14 Temmuz 2025, Pazartesi

Bir Göz Kırpışı Kadar İlham, Bir Şarkı Kadar Sonsuzluk

14 Temmuz 2025, Pazartesi 06:49

     


Kendi hikâyesini notalara döken müzisyen Anıl Kaplanoğlu ile müzik kariyerinin dönüm noktalarını, yaratıcı sürecinin inceliklerini, ilham aldığı anları ve gelecek projelerini konuştum. İyi okumalar.

Makyaj" şarkısında bir kadının içsel yolculuğunu sade ama etkileyici bir şekilde anlattınız. Bu şarkının hikayesi nasıl ortaya çıktı ve bu kadar özel bir anı müziğe dönüştürmek sizin için nasıl bir deneyimdi?

Yaşadığım basit bir anı anlamlandırma isteğiyle alakalı bir durum, mütemadiyen bu ruh halinde olabiliyorum. Gerçi önceden daha fazla öyleydim, yaş aldıkça daha klasik erkek moduna geçtim. Yine de hayatın o tarafında olmayı romantik takılmayı seviyorum galiba.. Makyaj'ın hikayesine gelirsek; bazı küçük anlar kendi içinde büyülüdür. Bir akşam dışarı çıkmadan önce kız arkadaşım göz makyajını yaparken aynadan izlemek çok hoşuma gitti ve o anı hikayeleştirmek istedim.

Makyaj’da alternatif pop-rock ile geleneksel enstrümanları bir araya getirme fikri nasıl ortaya çıktı? Bu kombinasyonun şarkıya kattığı atmosferi nasıl tarif edersiniz? 

Aslında bu şarkı öznelinde üstünde çok düşünülmüş bir şey değildi. Ama şarkının içsel tarafını biraz farklı enstrümanlarla hissettirmek istedik, yakıştı da bence. Alt yapıda imkan el verdikçe doğu-batı sentezi yapmayı seviyorum. Bir de son yıllarda Ud, Kanun gibi enstrümanlar çok iyi hissettirmeye başladı bana, bu yüzden kendi sound’umda duymayı istiyorum. 'Düşün' adlı şarkımda da Ud solosu var. Sanırım önümüzdeki şarkılarda da bunu yapmaya devam edeceğim.

Müzik kariyerinize Bursa’da başlayıp Eskişehir ve İstanbul’da devam ettiniz. Bu şehirlerin her biri müziğinize ve sanat anlayışınıza nasıl bir iz bıraktı?

Bursa Nilüfer; çocukluğum, ailem. Orada doğdum büyüdüm… Eskişehir’de gençliğin bence en kritik yaşları 18-20 yaşlarımı geçirdim, derin anılarım var orada da.15 senedir de İstanbul’dayım. Üç şehrin de kendi yolumda anlamlı yerleri var. Ama olgunlaşma dönemim tamamen İstanbula ait. İstanbul insanı başkalaştırıyor bence, bunu başka arkadaşlarımdan da çok duydum. İstanbul'da yaşamasaydım çok başka bir insan olurdum bunu da söylerim hep.

Müzikal yolculuğunuzda, dünyaya bakış açınızın radikal biçimde değiştiğini söylüyorsunuz. Bu değişimin tetikleyicisi neydi?

Babamı kaybettiğim 2019 ve 2020 pandemi dönemi psikolojik değişimler müziğime ve yazdıklarıma yansıdı tabi. 2020'de 'Ağustos Haricinde' şarkısını çıkardım. Tam olarak o süreçte girdiğim ruh halinin, pandemide dünyaya bakış açımın değişmesinin ve babamın anısını yaşatma isteğimin ürünü oldu. Çok tatmin olduğum ve çok değer verdiğim bir iş 'Ağustos Haricinde'. Ama özüm bu olsa da doğruyu söylemek gerekirse sonrasında bu kafadan biraz saptım şarkılarımda, bana göre daha basitleşip piyasaya yaklaşmak istedim. Doğru mu yanlış mı bilmem bu da yolun bir parçası…

Anıl Kaplanoğlu olarak kendinizi üç kelimeyle tanımlasanız, bu kelimeler ne olurdu? Bu sorudan hareketle de sizi tanıyabilir miyiz?

