Genç yaşına rağmen müzik dünyasında kendine sağlam bir yer edinen Emirhan Çakmak, yeni teklisi “Uzak Olma” ile dinleyicilerini bir kez daha duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Emirhan Çakmak’la “Uzak Olma”nın hikayesini, yaratım sürecini ve müzik kariyerindeki yeni adımlarını konuştum. İyi okumalar

Emirhan Çakmak’ı müziğe yönelten şey neydi? Müziğe yönelmenizde bir olay ya da kişisel bir kırılma anı etkili oldu mu?

Müziğe yönelmeme sebep olan şey tam olarak daha öncesinde yazdığım şiirleri ve kısa yazıları nasıl daha yalın ve melodik halde karşı tarafa geçirebilirim diye düşünerek başladı. Sonrasında gitar öğrenmek istedim ve gitar serüveninden de sonra zaten tam anlamıyla bir müzisyen olma yolunda ilerledim ve şu an ki konuma geldim.

Son çalışman “Uzak Olma”yı dinleyicilerle buluşturdun. "Uzak Olma”nın yaratım sürecinde, yazım aşamasından sonra şarkıda sonradan değiştirdiğiniz veya eklediğiniz bir detay oldu mu? Hikayesi nedir şarkının?

‘Uzak Olma’ tam anlamıyla bir mix aslında, artık kulağa aşina olmuş o pop Reggaeton yürüyüşü ile yılların Türkçe pop melodilerini birleştirmeyi amaçlayarak yaptığımız bir iş. Şarkı günümüz uzak mesafe ve yakın uzak mesafe ilişkilerine gönderme yapıyor

Bir röportajınızda müzik yapım sürecinde çok ürettiğinizi, ancak yayınlama konusunda seçici olduğunuzu söylediniz. Bir şarkıyı yayınlamaya karar verirken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

Evet. hala üretiyorum belki de her gün yeni melodiler, yeni şarkılar çıkıyor ama yayınlama süreci dediğim gibi biraz şarkının gidişatını uzatıyor. Yani karar verme aşaması şöyle; hızlı üreten biri olduğum için bazen çok fazla iş birikebiliyor ve bu şarkının ömrünü, katlanılabilirliğini az çok bana gösteriyor. Hatta bazen çok beğendiğim şarkıları uzun süre tuttuktan sonra ona olan enerjilerim bile sönebiliyor. Hızlı üretim güzel ama hızlı yayınlayan biri olmadığınızda bu kötü sonuçlar verebiliyor.

Hem Türkiye’den hem dünyadan müzikte sizi etkileyen isimler kimler? Bu sorudan hareketle de müziğinizin derinlerini tanıyabilir miyiz?

Yani kafa yapımı şöyle anlatayım, ben Bad Bunny dinleyen ilham alan, Neşet Ertaş dinleyen ilham alan, Bob Dylan şarkıları ile büyümüş ilham almış birisiyim bu isimler daha fazla tabii ki kısaca örnek veriyorum.  Belli bir tarzım halen yok ben her müzikle barışığım her müziği üretebiliyorum o yüzden derinlerine hala ben de iniyorum tam anlamıyla bir kalıp içine koyamadım ürettiğim müziği.

Türkiye’deki alternatif rock sahnesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türkiye’de alternatif sahnede eksik olan neler var?

Bence Türkiye’deki alternatif sahne durumu eskisine oranla gitgide kötü gidiyor. Çünkü eskiden gerçekten bu olaya aşina bir ruh vardı ve belki de şu an Mainstream olan sanatçıları oralardan tanıyorduk. Eski heyecanlı Rock, Pop vs. konserleri günümüzde bana eskisi kadar heyecanlı gelmiyor maalesef ve konserlerin azlığı. Yaz, kış yapılan konserlerin rafa kaldırılması bu durumu daha kötü bir hale sokuyor. Sonuç olarak bence alternatif sahne denen kavram gitgide yok oluyor

Dijital çağda müzik üretimi nasıl evrildi sizce? Siz bu dönüşümden nasıl etkileniyorsunuz?

Dijital çağ üretim sayısını bir hayli arttırdı ve tabi o yüzden bizim de işimiz biraz zorlaştı. Çok fazla yayınlanmış eser olması yaptığımız işin aralarından sıyrılmasını biraz zorlaştırıyor tabii ki ama herkesin hakkı müzik yapmak, isteyen herkes müzik yapmalı ,müzik özgürlük demektir

Uzak Olma’dan sonra sırada ne var? Yeni projeler ya da bir albüm geliyor mu?

Uzun zamandır bir albüm yapmak istiyorum, ama henüz tam anlamıyla şu gün diyebileceğim bir tarih yok ama albüm yapma isteğim hiç olmadığı kadar çok umarım çok uzun sürmez.

Röportajlarımda klasikleşen bir sorum var. Size de sormak istiyorum: Elinizde sihirli bir değnek olsaydı dünyada ya da hayatınızda neyi değiştirmek isterdiniz?

Elimde sihirli bir değnek olsaydı ilk başta yoksulluğu bitirmek isterdim, kötü bakan insanlara iyilik aşılardım, kötülük denen o illeti insanların içinden alır yok ederdim.

(SERKAN SELİNGİL)