131019098
7 Mayıs 2024, Salı

KADIN PORTRELERİ - ALİAĞA'NIN AMAZONLARI

22 Temmuz 2017, Cumartesi 06:39

     


Suskunduk ve bekledik/Yaşandı seyrettik/Sonunda yeter dedik/Bir daha susmayana dek/Kadınlar vardır, kadınlar her yerde…

Nerde olursak olalım, yaşamı var ediyoruz. Bazen birlikte, bazen tek başımıza... Kimimiz çalışan, kimimiz görünmeyen emek, evde, işte, okulda, sokakta yan yanayız… Aynı yolları yürüyoruz, birlikte çalışıp birlikte üretiyoruz. Paylaşmak ise hayatı evet, ama eşitçe ve özgürce…

Birçok hikâye anlatacağız, anlatıyoruz aslında her gün birlikte. İsteğimiz birlikte ürettiğimiz, olduğu kadar güzel olan hayatı bir bütün olarak anlayıp, samimiyetle anlaşılıp, yan yana durabilmek.

Peki, biz kimiz?

Olmazı olur kılan, imkânsızı imkâna dönüştüren, yoktan var eden, işi yokuşa sürenin karşısına yaratıcı çözümlerle çıkan, bilmediğini öğrenen, öğrenemediğini bir bilene sormak için o bileni arayıp bulan, her yeni güne umudu pay eden yüzlerce kadınız.

Yalnız değiliz!

Büyük kentlerde nasıl ki mücadele, koşuşturma içinde geçiyorsa hayatımız, yaşadığımız ilçede, yani Aliağa’da da birçok kadınız. Sabahları çayınızı yudumladığınız çay ocağının Şerife ablasıyız, öğlen karnınızı doyurduğunuz lokantanın mutfakçısıyız, siz işteyken çocuklarınıza bakan ev işçisiyiz, iyi bir eğitim sağlama derdiyle çabalayan öğretmen hanımız, yıllarca eğitim aldıktan sonra hastanelerde hizmet veren doktorlarız, tümüyle erilliğin hakim olduğu medyada sizlere doğru haberleri ulaştırmak isteyen basın emekçileriyiz, daha nicesiyiz. Ellerinizin değdiği, kulağınızın duyduğu, gözünüzün gördüğü her yerdeyiz.

Bu yazı dizisini Aliağa’da var olan ve var olmaya devam edecek tüm kadınların sesi olmak, onları görünür kılmak için hazırlıyoruz. Her hafta bir kadın portresi ile sunacağımız dizide elimizden geldiğince tüm sadeliği ve güzelliği ile Aliağa’da yaşam mücadelesi veren, elinin hamurunu yaşamın hamuruyla birleştirmiş her kesimden kadınların röportajlarından oluşturacağız.

Heyecanımıza ortak olmanız dileğiyle, iyi okumalar…

“Kadın ne yaparsa güzel yapar”

İlk portremiz Aliağa İZ-DER Başkanı Duygu Çırak. Hem genç hem umutlu bir kadın olan Duygu ile Aliağalı kadınların kent yaşamında yeri, dernek bünyesinde kadınlar için yaptıkları faaliyetler üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Nerde doğdun?

1984 yılında Aliağa’da doğdum. Bütün hayatım neredeyse Aliağa’da geçti. Sadece altı yıl kadar Aliağa’dan ayrıldım. Okul yıllarım Afyon’da geçti. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde kimya teknikerliği okudum. Sonra tekrar Aliağa’ya geri dönüş yaptım.

Aile?

Üç kardeşiz. Bir ablam bir abim var. Babam matematik öğretmeniydi. Aliağa da sevilen bir matematik öğretmeniydi. Güzel ve demokratik bir ailede büyüdüm. Her zaman her fikrimizi söylemekte özgürdük. Ailemizde dürüstlük ön plandaydı. Doğru söylediğimiz sürece hayatımızı istediğimiz şekilde idame ettirebiliyorduk. Travmatik bir çocukluğum yok. Kararlarımıza hep saygı duyuldu. Birçok ailede kız çocukları baskılanır ama benim ailemde böyle bir baskı yoktu. Mesela İlk adet gördüğümde bile tüm akrabalarımın olduğu tatil günüydü. Heyecanla gelip söylemiştim ve biz bunu ailecek kutlamıştık.

Ailenin bu yapısının sana nasıl bir faydası oldu?

Yani bilinç gelişimimde, farkındalığımın artmasında etkisi oldu. Kendi hayatıma ilişkin aldığım kararlarda daha özgüvenli ve bilinçli oldum. Bunun kadınlar için önemli olduğunu düşünüyorum. Kadınların içerisinde bir cevher var. Bunun ortaya çıkarılması için kadınların özgür olması gerekiyor. Aile burada önemli bir faktör... Her özgür kadın başarılı olamayabilir tabii, koşulların da uygun olması gerekiyor. Ben koşullarımı olabildiğince iyi değerlendirmeye çalıştım. Bunlardan bir tanesi de şu an yönetiminde olduğum Aliağa İzmirliler Derneği’nde yürüttüğüm çalışmalar.

Peki, koşullar demişken okul sonrası iş arama sürecin nasıl geçti?

Üniversite bittiğinde Aliağa'ya geri döndüm. Burada hem çevremizden dolayı hem de sanayi bölgesi olmasından dolayı daha kolay iş bulabileceğimi düşündüm. Zaten ailem de buradaydı, burada kurulu bir düzenim vardı. Farklı bir yerde yaşamayı düşünmüyordum. Babamın sağlık problemleri başlamıştı, o yüzden de burada kalmayı tercih etmiştim o dönem de. Buraya geri döndüğümde iş aradım ama bulamadım. Kadınlara çok fazla iş vermiyorlar. Özellikle de kimya sektöründe. Ben her işi yaparım, erkekler gibi sahaya da girerim, kimyasalların içine de girerim dememe rağmen kadınlar sonradan cayabiliyor, vazgeçebiliyor diye bazı patronlar işe almak istemedi. Genellikle deneyim arıyorlar. Üniversiteden yeni mezun olmuş birisinden de deneyim beklemek tuhaf. İşverenin deneyimli bir çalışan istemesi çok normal ama benim gibi yeni mezun olmuş kişilere şans verilmezse biz nasıl deneyim kazanacağız? Bazı yerler siyasi destek istedi, bazı yerler torpil istedi. Biz siyasi partilere mesafeli olduğumuz için böyle bir şansı yaratamadık. 7 yıldır da işsizliğim hala devam ediyor.

Aliağa da küçük esnafla çalışmak da kolay bir şey değil. Küçük esnaf ile çalışmanın da bir takım sıkıntıları var. Her şeyi senden bekliyorlar, iş tanımı diye bir şey yok ama bu her yerde geçerli. Gerçi sadece buraya özgü olan bir durum da değil. Zaten çoğu aile şirketi, kendi çocuklarını istihdam ediyorlar, farklı birisine ihtiyaç duymuyorlar. Bu tarz sıkıntılardan dolayı da küçük esnafla çalışma imkânımız pek olmuyor.

Nasıl idame ettiriyorsun yaşamını?

Şu an babam vefat ettiği için yetim aylığı alıyorum. Babam 2012 yılında vefat etti. Akciğer hastasıydı. Annemle ikimiz yalnız kaldık sadece. Kadın kadına yaşamak rahat ve keyifli geliyor. Bir erkeğin varlığı bazen tabii ki de gerekiyor ama yetiştirilme tarzımızdan dolayı çok da ihtiyaç duymuyoruz açıkçası, üstesinden gelebiliyoruz.

Biraz dernekten konuşalım, neden böyle bir dernek kurdunuz?

Aslında benim dernek kurmak gibi bir fikrim yoktu. Bana İzmir Kent Federasyonu Başkanı tarafından böyle bir teklif geldi. Aliağa’da böyle bir oluşum yapmak istediklerini ve bu konuda güvenip beraber çalışabilecekleri birini aradıklarını söylediler. Beni biraz araştırmışlar. Karakterim ve yapımdan dolayı beni beğenmişler. Bana teklifi sunduklarında ben hemen kabul etmedim. Önce ben de onları bir tanımak istedim. Ne yaptıklarını, ne yapmak istediklerini öğrenmek istedim. İzmirliler Derneği de İzmir'in bütün sorunlarıyla ilgili sosyal, kültürel, tarihi yapısı ve doğa yapısıyla ilgili hepsini kapsayan bir projeler bütünü olduğu için Aliağa’da da böyle bir şeyin gerekliliğini zaten biliyordum. Aliağa’da yaşayınca birçok şeyi görebiliyorsun. Çok fazla sorun vardı, siyasi çatışmalar vardı. Sonuçta burası küçük bir ilçe olsa da büyük ciroların döndüğü, ekonomik anlamda büyüyen bir yer. Sürekli şikâyet etmekle bir yere varılmıyor. Ben de bu konuda güzel şeyler yapabileceğimizi düşündüm ve çözüm üreten bir kurum olmak istedim.

