131019098
23 Nisan 2024, Salı

PLATFORMDAN İŞ KAZASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA

18 Eylül 2021, Cumartesi 06:21

     


Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, geçtiğimiz gün Aliağa Gemi Söküm Tesislerinde meydana gelen iş kazısı ile ilgili açıklamada bulundu.

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri geçtiğimiz gün Aliağa Gemi Söküm Tesislerinde meydana gelen ve iki işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan iş kazası ile ilgili açıklamada bulundu. Demokrasi Meydanı’nda yapılan açıklamaya Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ve vatandaşlar katılım gösterdi. Açıklamayı Emek ve Demokrasi Platformu adına Limter İş Genel Başkanı Kamer Başkan okudu.

“Aliağa emek yoğunluklu insanların bir araya geldiği bir kenttir”

Gemi Söküm Tesislerinde meydana gelen iş kazası ile ilgili açıklamada bulunan Başkan, “ Bugün burada Aliağa Gemi Söküm tesislerinde sermayenin iş kazası dediği ama bizlerin iş cinayeti olarak tanımladığımız vahim bir olayın ardından toplanmış bulunuyoruz. Ekmeklerinin peşinde koşan iki emekçi arkadaşımız maalesef hayatını kaybetti onları saygıyla anıyoruz. Ruhları Şad olsun. Acılarımızı yarıştırır hale geldik. AKP iktidarının iş cinayetlerinde üzerine düşen denetim sorumluluğunu işin fıtratında var deyip peşinen reddetmesi vahşi kapitalizmi ve savunucularını cesaretlendiriyor. Avrupa’da iş cinayetlerinde 1. Dünyada ise 3. olmamız tamamen iktidarın olaylara bakış açısından kaynaklanmaktadır. Yakın zamanda aynı işletmede olan olaylara müdahil olunabilseydi belki bugün kaybettiğimiz emekçiler aramızda olacaklardı. Aliağa emek yoğunluklu insanların bir araya geldiği bir kenttir. Türkiye’nin muhtelif yerlerinden emeklerini ekmekle değiştirmeyi düşünürlerken her şeyi kazanç uğruna mübah gören zihniyet ekmeğin yerine ölümü reva görmüştür.” Dedi.

“Aş, iş ve yaşam hakkımızı koruyacağız”

Açıklamasına son dönemde meydana gelen iş kazalarından da bahsederek sözlerine devam eden Başkan, “Ne yazık ki Soma’da 301 kişinin ölmüş, öldürülmüş olması ‘çıtayı yükseltti. Artık kitleler halinde ölmeyince ‘anlık’ haber değeri olmanın ötesine geçemiyor insanların yaşamı, ölümü, geride kalan sevdikleri. Fakat iş cinayetleri, sorumsuzluk, görevi ihmal gibi nedenlerle o kadar çok insanın yaşamı çalınıyor ki yüreklerimiz nasır bağlıyor; ‘unutursak yüreğimiz kurusun’ dediğimiz yüreklerimiz. Hangisini sayalım; Çorlu’da, Hendek’te, Ostim’de, Karadon’da, Kozlu’da, Ermenek’te ve daha birçok yerde ihmal ve sorumsuzluk cinayetleri. Yaşadığımız tüm bu olumsuzluklara rağmen yurdun değişik yerlerindeki duyarlı insanlar gibi Aliağadan haykırıyoruz; Aş, İş ve yaşam hakkımızı koruyacağız. On yıllardır yaşadığımız, gördüğümüz, okuduğumuz örnekler var, yönetenlere, hatta onların piyonlarına bir şey olmadığı, cezasızlığın kural olduğu yönünde ama biz emekçiler bu aymazlığın takipçisi olacağımızı belirterek tüm sorumluları göreve davet ediyoruz. Adalet açısından endişeliyiz, tanık olduklarımız nedeniyle öfkeliyiz. Gerçekte iş cinayetlerini yaratan sistem ile, sorumluları cezalandırmamak için adaleti, yargıyı sermaye lehine kurgulayan, konumlandıran, yönlendiren sistem aynı düzenin parçaları tek başına patronun, üst düzey yöneticinin, işçi sağlığı ve iş güvenliğinden sorumlu olanların, denetlemekle görevli kişilerin, kurumların, yönetenlerin değil; bunların tümünün aynı anda bilerek, bilerek değilse de olasılığın farkında olarak işledikleri cinayetlerdir bunlar. Özellikle batılı ülkelerde çok daha zor, daha ağır, daha fazla üretim ve işçi sayısına rağmen aynı işlerde neden ölüm olayı yaşanmadığını düşünmeden ülkemizdeki gerçekliği anlamakta zorlanabiliriz belki. İktidar yetkililerinin 1800’lü, 1920’li, 1930:lu yıllardan örnek vermesini ciddiye alanlara sözümüz yok elbette ve hatta basına sayfalarca demeç verip Avrupa Standartlarında Gemi Söküyoruz diyenlere de. Fakat son 50 yıldır Avrupa’da maden ocaklarında ölüm yaşanmadığını bilip; Ülkemizde İş cinayetlerinden 2021 Ağustos ayına kadar 174 kişinin öldüğünü bildiğimizden biz neden ölüyoruz diye düşünmeden edemiyoruz.” İfadelerini kullandı.

