“Modern insan birbirinden uzaklaşıyor”
22 Eylül 2025, Pazartesi 06:05Tweet |
Türk edebiyatının kendine özgü sesiyle öne çıkan isimlerinden Ali Lidar, hem şair hem de öykü yazarı kimliğiyle edebiyatseverlerin yakından takip ettiği bir yazar. Ali Lidar’la yazarlık serüveninden şiire bakışına, modern toplum eleştirilerinden Küçük Prens Müzesi’nin kuruluş hikâyesine kadar pek çok konuya değindik. İyi okumalar.
Kitaplarınızda herkesin kendinden bir parça bulabilmesi sizin için ne ifade ediyor?
Kıymetli bir şey tabi bu. Özellikle bunun için çabalıyor değilim. Öykü ya da şiirlerimi yazarken insanlar ne arar ne bulur bununla ilgili bir planım yok. Ama yazdıklarım ekseriyetle hayatın içinden pek çok insanın şahit olduğu ya da muhatap olduğu hadiseler. Böyle olunca da çok fazla insan bir yakınlık hissediyor. Bu da bir yazar için son derece keyifli yani gurur verici bir şey. O yüzden çok mutlu ediyor beni böyle şeyler duymak.
Yazarken bazen kendinizi yazının içinde kaybettiğiniz oluyor mu?
Yazının içinde kaybetmek midir bilemiyorum da. Bazı öyküleri yazarken biraz böyle zorlandığım oluyor. Zorlanma da şöyle bir zorlanma. Bazı şeyleri işte nasıl daha kolay anlatabilirim ya da nasıl daha kısa cümlelerle aktarabilirim. Bu noktada zaman zaman zorlanıyorum. O biraz beni dağıtabiliyor. Çünkü benim yazma prensibim budur. Yani olabildiğince kısa ifade etmeye çalışırım derdimi. Öyle uzun öyküler falan da pek yazmam. Bir de tabi hayatın içinden hadiseleri yazıyoruz. Bazen gerçekten çok dramatik anlara, hadiselere şahitlik ediyoruz. Bunları aktarmak yani bazı insanların trajedilerine tanık olup bunları yazıya dökmek duygusal olarak da biraz yıpratıcı olabiliyor. Bunu hissettiğim öykülerim oldu. Zaten üzüntü veren, dramatik bir hadiseye tanıklık ettikten sonra bir de yazmak, o üzüntüyü tekrar tekrar yaşamak gibi oluyor. Bunun da bir yorgunluğundan bahsedebilirim. Ama öyle kaybolmak gibi bir hissi çok yaşamadım açıkçası.
Bir söyleşinizde, bir şiir ekolünden olsaydınız bunun Divan Edebiyatı olacağını söylemişsiniz? Bunu düşünmenizin nedeni nedir diye sormak isterim?
Sanırım o biraz yanlış anlaşıldı. Orada daha uzun bir konuşma vardı, onun bir parçası gündeme geldiği için belki öyle anlaşıldı. Günümüzde tabi böyle bir durum söz konusu olamaz. Divan Edebiyatı kalıpları ile yazarsanız kimse bir şey anlamaz. Şunu kastetmiş olabilirim. Evet Divan Edebiyatı’nı seviyorum. Lise zamanlarından beri vezin, kalıp vesaire öğrenmiştik. İyi de bir edebiyat öğretmemiz vardı. Divan Edebiyatı’ndan, onun hem görsel hem de anlamsal estetiğinden haz almayı lise çağlarında öğrendim. Okurum da hala. Nedim Divanı’nı okurum ara sıra Şeyh Galip’i okurum. Üst düzey sanatçılar. Kelimelerle müthiş işler yaptıklarını biliyorum. Müthiş sanatçı olduklarını biliyorum. Gerçekten onlar şiir sanatçısı.
Mümkün olsaydı o zaman da yaşasaydım onlar gibi yazmayı ya da şiire onlar gibi yaklaşmayı çok isterdim. Böyle bir şey söyledim ama zamanın ruhu diye de bir şey var. Her çağın kendi koşulları var. Bu dönemde öyle şiir yazamazsınız zaten.
Ali Lidar kendini en iyi hangi 3 kelime ile anlatabilir?
Hangi üç kelime? Yalnızlık diyeyim, yani yalnız olmayı seviyorum ekseriyetle kendimle vakit geçiriyorum. İkinci olarak kitaplar diyeyim. Beni çekip, çeviren, etrafımı kuşatan kitaplar. Üçüncü olarak da Öğretmenlik diyeyim. Yaptığım işi büyük bir saygıyla yapıyorum. Yaklaşık 28 yıldır Bir lisede felsefe öğretmeniyim ve dediğim gibi saygıyla yapıyorum işimi. Üçüncü olarak onu da ekleyebilirim.