Ne tarz çalışmalar yapıyorsunuz?

Çok fazla projeyle başladık. Daha doğrusu projelerimizi yazdık ama bunları hayata geçirmek fazla zaman ve emek isteyen süreçler. Öncelikle kadınlara yönelik bir şeyler yapmak istedik. Kadın İnsan Hakları Eğitimi'ni verdik. Aliağa da yaşayan 25 kadın, 16 hafta boyunca süren, her dersi 4 saat olan, sonunda da sertifikası olan bu eğitimi aldı. Bu eğitimde toplumda kadının yeri, siyasetteki yeri, cinsel hakları, doğurganlık hakları, anayasal hakları konuşuldu, tartışıldı. Eğitime katılan kadınlar kendi hikâyelerini anlattılar. Çok güzel dostluklar kuruldu. Eğitim sonrasında aldıkları sertifika ile Kadın İnsan Hakları Eğitimi Öğreticisi olabilme hakkı kazandılar.

Bir ilçede yaşıyor olmak, ekonomik olarak burada kendini var etmek nasıl? Ne gibi sorunları var burada yaşayan kadınların?

Burası sanayi bölgesi olduğu için her yerden göç alan bir bölge. Aliağa'nın yerlisi çok az kaldı burada. Onlar da burada toprak sahibi olduğu için belli bir ekonomik gücü bulunan insanlar. Dışarıdan gelen insanlar buraya uyum sağlamakta zorlanıyor. Ekonomik anlamda ne yapacaklarını bilmiyorlar, çevreyi tanımıyorlar, kendilerine ait bir çevreleri yok. Onun dışında kadın olmanın yarattığı bazı sorunları zaten yaşıyorlar, bunun üzerine bir de bunlar ekleniyor. Bu yüzden de kadınları biraz bilinçlendirmek istedik. Eğitimlerde sadece eğitim konuları da konuşulmuyor. Ekonomik anlamda el işlerinde neler yapabilirler, nerelerde iş bulabilirler gibi konularda da konuşuyoruz. Her konuda yardımcı oluyoruz. Danışmanlık yapıyoruz bir nevi.

Peki, Aliağa da kadınlar için ne yok? Ne olsaydı daha iyi olurdu?

Üniversite mezunlarının beklentileri farklıyken, dışarıdan göç etmiş, ekonomik geliri olmayan kadınların daha başka beklentileri var. Genelde eğitim düzeyi yüksek olmayan bir kesime hitap ediyoruz Aliağa olarak. Bu yüzden kadınların el emeği ürünlerini yapıp satabildikleri bir alan yaratılmalı. Meslek edindirme kursları açılmalı veya olanın kapasitesi arttırılmalı. Kadınların ekonomik olarak uygun sosyal alanlar yaratılmalı. Ve tabii ki çocukları olan kadınların, çocuklarını güvenle bırakabileceği ücretsiz kreşler olmalı.

Tüm yaşamın boyunca keşke başıma gelmeseydi dediğin?

Çocukken yaşadığım tacizler. Her kadının yaşadığı sorundur bu. Benim için dışarıdan gelen bu davranışlar karşısında ailemle konuşabiliyor olmak bunları aşmamda yardımcı oldu. Ancak herkes benim kadar şanslı değil. Bir sürü kadın küçüklüğünden beri daha büyük travmalarla yüz yüze geliyorlar.

İyi ki yapmışım dediğin?

Dernek başkanlığı yapıyor olmam. Her zaman gözlem yapan bir insandım ama daha yakından bakınca durum daha net anlaşılıyor.

Aliağa’da yaşayan kadınlara, özellikle gençlere ne söylemek istersin?

Genç kadınlara söylenecek çok şey var ama özellikle demek istediğim, kendi sınırlarına kendileri karar versin. Kimsenin onları yıpratmasına izin vermesinler. Hayata bir kere geliyoruz. Tek kullanımlık. O yüzden de bu hayatı en güzel şekilde yaşamanın çabasını göstersinler.

Umudun var mı?

Kadın ne yaparsa her şeyi güzel yapar ama birlikte. Çünkü tek bir el çok fazla ses çıkarmıyor. Birlikte hareket etmeliyiz. Bir araya gelmeliyiz…

(EREN SARAN) 







 
Son Eklenen Haberler