Ben her zaman parti içi demokrasiden yanayım. Olması gereken çarşaf listedir. Mevcut yönetim bu şekilde bir karar alabilir. Aday olmak isteyen herkesin doğal hakkıdır. Delegeye kendisini anlatır, çıkarsa yönetimi oluşturur. Yönetim çarşaf liste kararı alırsa hem güzel olur hem de toparlayıcı olur, ayrışmayı önler. Bizim dönemimizde bu yaşandı. Blok liste ile seçim yapıldı ve sonuçta ayrıştık. Bunun sıkıntısını yaşadık. Kongrede ilçe yönetimine talip olan arkadaşların kesinlikle farklı beklentileri olmamalı. İlçe başkanı olacak kişi belediye başkanlığını aklından geçirmemeli. İlçe yönetimine gelen kişi belediye meclis üyeliğine atlamayı düşünmemeli. 2019’da üç tane seçim var. O süreçte Türkiye genelinde yönetimde oluşacak boşlukları toparlayamayız. Bu nasıl sağlanır bilmiyorum ama, genelgeyle ya da başka bir şekilde sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

- Seçilecek ilçe başkanı ve belediye başkan adayı profili sizce nasıl olmalı?

- partinin kimliğini, tüzüğünü yaşamıyla, uygulamasıyla, benliğiyle içselleştirmiş olmalı öncelikle. Genelde CHP’nin güçlü olduğu yerlerde tabii ki herkes partiye akın ediyor ama tüzüğünü dahi kavrayabilmiş değil. Seçilecek ilçe başkanı donanımlı olmalı. Sosyal demokratlığı tamamen içselleştirmiş ve toparlayıcı olmalı. Bu özellikler aynı şekilde belediye başkanı için de geçerli. Aliağa öyle bir yer ki, Türkiye’de ekonomik anlamda ciddi potansiyeli olan ve gelişmeye açık bir ilçe. Vizyonu olan bir belediye başkanı olmalı. Buradaki insanların beklentilerini karşılamalı. Ekip çalışmasına inanan, ben değil, biz diyebilen biri olmalı. Belediye bir ekiptir. Aliağa Belediyesi’nde şu an bine yakın çalışan var. Öncelikle personeli maksimum verimle çalıştırabilecek kapasitede olmalı. Buradaki halkı her şekilde, sosyal demokrat ilkeler çerçevesinde tatmin edecek bir isim olmalı. Aynı zamanda parti örgütüyle de uyumlu şekilde çalışabilmeli. Genelde seçimi kazanan belediye başkanı örgütü arka plana atıyor, bu da büyük sıkıntı yaratıyor. Partiyi zayıflatıyor, sorun yaşıyor, kendi çalışmaları da aksıyor. Bu hataya düşmeyecek, örgütüyle yan yana, omuz omuza çalışmasını bilen bir belediye başkanı adayının belirlenmesini bekliyorum.

-Siz yıllardır partiye emek veren, çeşitli kademelerde görev yapan biri olarak, 2014 yerel seçimlerinden bu yana Aliağa’da CHP’nin durumunu yorumlar mısınız? Oy oranını artırdı mı? Siyasi etkinlik ve faaliyetleri yeterli mi?

- Parti yönetimindeki arkadaşların tamamen iyi niyetle çalıştıklarına inanıyorum. Ama toparlama işinde eksik kaldı. 2014’te partide bir ayrışma yaşandı. Büyükşehir’de 20 bin olan oy yerelde 10 bine düştü. Geri kalanın 5 bini ‘ikiden bir çıkmaz’ deyip MHP’ye oy verdi, 5 bini DSP’ye oy verdi. Bu arkadaşlarımız dışlayamayız. Bunları tekrar kucaklamak, partiye kazandırmak lazım. Bunlar Büyükşehir’de partiye oy veren insanlar. Demek ki bir şeye kızdılar burada. Bu anlamda şapkamızı önümüze koyup, kin tutmadan herkesi kucaklamamız lazım. O zaman hata yapmış olabilirler. O hatadan dolayı bu insanları kesip atamazsınız. Bu anlamda biraz eksiklik var. Bunun dışında tabii ki en iyi şekilde çalışmaya gayret ediyorlar. Oyumuz da artıyor görüldüğü kadarıyla. Önemli olan, bu oyu sandığa yansıtabilmek. Buradaki potansiyeli hepimiz biliyoruz. 2014’teki hataya tekrar düşülmemesi için hepimizin iyi düşünmesi gerek.

- Siz önümüzdeki kongre sürecinde partinin herhangi bir kademesinde görev almayı düşünüyor musunuz ya da desteklediğiniz herhangi bir grup var mı?

- Kişisel olarak kendim için şu aşamada herhangi bir şey düşünmüyorum. Kişisel hırslara kapılmamak lazım. Ama ihtiyaç duyulursa her zaman partimizin emrindeyiz ve zaten çalışıyoruz da elimizden geldiği kadar. Tabii ki siyasetle uğraşan insanlarız, belli çalışma arkadaşlarımız var. Onlarla aynı çerçevede çalışmaya devam ediyoruz. Ancak bizim illa ki şurada olalım, burada olalım diye bir takıntımız yok. Partimizin en iyi yere gelmesi için her türlü göreve yapmaya hazırız, görev verilirse kaçmayız. Bizim gibi düşünen her arkadaşla da beraber çalışırız.

-Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu’nun sözleri çerçevesinde sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

- Mevcut yönetimdeki arkadaşlarımızın 2019 yılının çok önemli olduğunun bilincine varmaları gerek. Burada bu işi sonuna kadar götürmeye istekli arkadaşlar talip olmalı. Belediye başkan adayımızın atama yöntemiyle belirlenmesine kesinlikle karşıyım. Bu partimize zarar verir. Aliağa yerelinde yaşadığımız olayın tekrarı yaşanabilir. Partililer ‘bu bize saygısızlık’ diyerek büyükşehirde de başka partilere oy verebilir. Bunun iyi düşünülmesi gerekir. Bunun dışında, Aliağa yerelinde hepimizin tekrar bir araya gelip kucaklaşması ve tekrar iktidarı yakalamamız en büyük isteğimdir. Siyasetin malzemesi insandır. Kimseyi dışlayamayız, kimseyi küstüremeyiz. Hırslarımızı bir kenara bırakıp ‘önce ben değil, önce partim’ mantığıyla hareket edersek hepimiz kazanırız. Pati içi çekişmeden zarar gören insanlarımız var. Kaybettiğimiz seçim sonrası belediyeden 104 kişiyi işten attılar. Bunu yaşadık. İnsanlar ekmeğinden oldu. Niçin? Yukarıdaki koltuk kavgasından dolayı. Hayat her türlü devam ediyor ama görev alacak arkadaşlarımızın sorumlu davranması gerekiyor. (BÜLENT PINARBAŞI) 







 
Son Eklenen Haberler