Küçük Prens Müzesi’ni kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Küçük Prens’in sizin hayatınızdaki yeri nedir?
Ben çok uzun süredir kitap koleksiyonu yapıyordum. Farklı dillerde yazılmış Küçük Prens kitaplarını biriktiriyordum. Hem Küçük Prens'i çok sevdiğim için hem de farklı dillere ve o dillerin hikayesine meraklı olduğum için çok uzun süredir kitaplar biriktiriyorum ve bunlar belli bir sayıya ulaşınca da tabii artık mekan da problem olmaya başladı. Birkaç sergi açmıştık Eskişehir'de. Sonra benzer şekilde koleksiyon yapan başka arkadaşlarla yolumuz kesişti. Ve elimizde çok büyük birikmiş materyali biz bir mekanda değerlendirmeyi düşündük. Çalışmış olduğum okulun da uygun bir binası vardı. Onlar da sağ olsunlar bu iş için tahsis ettiler ve biz de diğer iki arkadaşımla; Mehmet Sobacı ve liseden dostum Yıdırım’la kitaplarımızı bir araya getirdik. Bir bağış kampanyası da başlatıp, takipçilerimizin okurlarımızın da desteğini alıp Eskişehir Anadolu Lisesi bünyesinde Küçük Prens Dil ve Kitap Müzesi'ni kurduk. Müzenin kuruluş hikayesi bu. Ama kitapları biriktirme hikayesi benim açımdan en az 20 yıl vardır. Mehmet Hocam da belki 30-40 yıldır kitap topluyordur. Küçük Prens Müzesi’ni kurma nedeni dediğim gibi benim Küçük Prens'in hikayesini çok değerli bulmam. Hem de dünyada en çok çevrilen edebi metin olması ve benim de dillere olan merakım böyle bir teşebbüse itti bizi.
Kitap okuma aşığı biri olarak, şu an elinizde hangi kitap var?
Şu an Arif Ergin'in son kitabı var elimde, ‘Gizlenen’. Daha önce ilk romanını okumuştum. ‘Tekvin’ diye bir romanı vardı. 6 yıl önce yayınlanmıştı. Çok sevmiştim. Uzun süredir de bekliyordum yeni kitabını. Geçtiğimiz hafta sonu elime geçti yeni kitap. Şu an onu okuyorum. Bundan sonra da Dan Brown'ın yeni kitabı çıktı. ‘Sırların Sırrı.’ Bundan sonra da onu okuyacağım. Zaten tür olarak da birbirlerine benziyorlar. Seviyorum arada bu tür kitapları okumayı. Hoşuma gidiyor. Böyle hem içinde tarihi bilgiler veren, hem belli bir aksiyon olan, gerilim olan kitapları ben seviyorum. Her zaman klasik okuyamayız. O yüzden Arif Ergin'in bu kitabını sevdim. Keyifli okuyorum.
Olmamış Kahraman Emeklisi kitabınızda modern insanın yalnızlık ve ait olamama hissiyle hesaplaşmasını işliyorsunuz. Bu temaları işlerken günümüz toplumundan en çok rahatsız olduğunuz şey nedir?
Kimse kimseyi anlamaya çalışmıyor. İnsanlar birbirini yeterince dinlemiyorlar. Modern insan, her insan bir bireydir ama çok fazla bireyselleşti. Birbirinin derdiyle dertlenmiyor. Yani dertleniyor gibi görünse de çok kısa sürüyor. Birbirlerinden daha kopuklar. Biz de öyleyiz. Bu da maalesef evet yani modern insanın dramı. İlişkiler eskisi gibi yakın ve sıcak değil maalesef. İnsanlar dip dibe olsalar bile aslında birbirlerinden metafizik olarak gittikçe uzaklaşıyorlar yani. En büyük dramı bence bu modern insanın.
Bir şiirinizde ise “İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait” diyorsunuz. Sizin olmak isteyip de olamadığınız yer neresi?
