Ayın Söyleşisi’nde CHP Aliağa İlçe binasında konuşan Sındır, şeker fabrikalarının zarar ettiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını ifade ederek “Bu, halkı aldatmaktır” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Aliağa İlçe Örgütü, Ayın Söyleşisi’nde bu kez ‘Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesi’ konusuyla İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ı konuk etti.

CHP Aliağa İlçe binasında gerçekleşen söyleşide İlçe Başkanı Özcan Durmaz’ın açılış konuşmasının ardından söz alan Sındır, Türkiye Şeker Fabrikalarının, kuruluş sürecinden günümüze kadar geçirdiği süreç ve ülke ekonomisine sağladığı katkıları anlatarak, bu fabrikaların satışının yanlış olduğunu ifade etti.

Daha önceki özelleştirmelere de değinerek SEK fabrikalarının satışını örnek gösteren Sındır, “Bornova-Bayraklı arasındaki SEK fabrikası özelleşti ve orası şimdi harabe halinde. Yakında fabrikanın olduğu yerde Türkiye’nin en yüksek binası yükselecek. Sözde süt üretilmek üzere satıldı ama üretilmedi. 5 yıl üretim yapma taahhüdü vardı. Taahhüdü yerine getirmek için bir kaç personelle yarım yamalak üretim yaptılar; başka yerde üretip o fabrikanın depolarına getirdiler ve beş yılın sonunda bütün işçileri çıkartarak üretim dışı bıraktılar.” dedi.

MARKET RAFLARINDA 700-800 ÜRÜN NBŞ İÇERİYOR

Şeker fabrikalarının satılmasına nerelerden gelindiğini anlatan Kamil Okyay Sındır “Tayyip Erdoğan başbakan iken, 2006 yılında dönemin ABD başkanı Bush ile bir görüşme yaptı. Görüşmede 7 maddelik gündemin 7’ncisi, Cargill diye bir şirketin görüşülmesi idi. Cargill Türkiye’de nişasta bazlı şeker üretimi için yatırım yapmak istiyor. NBŞ denen şey, mısırı şekere dönüştürme işlemidir. Bu şekerin insan sağlığına çok büyük zararlar verdiğini bütün araştırmalar açık ve net ortaya koyuyor. Piyasada şeker pancarından elde edilen şekere göre çok daha ucuz olduğu için, pastanelerin, tatlı üreticilerinin tercih ettiği bir ürün. Kolalı içeceklerin neredeyse tamamı NBŞ ile üretilir. Market raflarında 700-800 ürün bu durumdadır. Türkiye’de NBŞ üretimi yapmak isteyen Cargill sorun yaşayınca Amerika Başkanı devreye girerek bu sorunun çözülmesini istiyor. Çünkü sorun sadece fabrika kurulması değil. Asıl sorun, Amerikan çiftçisinin ürettiği mısırın depolarda birikiyor olması ve Amerika’nın bunları ihraç etme ihtiyacıdır.” şeklinde konuştu.

“BUNLAR NE MİLLİDİR, NE YERLİDİR.”

Amerika’da üretilen mısırın “BT mısır” olduğunu söyleyen Sındır, “Bacillus thuringiensis diye bir bakterinin canlılar üzerinde öldürücü özelliği var. Bu öldürücü gen alınarak mısır bitkisinin DNA’sına ekleniyor. BT mısır bu geni içeren mısırdır. Normal bir mısırdan görüntü olarak hiçbir farkı yoktur. Böylece, mısırın zararlılara karşı tarlada ilaçlanmasına gerek kalmıyor. Çünkü mısırdan bir ısırık alan kurtçuk zaten kendiliğinden ölüyor. Ama siz o öldürücü gen taşıyan mısırı hayvanlara yediriyorsunuz, nişasta bazlı şeker yapıp insanlara yediriyorsunuz.” dedi.

Mısır ithali kotasının yüzde 5’ten yüzde 15’e nasıl çıkarıldığını da anlatan Sındır, dünya üzerindeki bazı gelişmiş ülkelerdeki kota oranlarını da paylaştı. İhaleye çıkarılan şeker fabrikalarının zarar ettiği iddialarının da gerçeği yansıtmadığını ifade eden Kamil Okyay Sındır “Bu fabrikaların zarar ettiğini söylemek, halkı aldatmaktır. Şeker fabrikalarının satılmasının temel nedeni, NBŞ üretiminin ve Amerikan mısırının ithalatının önünü açmaktır. Bu ülkeyi yönetenlerin artık başımızdan gitmesinin zamanı gelmiştir. Bunlar ne millidir, ne yerlidir. Kendi milli ve yerli değerlerini, kendi çiftçisini, kendi yurttaşını ve onun geleceğini düşünmeyen bir yönetim anlayışı ne milli olabilir, ne yerli olabilir.” dedi.

Daha sonra izleyicilerden gelen soruları yanıtlayan Sındır ve partililer, program sonunda parti binası önünde toplu hatıra fotoğrafı çekildiler.

(BÜLENT PINARBAŞI)