131019098
4 Mayıs 2024, Cumartesi

15 TEMMUZ'UN ARDINDAN... (5)

15 Temmuz 2017, Cumartesi 07:14

     


15 Temmuz darbe girişiminin 1. yılı hakkında hazırladığımız yazı dizimizin son gününü Aliağa Belediye Meclis Üyeleri'nin görüşlerine ayırdık.

Kerim Taşcı Ak Parti Aliağa Meclis üyesi:

‘Türk Milleti savaşçı ruha sahip bir millettir.’

Türk milleti tarihe ismini yazdırdığı ilk günden bu yana savaşçı ruhuyla ve azmiyle tüm dünyaya örnek olmuş bir millettir. Güçlü bir millet olan Türk milletinin her döneminde tabii ki karşısında duran, başarılarını engellemeye çalışan hainler olmuştur. Her engellin üstesinden milli irade ve birlik ile gelinmiştir. 15 Temmuz FETÖ’nün ilk başkaldırışı değildir tabii ki; bu hainler Gezi olayları ile başaramadıklarını 17-25 Aralık ile devam ettirmişler fakat muvaffak olamamışlardır. 15 Temmuz 2016 tarihinde yapmaya çalıştıkları darbe ile sadece hükümetimizi devirmeyi değil milletimizi bölmeyi ve devletimizi yıkmayı amaçlamışlardır. Fakat milletimiz darbe girişimini öğrendiği andan itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın meydanlara çıkın çağrısı ile düşünmeksizin sokağa dökülmüş, hainlerin karşısına dikilmiş, omuz omuza milli irade ve birlik nöbetleri tutmuştur. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Aliağa’da da binlerce hemşerimiz Demokrasi Meydanı’nda günlerce milli duygular ile devletine, milletine, dinine ve bayrağına sahip çıkmıştır.

‘Kontrollü darbe diyenler, milli iradenin karşısında küçülecekler!’

Tüm bu yaşananların yanında, 249 şehidimizin ve 2156 gazimizin ve sokaklardaki on binlerce vatandaşımızın bu millet, bu devlet için canlarını hiçe sayarak direndiklerini ve hainleri alt ettiklerine şahit olmalarına rağmen hala ağzından “kontrollü darbe” tanımlamasını düşürmeyen kendini bilmezler de var tabi. FETÖ ve onu destekleyen hainler gibi onlar da milletimizin göstermiş olduğu milli iradenin karşısında küçüleceklerdir.

15 Temmuz’un üzerinden geçen bu bir senede milletimize kalan en büyük miras milli duygular ile güçlenen birlik ve beraberliğimizdir. Bu birlik ve beraberliğimizi Cumartesi akşamı 21:00 da tüm hemşerilerimizle beraber demokrasi meydanın da tekrar tüm dünyaya göstereceğiz. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Bu millet Ömer HALİSDEMİR ve birçok isimsiz kahramanına ilelebet minnettar kalacaktır.

Kazım Ulaş Ak Parti Aliağa Belediye Meclis Grup Başkanvekili:

‘Türk milleti hainlere karşı gözünü kırpmadan canını vermeye hazır.’

Ülkemizin birliğine, istiklaline, kardeşliğine, FETÖ tarafından yapılan hain kalkışmanın üzerinden bir yıl geçti. Bir yıl önce yapılan hainliği asla unutmadık, unutmayacağız. Cumhurbaşkanımızın hain saldırıya karşı vatandaşlarımızı meydanlara davet etmesiyle bir anda hainlerin planları bozuldu. Vatandaşlarımız Türk bayrağıyla tankların önüne yattılar. Kurşunlara karşı göğüslerini siper edip, hainlere fırsat vermediler. Bu vesileyle bütün hainler şunu iyi bilsin ki; Türk milleti söz konusu bağımsızlığı, memleketi, bayrağı ve kutsal değerleri olduğunda gözünü kırpmadan canını vermeye hazırdır. Bu vesileyle 15 Temmuz’daki şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Gazilerimize de sağlıklı günler diler, şükranlarımı sunarım.

Cumhuriyet Halk Partisi Aliağa Belediye Meclis Üyesi Ulviye Öztürk:

‘Tüm darbe ve girişimlerinin karşısındayım’

15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, demokrasimizi ve parlamenter sistemimizi ortadan kaldırmaya yönelik bir darbe girişimidir. Demokratik parlamenter sistemi ortadan kaldıracak tüm hain saldırıların karşısındayım. Ülkemizde askeri darbeler oldu. Demokrasimiz askıya alındı. Bunun zararlarını, kötü sonuçlarını hep beraber yaşadık. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi başarısızlığa uğrattığımız bir girişimdir. Olmaması gerekliydi. Bu girişimi şiddetle kınıyorum. Ülkemizde hiçbir darbe girişimi tekrarlanmamalıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi Aliağa Belediye Meclis Üyesi Erol Güngör:

‘Darbelere karşı cumhuriyeti savunmalıyız.’