Tutku, Detay, Huzur… Farklı zamanlarda bu soruya farklı cevaplar verebilirim ama şu an içimden bunlar geldi.

Kariyerinizin başında ve şimdi arasında müziğe yaklaşımınızda ne gibi farklar görüyorsunuz? Genç Anıl’a bugün ne söylemek isterdiniz?

Kariyer başı olarak İstanbul'a geldiğim ve ilk Beyoğlu sahnelerinde çalmaya başladığım yılları sayarsak öncelikle bana göre çok çocuktum ve daha deli cesaretine sahiptim. Hala cesurumdur öyle bir yapım var mevzu işim olduğunda; ama yaş ilerledikçe ve bazı şeyler yaşandıkça tecrübe ve kontrol hayatını daha domine edebiliyor. Bu bir yandan eksi bir yandan artı… Çocuksu heyecan ve cesaretle yaptıklarım hayatıma çok şey kattı ama o dönemlere dair aptallık diye tanımladığım birçok şey de bunun ürünü. Sonuç olarak 30'lu yaşların olgunluğunu ve oturmuşluğunu her şekilde tercih ederim. Genç Anıl'a da 'sakin ol şampiyon' demek isterdim.

Türkiye’deki müzik sahnesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bağımsız müzisyenler için fırsatlar ve zorluklar neler?

Zorluklar, koşullar, ülkede müzik piyasası…Bu konuların detaylarını düşünmekten ve konuşmaktan kendimi uzak tutuyorum açıkçası. ‘Şikayet etme, devam et’ mottosuyla duvarı kırmaya çalışıyorum. Çünkü doğrusundan çok eğrisini gördüm bu piyasanın. Ve yaşadım. Halihazırda şu iyi bu iyi denecek bir şey de görmüyorum, bence genel olarak her şeyi idare ediyoruz…Genç arkadaşlara 'Vasata alışmayın' diyebilirim sadece. Realiteye gelirsek, biz zaten her koşulda devam ederiz…

Yeni bir proje üzerinde çalışıyor musunuz? Yakın gelecekte müzikseverleri neler bekliyor?

Son 1-2 sene benim için çok durgun geçti daha çok özel sebeplerden dolayı. Bu sürede az yayında olsam da çok şarkı yaptım. Önümüzdeki aydan itibaren sıra sıra çıkaracağım. Yeni yaptığım şarkılardan birine start verdik, temposu ve vokal tavrı diğerlerinden değişik, bu yüzden yükseldiğim bir şey oluyor. Diğer yeni yaptıklarımın soundları da kafamda taslak halinde onları da çok gecikmeden çıkaracağım. Onun dışında akustik bir proje düşünüyorum o da yakın zamanda.

Söyleşilerimde klasikleşen bir sorum var onu size de sormak istiyorum. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı dünyada ya da hayatınızda neyi değiştirmek isterdiniz?

Olmak istediğim ve olduğum kişiden pek pişmanlık duymadım, Kendimde bir şeyi değiştirmek istemezdim, ara sıra tersine döndüğü anlar olsa da hatasıyla sevabıyla olduğum kişiden rahatsız değilim.

Neyi değiştirmek isterdim; müzik, spor, siyaset her konuda işi yönetenlerin o işi en iyi bilen kişiler olmasını sağlamak isterdim bunun için sihrim olsa iyi olurdu. Liyakatsizlik göründüğünden daha fazla problemin ana kaynağı çünkü. Bir de teknolojik devrimin bir noktada önüne geçmek isterdim ruhu muhafaza etmek için. Neyse iyi ki sihirli değneğim yokmuş.

(SERKAN SELİNGİL) 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 







 
Son Eklenen Haberler