Evet!!!

Bu haftaki yazımda sevgi için verilen gerçek emekten bahsetmek istiyorum.

Duygusal ilişkilerimizde bize sunulanın gerçek bir emek olup olmadığını  birlikte anlayalım istiyorum.

Yaşam içerisinde anne-babamız bir şekilde bize emek verdi ve bugünlere gelmemize yardımcı oldu. Peki hayat arkadaşımızın, ortak inşa ettiğimiz sevgi ve  birliktelik için verdiği emek sizce o olması gerektiği gibi mi?

İlişkinizi çok kısa bir gözden geçirmenizi istiyorum.

Bir gün 24 saat, 24 saatte  1440 dakika ediyor.  Bu zaman diliminde  sevdiğiniz kişinin size ayıracak 5 dakikası bile  yoksa, işten eve geldiğinde ilgi alanına tv, telefon vs. daha çok giriyorsa, çalışmadığı günlerde ise sizinle zaman geçirmek yerine evde dinlenip ya da kendi arkadaş çevresi ile geçiriyorsa ve buna ilişkedeki emek diyorsa kusura bakmayın ama bu verilen emek anne babanızın size çocukken verdiği emek kadar bile değerli olmaz. Unutmayın partnerinizin size vereceği emek size gösterdiği ilgiyle ölçülür.

Partnerinizden bazen şu  cümleleri duyabilirsiniz; ‘ Seni sevmesen eve gelir miydim?’

‘Seni istemesen bunca yıl seninle olur muydum’ ‘Seni arzulamasam yatağında yatarmıyım?’

gibi gibi…  cümlelerle bu örnekleri çoğatlmak mümkün. Unutmayın ki koşula ve şarta bağlı ilişkinin yürümesi için yapılan şeyler emek sayılmaz. Bu sadece partnerinizin konfor alanının ve düzeninin bozulmaması için söylediği saçma bahanelerden ibaret.

Bilmenizi isterim ki tek başınıza emek verdiğiniz hiçbir ilişki sizi mutlu etmez.  İlişkinizde itirazınızı, istek ve beklentilerinizi dile getirmekten çekinmeyin.  Bu istekleriniz karşılamıyor ise o zaman  asıl siz bu ilişkiye düzeni sağlayıp, yemek ve temizlik yaparak daha fazla emek vermeyin. Emek nedir, bunu iyi tayin edin. Nasıl verilir, iyi bilin ve rolleri karıştırmadan beklentilerinizi dile getirin.