Demokratik sistemi ve Cumhuriyeti korumak için sokağa çıkmış, canıyla bedel ödemiş, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Gazilerimize saygılarımızı iletiyorum. Ülkemiz çok zorlu bir süreçten geçmiştir. Bizler demokrasinin önemini bilen, cumhuriyetle yönetilmek isteyen, Atatürk ilke ve inkılaplarının yolundan ayrılmayan vatandaşlar olarak bu darbe girişimi karşısında gerçek bir demokrasi sınavı verdik. Umudumuz bir daha aynı süreçleri yaşamamamızdır.

Darbe girişimi sonrası ülke ekonomisini kalkındırmak, adaleti yeniden tecelli ettirmek için doğru politikalarla her zaman yan yana ve birlikte olmalıyız. Bağımsız, laik, adil bir ülke için her zaman ısrarcı olmalıyız.

Milliyetçi Hareket Partisi Aliağa Belediye Meclis Üyesi Rahmi Keskinoğlu:

‘Atatürk ilke ve inkılaplarından asla vazgeçmemeliyiz.’

Bu vatan için şehit düşen, gazi olan tüm vatan evlatlarını rahmetle ve saygıyla anıyorum. Onlar bizim başımızın tacı. Biz bugün bu girişimden kurtulduysak, yaşıyorsak; bu onlar kendilerini tanklara siper ettikleri içindir.

O kahpe günü hiçbir zaman unutmayacağız. Bu vatanın ekmeğiyle beslenen, bu vatanın okullarına giden, bu vatanın parasını yiyen ve ellerine bu vatanı korumak için verilen silahları alanlar, o silahları bu vatanın evlatlarına doğrulttular. Gazi meclisimizi bombaladılar. Bu ihanetin bedeli hem bu dünyada hem öteki dünyada sorulacaktır. İhaneti gerçekleştirenler birilerinin uşağı olabilirler. Ancak unutmamak gerekir ki onlar ülkemizin değerli kurumlarına sızmış yaratıklardır. Bu sebeple ordumuzun da başında yer aldığı kurumlarımızı o insan müsveddesi hainlerin ihaneti ile anmamalı ve yıpratmamalıyız. Özellikle ordumuzu bizim şeref ve namusumuzu korumak için görev yapan güvencemizdir.

İhanet sürecinin ardından geçen bir yıl boyunca çeşitli yargı ve temizlik içerisinden geçen ülkemiz bu süreci bir an evvel tamamlamalı ve mağduriyetleri olan vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderilmelidir. Asıl önemli olan bu hain saldırıyı düzenleyen, darbe planlayıcıların hepsinin hemen yakalanıp, yargılanması ve cezalandırılmasıdır. Allah bu musibeti bir daha devletimize ve milletimize göstermesin. Bu darbe bizlere bir kez daha göstermiştir ki; kuruluş felsefemiz olan Atatürk ilke ve inkılaplarından asla vazgeçmemeliyiz.

SONUÇ

15 Temmuz darbe girişiminin üstünden bir yıla yakın bir zaman geçti. Geçen süre zarfında tüm Türkiye olarak bu girişimi lanetledik. TSK içindeki darbeci yapının eylemleri sonucunda, 62'si polis, 5'i asker ve 179'u sivil olmak üzere toplam 246 kişi hayatını kaybetti. Darbe girişiminin ardından üç ay süreyle Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu'nun OHAL'in uzatılması yönündeki tavsiye kararının ardından hükümet OHAL'i uzattı. uzatılan OHAL süreci ise 21 Temmuz'da birinci yılını tamamlayacak. Bu süre zarfında yürütülen '15 Temmuz' soruşturmalarında 168 bin 801 kişi hakkında adli işlem yapıldı, 50 bin 504 kişi tutuklandı.Hali hazırda çıkarılan KHK'lar ve operasyonlar devam etmekte. Ancak siyasi çevrelerden tutun da akademisyenlere, sanatçı ve aydınlardan, sivil toplum kurumlarına, yalnızca iş ve ev arasında mekik dokuyan gencine, yaşlısına kadar pek çok kişi ve kurumun darbe girişimine ilişkin kafasındaki soru işaretleri kalmaya devam etti.

Geçen zaman zarfında pek çok soru cevaplanmadı. Örneğin darbeyi MİT ve Genelkurmay'ın neden öğrenemediği; öğrendiyse cumhurbaşkanı ve başbakana neden haber vermediği, darbe girişimi sonrası uzayan OHAL süreciyle birlikte ihraçların, kapatılan medya kuruluşlarının, STK ve derneklerin, tutuklanan milletvekilleri ile başlayan dalganın bir sonunun gelip gelmeyeceği, bu sorulardan bazıları... FETÖ devlet kurumları içerisine nasıl bu kadar rahat ve köklü yerleşebilmişti? Ak Parti hükümeti 'kandırıldık' demişti ancak kimi çevreler ve özellikle ana muhalefet bu açıklamayı kabul etmeyerek eleştirmeye devam etti.