Değişiyor. Sonuçta bir hayalleriniz var bunun yanı sıra planlarınız oluyor. Bir de hayatın da dayattıkları var tabi. Yani 30 yıldır devlet memuruyum. Zaman zaman sıkılıyorum. Bir büyükşehirde değil de daha küçük bir yerde deniz kenarında ya da denize yakın bir yerde yaşamak isterim. Günlük hayatın telaşesinden uzak. Hobilerimle vakit geçirebileceğim, okuyabileceğim, yazabileceğim. Telaşsız bir hayat arzu ediyorum mesela. Öyle bir yerde kendimi çok hissederim. Hatta kendimi oraya ait hissediyorum ben mesela. Ama işte dediğim gibi hayat koşulları buna müsaade etmiyor. Hani hemen ha deyince emekli olamıyorsunuz. Bir sonucu var maalesef. Ya da bahsettiğim gibi bir hayat kurabilmek için gereken maddi koşullar var. Bu yüzden hani istediklerimiz de arzu ettiklerimiz de hayatın dayattıkları çelişiyor. Yani bugün pek çok insan için geçerlidir bu. Çok az şanslı insan vardır gerçekten. Severek işini yapan. Yaptığım işlerin hiçbirini sevmiyor değilim de. Başka bir şey kastediyorum. Çok az insana nasip olur bu. Hem arzu ettiği hayatı yaşayıp, hem bunu işçilik hali olmadan, zorlanmadan yapabilen çok az insan vardır. Bu yüzden bu söylediğim şey pek çok kişi için geçerlidir herhalde. Çoğumuzun böyle hayalleri var maalesef gerçekleşemeyen.
Günümüzün hızlı tüketim çağında, okurların şiire ve edebiyata ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim bir okur kitlem var şükür. Onların ilgi ve alakasından gayet memnunum. Genele dair söyleyecek çok bir şey yok. Bazı rakamlar var, ortalıkta dolaşan. Farklı ülkelerdeki okuma ortalamalarıyla bizimkiler kıyaslanıyor. Olumsuz, pek çok şey söyleniyordur ama ben çok bilemem açıkçası. Ben açıkçası kendi zaviyemden bakıyorum meseleye. Kendi adıma ben ürettiklerimin en azından kıymetini bilen insanlarca takip edildiğini biliyorum. Burada sayı önemli değil. Biraz o nitelik, nicelik mevzu burada benim için ağır basıyor. Kendi adıma memnunum. Etrafımdaki insanların da zaten kitaba olan ilgi ve alakası belli bir seviyenin üzerinde. Ama Türkiye'de bu iş nasıldır noktasında yani evet sıkıntılar var. Bunun da nedenleri var. Ekonomik problemler, zamanla ilgili problemler... Maalesef arzu edilen noktada değiliz. Gönül ister ki bu kültürel faaliyetleri okumaya, yazmaya, insanların daha çok ayırabildiği bir toplumda yaşayalım ama maalesef bu noktada istenilen bir seviyede olmadığımız da ortada.
Şu an üzerinde çalıştığınız ya da hayal ettiğiniz yeni bir proje var mı?
Yeni gönderdim son kitap dosyasını. Editör arkadaşımın düzeltmeleri yapmasından sonra matbaaya gider. Kısa bir süre içinde de basılır diye düşünüyorum. Bir öykü kitabı yazdım yine. 15-16 öyküden oluşuyor. O çıkacak. Yine bir şiir dosyası var. Bir kısmı tamamlanmış. Önümüzdeki kış gibi belki çıkar. Bir de çocuk kitabı yazdım. Çocuklar için böyle bir felsefe, felsefi masallar diyebilirim belki ona. Böyle ilkokul çocuklarına daha çok hitap eden. Bir de yine yarım bir antoloji projem var. Kitaplar üzerine. Yani dört dosya üzerinde çalışıyordum. Şimdi biri tamamlandı, gönderdim. 2026-2027 sürecinde de peyder pey basılacak. Onlar üzerine çalışıyorum yani.
Klasikleşen bir sorum var onu size de sormak istiyorum. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı dünyada ya da hayatınızda neyi değiştirmek isterdiniz?
Klasik soruya nasıl bir cevap vereyim? Klasik olsun cevabım. Ama ben de çok ihtiyaç duyduğumuz bir şeyi sağlamak için uğraşırdım. Huzur sağlamak için çaba sarf ederdim. Herkes nasıl huzurlu yaşayacaksa bunun bir yolunun bulunmasına yardımcı olmak isterdim. Çalışmak isteyen çalışsın. Okumak isteyen okusun. Savaşsız, kavgasız, dövüşsüz yaşasın. Bir tane ömrümüz var. Yaşayıp gidiyoruz. Telaşsız, çatışmasız, sakin, dingin, huzurlu hayatlar yaşasın insanlar diye elimden ne geliyorsa bütün gücümle bunun için uğraşırdım.
(SERKAN SELİNGİL)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne

Türk edebiyatının kendine özgü sesiyle öne çıkan isimlerinden

Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, Yeni Şakran Mahallesi’nde vatandaşlarla

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, 19 Eylül 1921′de ‘Mareşal’

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Aliağa’da mahalle temizlik çalışmalarına

İMEAK DTO Aliağa Şubesi’nin Eylül ayı Olağan Meclis Toplantısı şube binasında

AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, İzmir’de belediyecilik hizmetlerinin

Aliağa Esnaf ve Sanatkârlar Odası ile Özel Dentora Ağız ve Diş Sağlığı

DİSK'e bağlı Devrimci Emekliler Sendikası'nın (DEV Emekli Sen) Aliağa Şubesi,

Aliağa Belediyesi’nin Yeni Şakran’daki kanalizasyon sorununa yönelik

SOCAR, MSC ile stratejik bir iş birliği anlaşması imzaladı. Bakü’de gerçekleşen

Sonbahar ve kış sezonlarının vazgeçilmez parçalarından biri olan deri

İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı, bu yıl kent genelinde

94. İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), 29 Ağustos-9 Eylül 2025 tarihleri arasında

Aliağaspor FK, Nesine 2. Lig Kırmızı Grup 4. hafta maçında deplasmanda karşılaştığı

Aliağa Petkimspor'un ev sahipliğinde oynanan hazırlık turnuvası Ege Cup 2025'i

Aliağa’nın tanınmış esnafından İsa Özbek, 2026 yılında yapılacak Aliağa

Aliağa, Dikili ve Menemen’de düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda 4 kilo

Tüpraş, Avrupa Komisyonu’nun Ufuk Avrupa Programı kapsamındaki Ar-Ge projesi

Onun yazın serüveni sadece bireysel bir yolculuk değil, aynı zamanda öğrencilerine,

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan Mobil İstihdam Aracı uygulaması,

IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Üst Yöneticisi (CEO) Murat Çiftçi,

Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nin 12. Olağan Genel Kurulu, 27 Eylül’de

Türkiye Oryantiring Federasyonu’nun 2026 faaliyet takviminde yer alan 3.

Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde (TDİOSB) altyapı

Aliağa’nın kurtuluşunun 103. yılı kutlamaları kapsamında açılacak “Zamanın

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Aliağa Petkimspor, kendi

Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, Yeni Şakran’ın kanalizasyonunu yapmak için

Aliağa Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Serdar Berk, basit usul vergi sisteminin

İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İZSMMMO) Aliağa İlçe Temsilciliği’nde

Aliağa Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkan Adayı Ozan Yıldızbaş, seçilmesi

365 Gün Engelliyiz Platformu üyeleri, ulaşımda kesintisiz erişim için

İzmir Büyükşehir Belediyesi, personel alımlarında yeni bir sistem başlatıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, mevcut ulaşım sorunlarını tespit etmek, ihtiyaçları

SOCAR Türkiye ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU)