100 YIL ÖNCE 100 YIL SONRA
10 Ekim 2023, SalıTweet |

Nazike YAŞIR
100 yıl önce 1923’te ülkemizde ilan edilen Cumhuriyet’in tüm Ortadoğu’da ve tüm İslam dünyasında ilk kez ortaya çıkışı tarihi bir olaydır. Üstelik 1500 yıllık İslam tarihinde ilk kez cumhuriyet ilan edilmekle kalmıyor, ardından Batı dünyasının yüzyıllar boyunca mücadele ederek ulaştığı Aydınlanma Devrimlerini yönetimdeki devrimci kadro 15 yılda gerçekleştiriyordu.
100 yıl sonra ülkemizin geldiği yeri birçoğumuz böyle hayal etmiyordu elbette. 1950’lerden sonra ülkenin hayatına yön veren siyasilerin çok büyük çoğunluğu Atatürk’ün önderliğinde yer alan devrimci kadronun hayaline sahip değildi. Bir bilim ülkesi, gelişmiş bir demokrasi, bir hukuk devleti yaratılamadı, aydınlanma yarım ve eksik kaldı. Üzülerek şu cümleleri sarf ettik”50 yıl geriye gitsek 100 yıl ileriye gitmiş gibi olacağız.
100 yıl önce Turgut Özakman’ın deyimiyle bir” Türk mucizesi” gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen bu mucize; liderine inanan ve güvenen bir halkla, alın teriyle, aklın ve bilimin gösterdiği yolda ilerleyerek gerçekleşti. Cumhuriyetin ilk yıllarında cumhuriyetin sağladığı özgürlükle cumhuriyeti yıkmaya çalışanlar da oldu elbette ama hedef belliydi, her türlü engele rağmen “muasır medeniyetler seviyesine çıkmak” Liderine inanan ve güvenen bir halk derken beni duygulandıran bir anekdotu paylaşayım: Türkiye’ye gelen bir yabancı, şehirlerde dolaşırken mağazalarda duvarlarda Atatürk’ün portrelerini görüyor, herhalde zorunlu tutuyorlar diye düşünüyor. Köy ve kasabaları dolaşırken köy kahvelerinde, küçük esnafın dükkânlarında da Atatürk’ün portrelerini görünce bunun zorunluluk değil sevgi ve saygı olduğunu bir köylüye sorduğu “niye her yerde Atatürk’ün resmi var” sorusuna karşılık alınca anlıyor: ”Çünkü o, bizi bizden daha çok düşünür.”
100 yıl sonra şu anki Türkiye’ye ve çevreleyen coğrafyaya baktığımızda, bizim kadar uzun bir siyasal geçmişi ve rejimi olan ikinci bir ülke yok. Cumhuriyet’in 100.Yılı’nda eleştirmemiz gereken çok yan var mutlaka. Gazeteci, yazar, bilim insanı pek çok devrim şehidimizin uyarıları hep göz ardı edildi, karşı devrim çok mesafe aldı. Bunca çabaya, yeniden yazılan sahte tarihe, bunca yalan ve iftiraya rağmen 100 yıl önce atılan tohum tutmuştur. Fidan, kökü derinlere inen ağaca dönüşmesin diye sürekli dalları budanıyor ama budanan dalların neyi güçlendirdiğini söylemeye gerek var mı? Yazımı, Prof. Dr. Ali Yaycıoğlu’nun sözleriyle bitiriyorum:” Cumhuriyet tarihi, cumhuriyetin bir türlü gerçekleşememesinin hikâyesidir ama aynı zamanda cumhuriyet imkân olarak bizimledir. Tarihi derinliği ile bilinç ve bilinçaltımızda güçlü bir siyasal ve moral referanstır. Hayal kırıklıklarıyla dolu tarihimize esir olacak halimiz yok.1923,Mustafa Kemal’in deyimiyle “Türkiye ahalisinin ”bir cumhuriyet kurarak kendini dönüştürme iradesiydi.”2023’ün o iradenin güçlü bir şekilde tazelendiği bir yıl olması dileğiyle.