131019098
20 Mayıs 2024, Pazartesi

“YENİ MÜFREDATTA ‘ATATÜRKÇÜLÜK’ YOK”

2 Ağustos 2017, Çarşamba 06:32

     


Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu Bileşenleri, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı 2017-2018 Eğitim Dönemi müfredatında Atatürk’e ve Cumhuriyetin kazanımlarına yer verilmediğini belirterek, yeni müfredatı eleştirdi.

Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı yeni müfredata ilişkin basın açıklamasında bulundu. Platform adına hazırlanan basın açıklaması metnini okuyan Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Aliağa Şube Başkanı Erol Ertürk, “Bugün, yine Atatürk Cumhuriyeti’nin kazanımlarını, ilke ve devrimlerini yok etmeye kararlı zihniyetin yeni bir saldırısıyla karşı karşıyayız. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın kamuoyuna müjde olarak sunduğu 2017-2018 Eğitim Dönemi müfredatı üzerinde yaptığımız ayrıntılı inceleme, AKP döneminde Milli Eğitim müfredatında yapılan en köklü değişikliklerden biri olan yeni müfredatın art niyetli çerçevesini ortaya koymuştur. Geçtiğimiz günlerde 2 yıldır eğitim ve bilim uzmanları, üniversiteler ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte hazırladıkları okullardaki eğitim ve öğretim müfredatı taslağını 10 Ocak'ta askıya çıkardıklarını ve taslağın geniş kesimlerde tartışılarak son şeklinin verildiğini ve önümüzdeki öğretim yılında kısmen, daha sonraki yıllarda tamamının uygulamaya konulacağını Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz açıklamıştır.” dedi.

“AK PARTİ’NİN BAKANINA YAKIŞIR BİÇİMDE”

Müfredatın meydana getirilme usulünün ülkeyi KHK’larla yöneten Ak Parti’nin bakanına yakışır biçimde olduğunu vurgulayan Ertürk, “Tüm ülkeyi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendiren eğitim müfredatı konularında ve ders kitaplarında 2005 yılından beri sürdürülen sadeleştirme ve basitleştirme çalışmalarının sonuçlandırıldığını, 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren 1-5 ve 9. sınıflarda uygulanacak olan yeni müfredatta ilkokul ve ortaokul düzeyinde 17, lise düzeyinde 24, İHL’lerde 10 olmak üzere toplam 51 ayrı; sınıflar esas alındığında ise 176 müfredat programının ‘Çağın gereği, ferdin ve toplumun ihtiyaçları’ doğrultusunda yenilendiği belirtilmiştir. Müfredatın meydana getirilme usulü, KHK’larla ülkeyi yöneten AKP’nin Milli Eğitim Bakanlığı’na yakışır biçimde gerçekleşmiştir.” diye konuştu.

“EĞİTİM BİR SEN’İN TASLAK MÜFREDATIYLA AYNI”

2 yıldır süren çalışmalarla meydana getirildiği söylenen müfredat için bu alandaki eğitim-bilim uzmanlarının, üniversitelerin ve demokratik kitle örgütlerinin tümünün değil, yandaş sendikaların ve Bakan Yılmaz’ın ifadesiyle 100 bine yakın öğretmen ve velinin görüşü alındığını söyleyen Ertürk, “Bu 100 bin öğretmen ve velinin kim olduğu sorusu da, en az müfredatın kendisi kadar karanlıktır. Eğitim ve öğrenim müfredat ve ders kitapları ile ilgili olarak vurgulanması gereken en önemli noktanın bu kitapların özel bir kitle olan çocuklar için yazılmış olduğu, hitap ettiği kesimin öğrenciler olmasıdır. Bakanlığın aylar önce açıkladığı taslak müfredat raporunun, yandaş sendika Eğitim Bir Sen’in ‘gecikmiş bir reform müfredatın demokratikleştirilmesi’ adı altındaki taslak müfredatla neredeyse aynı olduğunu ortaya çıkarmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. Müfredatın son örneği de koskoca Bakanlığın yol göstericilerinin değişmediğini, ne yazık ki ortaya koymuştur.” ifadelerini kullandı.