“Unutmamak, unutturmamak ilk sorumluluğumuz”

Yaşanan iş kazaları sonucunda hiçbir yetkilinin istifa etmediğini de belirterek sözlerine devam eden Başkan, “İş cinayetleri sonucu istifa eden bir yetkili duydunuz mu bugüne dek? 1983 Armutçuk Grizu katliamından bu yana bildiğimiz bir istifa yok. Onlarca, yüzlerce insanın öldüğü işyeri sahibinin veya sorumlularının bir daha o alanda çalışmasının yasaklandığı, devlette o işlerle ilgili ihalelere girmesinin engellendiğini duydunuz mu? Bir şirket ve ya patron düşünün çalıştığı iş kolunda/ iş yerinde ölümlere sebep olsun ve hiçbir şey olmamış gibi devam etsin; bunun adı yeni ölümlere yol vermektir. İşte tamda bu nedenle bakanlıklardan, işyerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliğinden sorumlu olanlara kadar her aşamada bulunanlar görev ve yetki durumu oranında suçludur, suç ortağıdır. Unutmamak, unutturmamak ilk sorumluluğumuz. Zonguldak’ta 30 madencinin ölümünü “güzel öldüler” diye tanımlayan, Soma’da 301 kişinin ölümünü “fıtrat” olarak açıklayan, bu konudaki tüm uyarıları sermaye düşmanlığı, iktidar karşıtlığı olarak suçlayan zihniyetin bize reva gördüğü şey; üretim/ para/ iktidar karşılığında ölümdür. Yoksa bir bakanın “Türkiye’nin en güvenli ocağı” dediği yerde 6 ay geçmeden 301 işçinin ölmesi nasıl açıklanabilir? Patron kazansın, çıkardığı kömürü devlete satsın, iktidar yoksullara dağıtarak oy devşirsin.”şeklinde konuştu.

“Mücadeleye devam edeceğiz”

Başkan açıklamasında, “Ekmeğinizi ben veriyorum”, “gözünüzü toprak doyursun” gibi sözlerle ifade edilen şey emeğin yok, emekçinin ‘kul’ sayılmasıdır. Ülkede ve dünyada yaratılan tüm değerlerin ancak emekle olanaklı olduğunu ve emeğimizin karşılığında ücret aldığımızı unutturmak istiyorlar bize. Bu yüzden de “ekmeğinizi ben veriyorum” diyen anlayış bizim canımız, yaşamımız üzerinde de hak sahibi olduğunu düşünüyor. Buna karşılık olarak; ‘hayır, biz sana emeğimizi satıyoruz, sen de emeğimizi alıyorsun, karşılığında işimizi yapıyoruz’ diyerek itiraz etmekle başlamalıyız. Adalet aramaktan vazgeçmeden, hukukun/ yargının herkes için adil olarak işleyeceği bir düzen talebiyle iş cinayetlerinde ölmeme/ yaşam hakkı talebinin birbirinden bağımsız olmadığını unutmadan bir savaşımı yaratmak zorundayız. Çevre katliamlarını, orman yangınlarını, insan ölümlerini, canları bir istatistik verisine indirgeyen ve duyarlılığımızı körelten, yüreğimizi kurutan bu düzene karşı sınıf savaşımını, demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet talepleriyle buluşturmak, dayanışma içerisinde bir mukavemet hattı kurmak zorundayız. Bugüne dek iş cinayetlerinde ölenlerin geride kalan çocukları, eşleri, anne babaları, dostları için olduğu kadar, bundan sonra iş cinayetlerinin yaşanmaması, emekçilerin canlarının sermayeye kurban edilmemesi için tüm ayrımlarımızı bir kenara bırakarak ortak bir mukavemet geliştiremezsek bu düzen bizi yalnızca işyerlerinde değil, her alanda öldürmeye devam edecektir. Ama biz Aliağa Emek ve Demokrasi Bileşenleri olarak mücadeleye devam edeceğimizi tüm kamuoyuyla paylaşıyor, ebediyete intikal etmiş emekçi dostlarımızı saygıyla anıyoruz.” Dedi.

(ESİN ÇETİN) 







 
Son Eklenen Haberler