Sanatın doğuşu yaratılıştan mı?
28 Kasım 2025, Cuma| Tweet |

İnsanlık Halleri - Sergül GÜLTEKİN
Sanat, insanla birlikte mi doğdu? Sanatı kim, nasıl icat etti? Neden sanat var? Sanat ne demektir? Sanatın insanla bağı nedir? Bunlar ve daha bir çok soruya yanıt aradığım bu yazımda birçok kaynaktan faydalandım.
Sanatın doğuşu yaratılıştan mı ? sorusuna benim cevabım evettir. Bence sanat, insanla birlikte doğmuştur. Ve doğarken insanın yaratılışında var olmuştur. Sanat, insan doğasında var olan bir ihtiyaçtır. İnsanın duygu, düşünce ve hayallerini ifade etme isteği sanatın doğuşunu ve gelişimini şekillendirmiştir. Sanatın doğuşu insanlık tarihi kadar eski bir konudur ve kesin bir başlangıç noktasını belirlemek zordur. Ancak şu gerçektir ki sanat insanla birlikte doğmuştur.
Sanatın en eski dönemlerine, ilkel insan ve sanat dönemine bakacak olursak, sanatın en eski örnekleri mağara resimleri ve taş oymalarıdır. Fransa’daki Lascaux Mağarası ve İspanya’daki Altmaria Mağarası’nda bulunan resimler, sanatın en eski izlerinden kabul edilir. İlk insanlar doğayı, av sahnelerini ve günlük yaşamlarını anlatmak için mağara duvarlarına çizimler yapmışlardır. Bu yaratılan sanatın işlevi vardır. Mesela büyüsel ve dinsel amaçlar, iletişim, estetik ve duygusal ifade gibi. İlkel toplumlarda sanat, doğayla ilişki kurma , avcılığı destekleme ve ruhani inanışları ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Yazının icadından önce insanlar duvar resimleriyle, heykellerle veya simgelerle hikayelerini anlatmışlardır. İnsanlar, güzelliği yaratma içgüdüsüyle sanatı geliştirmişlerdir.
Sanatın evrimine bakacak olursak çeşitli dönemler görürüz mesela Neolotik dönem ( seramikler, süslemeler ve taş işlemeciliği gibi.) Antik medeniyetler dönemi ( Mısır, Mezopotamya, Yunan ve Roma sanatları, mimari, heykel, resim açısından büyük ilerlemeler kaydetti.) Ortaçağ ve Rönesans dönemi ( Dini sanat ön plandayken Rönesans ile birlikte insan merkezli sanat anlayışı gelişti.) Modern Sanat dönemi ( Bireysel ifade ve soyut kavramların işlendiği alana dönüştü) Yine sanatın çeşitli dalları vardır: Görsel sanatlar, işitsel sanatlar, dramatik sanatlar, plastik sanatlar, edebiyat, ve dijital sanatlar.
İnsan geliştikçe sanat da gelişmiş ve çeşitlilik kazanmıştır. Sanat, insanın ikinci dilidir aslında. Bazen konuşan sessizliği, bazen çığlığı, bazen isyanı, bazen derinliği o huşu halini, bazen gözyaşları, acısı, bazen içine sığmayan mutluluğu, hem ikinci dili, hem 6. duyu organı gibidir. Sanat, yıkmaktır, sanat inşa etmektir. Sanat, devrimdir; sanat insandır, sanat, direnmektir. Fırat Tanış bir röportajında şöyle demişti: “ Ne yapalım? Adam mı öldürelim, biz de çiziyoruz. “ çok hoşuma gitmişti bu bakış açısı. Aslında çok şey anlatıyor. Sanat, medeniyettir. Sanat, haksızlığa karşı bir haykırıştır. Sanat, öyle çok şeydir ki! Ne kadar insan ve duygu varsa sanat da öyle çok şey demektir.
Ben resimde en çok Joan Miro’yu seviyorum. Onun bir sözü vardı: “ En güzel sanat, mağara duvarlarına yapılan sanattır.” Demişti. Edebiyatta ise Oğuz Atay’ın ayrı bir yeri vardır. Şiirde ise Didem Madak ve Nilgün Marmara benim için çok özeldir.
Sanat derken Göbeklitepe’den bahsetmeden geçemeyeceğim. Göbeklitepe, sadece tarihi bir yapı değil aynı zamanda bir sanat eseridir. Tarihin ilk tapınağıdır. Göbeklitepe, Şanlıurfa ilinde bulunan, tarihin bilinen en eski ve en büyük tapınağıdır. Yaklaşık 12.000 yıl öncesine, yani M.Ö 9600-8200 yıllarına tarihlenen bu yapı, insanlık tarihine dair birçok bilgiyi değiştirmiştir. Daha önce tarımın ve yerleşik hayatın sanat ve dini yapıları geliştirdiği düşünülüyordu. Ancak Göbeklitepe , insanların avcı-toplayıcı olduğu dönemde bile büyük anıtsal yapılar inşa ettiğini gösterdi. Bu dinin ve ritüellerin tarımdan önce geliştiğini düşündürüyor.
Ben Tanrı’nın her insanı bir yeti ile yarattığına inanıyorum. Bu yetenek küçük yaşlarda keşfedilip işlendiğinde kişi o yeteneğinin farkına varıp bunu yaşama yansıtabiliyor. Ailenin ve okulların buradaki önemi oldukça önemlidir. Yine tüm zanaatları da sanatın bir parçası olarak görüyorum. Çok sevdiğim ve değer verdiğim, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü çok önemli buluyorum: “ Bir toplum sanata ne kadar değer veriyorsa, o kadar gelişmiştir. “
Yine Pablo Picasso’nun sanatla ilgili söylediği şu söz, sanatın katarsis yönünü dile getiriyor: “ Sanat, ruhu gündelik yaşamın tozundan arındırır. “
Bence sanat, bir katarsistir. Ruhsal bir arınıştır. Nasıl ki uykumuzda bilinçaltımızı kusuyor ve rahatlıyorsak, uyanıkken de bunu bize yaptırabilen bir şeydir sanat.