“YANDAŞ YAYINEVLERİ TARAFINDAN BİLE BİLİNİYOR”

Müfredatın içeriğinin sadece yandaş sendikalarca değil, yandaş yayınevleri tarafından bile biliniyor olmasının da trajikomik olduğunu söyleyen Erol Ertürk, “Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir’, Hünkar Hacı Bektaşi Veli'nin ‘Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’ söylemlerini esas alan bilimsel, çağdaş, laik ve demokratik hukuk kuralları Cumhuriyet değerleri ile bütünleşmiş, karşılıklı sevgi ve saygıya hoşgörüye dayalı bir yaşamı benimseyen güçlü ve aydınlık bir Türkiye özlemi içinde olduğumuzu belirtmek isteriz. Yangından mal kaçırırcasına yeni müfredatı getiren Bakanlık, bu müfredatı hem kısa bir zamanda ve şeffaf olmayan bir süreçte hazırlamış, hem de pilot uygulamaya gitmemiştir. Bakan’ın son ana kadar üzerinde ince çalışmalar yapıldığını iddia ettiği müfredatın, içeriğinin sadece yandaş sendikalarca değil, yandaş yayınevleri tarafından bile biliniyor olması da trajikomiktir. Bir sürpriz gibi açıklanan müfredat, hali hazırda yandaş yayınevleri tarafından incelenmiş, bu alanda kitaplar basılmaya bile başlanmıştır.” dedi.

“ATATÜRKÇÜLÜK KAVRAMI YOK EDİLMEYE ÇALIŞILMIŞ”

Ertürk, Bakan İsmet Yılmaz’ın “çağın gereklerine uygun hazırlandığı” ve eski müfredatın “sadeleştirilmiş” bir hali olduğunu iddia ettiği yeni müfredatı esas olarak incelendiğinde ise siyasi bir operasyonla karşılaşıldığını belirterek, “Emperyalist ülkelerin gelişmemiş ülkeleri işgal etmeden önce demokrasi götüreceğini iddia etmesi gibi, MEB de çağdaş-laik eğitimin son parçalarını da ‘çağdaşlık getirme’ iddiasıyla yok etmeye çalışmaktadır. AKP’nin siyasi söylemlerinin direkt ya da dolaylı şekilde yer bulduğu, her vesileyle 15 Temmuz’un hatırlatıldığı, din ağırlıklı içeriklerin artırıldığı müfredatta; pozitif bilimlerin öğretimi geriletilmiş ve Atatürkçülük kavramı gölgeye itilmeye, hatta yok edilmeye çalışılmıştır. Çağın gereklerine uygun hazırlandığı iddiasıyla hazırlanan eski müfredatın sadeleştirilmesi, basitleştirilmesi halinin doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alması, ünite ve kazanım sayılarının azaltılması, başta tarih dersleri olmak üzere, büyük ölçüde dini ve milli öğeler ile referanslarla donatılmış bir müfredat oluşturularak çağdaş ve laik eğitimin son parçalarının ortadan kaldırıldığı, pozitif bilim yerine dini motiflerin ağırlıkla kullanıldığı görülmektedir. Biyoloji, tarih, edebiyat, sosyal bilgiler, felsefe, inkilap tarihi ve Atatürkçülük derslerinde ezbere dayalı konuların çıkarılarak sadeleştirme iddiasıyla bazı önemli tarihsel olayların, Cumhuriyet’in değerlerini, Atatürk ve yol arkadaşlarının verdikleri mücadelenin yok edilmeye çalışılmasının siyasi bir tavırla bütün okullarda okutulan eğitim müfredatını, imam hatip müfredatı ile bütünleştirme çabalarına dönük olduğunu görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

“EVRİM VE OLUŞUMUN OLMADIĞI BİR BİYOLOJİ”

Hayatı ve canlıları anlamanın en bilimsel yolu olan biyoloji dersinin, dünya ve yaşamın kökeni konularına yer verilmeyerek sadeleştirildiğini söyleyen Ertürk, “Canlıları inceleyen bir bilim dalından, Google’da bile arandığında 6.810.000 sonuç çıkan, hakkında 200.000’i aşkın bilimsel makale yayımlanan evrim teorisi çıkartılmıştır. Trajikomik biçimde ise evrim teorisiyle iç içe olmadan düşünülemeyecek mutasyon, doğal seçilim ve adaptasyon kavramlarına dokunulmamıştır. Bu haliyle öğrenciler, anlayamadığı kavramları ezberlemek durumunda kalacaktır ve yaşamı sorgulamaktan çok uzaklaşacaklardır. Biyolojik çeşitlilik konusunda yine evrimsel tarih açıklanmadığı için, sadece ezbere dayalı canlı çeşitliliği verilmektedir. Bu kadar canlı çeşitliliği varken, canlının oluşum tarihini bilmemek, öğrencilerde bilgi bütünlülüğü oluşmaması anlamın gelmektedir. İnsanlık tarihini anlamak için en önemli kalıntıları “çanak çömlek” olarak tanımlayıp, 2 metro durağını daha fazla önemseyen zihniyet, fosil kayıtları ve jeolojik oluşum konularını da müfredattan tamamen silmiştir.” dedi.

“TÜRK DİLİ VE EDEBİYATINDAKİ ATATÜRKÇÜLÜK SİLİNDİ”

Laik eğitime adeta savaş açan Ak Parti’nin, siyaseten en vurucu hamlelerini Türk Dili ve Edebiyatı alanındaki değişiklikleriyle yaptığını, Atatürkçülük kavramını müfredattan sildiğini kaydeden Erol Ertürk, “Yeni programın 68. sayfasında 7. ünitede geçen ‘Söylev’ konusunda iki örnek verileceğinden bahsedilmiştir. Söylev türünün dünyadaki en önemli örneklerinden olan ‘Nutuk’ ve yazarı Mustafa Kemal Atatürk’ten ise söz edilmemiştir. Programın hiçbir yerinde Atatürk adı yoktur. 47.sayfadaki 4.ünitede (Destan/Efsane) ‘15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri’ başlıklı bir yazı yazdırılması istenmektedir. Ancak bu gerekliliğin ön görüldüğü yeni programda Kurtuluş Savaşı’na ilişkin tek bir ibare bile bulunmamaktadır. Cumhuriyet değerlerine ve Atatürkçülük kavramına en önemli saldırılardan bazıları da İlköğretim Sosyal Bilgiler dersinde ve 8.sınıflarda okutulan T.C. İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük dersi programlarında yapılmıştır. Atatürkçülük konuları çıkarılmış, 15 Temmuz ve Osmanlı övgüsüne yer verilmiştir. Atatürkçülük çıkarılırken milli gün ve bayramların öğrencilere nasıl kavratılacağı sorusu havada bırakılmıştır. Laik bir hukuk devletinde herhangi bir dinin kuralları, hiçbir zaman sosyal yaşam biçimine yön veremez. Laik bir toplumda, toplum yaşamını belirleyecek kurallar din kaynaklı olamaz. Diğer bir anlatımla, beşeri kurallar, beşeri kaynaklı olmak zorundadır, dinsel kaynaklı olamazlar. Yani hedef Cumhuriyetin temel ilkesi olan Laiklik ilkesidir. Devleti idare edenlerin, kurumların her dile ve her dine mensup yurttaşına eşit durma ilkesi laikliğin temel kuralıdır. Vatandaşların din ve vicdan özgürlüğü değerleri kapsamında ibadet etme veya ibadet etmeme olgusunda devletin tarafsız kalması laik devlet ilkesinin temeli olarak kabul edilmektedir.” diye konuştu.

“ASIL HEDEF ATATÜRK VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ”

Bugün bu karanlık eğitim tablosuna ses çıkarmayan herkesin, yarın yaşayacağı cehennemi onaylamış olacağını söyleyen ADD Başkanı Erol Ertürk, “Bizler Aliağa Emek ve Demokrasi Bileşenleri olarak, 15 yıldan beri müfredatı her yıl kendi emelleri ve çıkarlarına göre değiştirmekte bir sakınca görmeyen, asıl hedefin Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti olduğunu söylüyoruz. Dün nasıl FETÖ bizim değişimizle Fetoşçuları söylediysek bu günde bu konu hakkında doğruları söylemeye devam edeceğiz. Çağdaş, laik ve Atatürkçü eğitimin savunucusu olarak müfredat üzerindeki incelemelerimizi sürdürecek ve kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz. Unutmayalım; yavrularımızın eğitimi, ülkemizin nasıl bir yere dönüşeceğini, içinde yaşayanların nasıl yurttaşlar olacağını belirleyecektir. Bugün bu karanlık eğitim tablosuna ses çıkarmayan herkes, yarın yaşayacağı cehennemi onaylamış olacaktır.” dedi.

(VOLKAN GÜNDÜZ) 







 
Son Eklenen Haberler