Türkiye genelinde siyasi arenada ve sokakta halk arasında bu tartışmalar sürüp, OHAL süreci uzuyorken, 15 Temmuz darbe girişiminin bir yılının ardından, sanayinin ve yatırımların merkezi olan; işten çıkarma ve operasyonların da yansımasının hissedildiği Aliağa'da meseleyi tartışmak adına bir yazı dizisi hazırladık.

Yazı dizimiz boyunca Aliağa İlçe Kaymakamı Dr. Bayram Yılmaz'ın görüşlerine yer verdik. Bunun yanı sıra Aliağa'da siyasi arenada boy gösteren üç siyasi parti başkanının da darbe girişimi ile ilgili duygu ve düşüncelerini aldık. Aynı zamanda sanayinin etkin olduğu ilçemizde ,ilgili kurum ve meslek odaları ile darbe sonrası etkilenen genelde ülke, yerelde ilçe ekonomisi üzerine konuştuk. OHAL süreci ile en büyük darbeyi alan çok sayıda üyesinin çıkarılan kanun hükmünde kararnameler sonucu ihraç edildiği sendikalardan yaşanan sürecin değerlendirmesini istedik. En son gün ise Belediye Meclis üyelerine söz hakkı vererek yazı dizimizi tamamladık. Amacımız bir yandan demokrasinin karşısında tehlike arz eden bu girişimin neden ve sonuçlarını tartışmak diğer yandan ülkenin geleceğinden yana kaygı duyan tüm kesimlerin yerelde sesi olmaktı.

5 gündür devam ettirdiğimiz yazı dizimizin sonunda görülen şu ki; FETÖ/PDY yapılanmasının başlattığı başarısız darbe girişimine karşı bütün kesimler birlik ve beraberlik içerisinde ortak tepki veriyor. Bununla beraber, görüşlerine başvurduğumuz kesimlerden bir kısmı üzerinden bir yıl geçmiş olan darbe teşebbüsüne karşı olduğunu açıklayıp kınadıktan sonra “ama..” diyerek devam ediyor. 15 Temmuz sonrasında ülkemizde değişik kesimlerde ve farklı şekillerde başlatılan operasyonlarda kurunun yanında yaşın da yanmış olması ihtimali toplumda büyük bir kesimi rahatsız ediyor. Ancak bunu yüksek sesle dillendirmekten de “beni de FETÖCÜ diye alırlar mı” düşüncesiyle imtina ediyorlar.

Süreç boyunca yaşananları koşulsuz kabul edenler ve “böyle olması gerek” diyenler ise, ülke yönetiminde her kademede kılcal damarlara kadar sızmış olan bu yapının başka türlü tamamen temizlenemeyeceğini, sonuçta bu operasyonun başarısı için en ufak şüphenin bile gözardı edilmemesi gerektiğini, üstelik süreç zarfında yaşanan haksızlıkların ve olumsuz örneklerin abartıldığı kadar yüksek sayıda olmadığını iddia ediyorlar.

Diğer yandan, halk arasında yaygın kanıya göre, FETÖ operasyonları Ak Parti iktidarı tarafından muhalif sesleri susturmak üzere zaman zaman bir araç olarak da kullanılmakta. OHAL kapsamında KHK’lar ile işten atılan, görevden el çektirilen pek çok kişi hakkında somut delil ve soruşturma zemini hazırlanmadan, alelacele yapılan uygulamalar sonunda hakkını aramak için çeşitli muhalif siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin kapısını çalarak kendilerinin “mağdur” olduklarını iddia edenler, bu algının kamuoyunda giderek yerleşmesine neden oluyor.

50 yaş ve üzerindeki vatandaşlar ise daha önce yaşadıkları 12 Mart, 27 mayıs ve 12 Eylül ihtilallerinde dahi bu kadar “acımasızca” davranılmadığını ifade ederken, yine aynı yaş grubuna mensup bir diğer kesim ise 80 İhtilali dönemindeki “bir sağdan, bir soldan” diyerek idam edilenleri örnek gösterip, günümüzde sadece işten el çektirmelerin o dönemlere göre daha insancıl kaldığını ifade ediyorlar.

Sonuç olarak;

Geçen bir yıllık süreçte darbe girişimine bağlı o kadar gelişme yaşandı ki, halkın büyük kesimi, sadece kendi tarafından bakma fırsatı bulabildi. 15 Temmuz ve sonrasında ekonomik, siyasi, sosyo-kültürel açıdan yaşanan değişimlerin gerçek sonuçlarını doğru analiz edebilmek için elbette en az bir on yıl daha gerekli. Ancak görülen o ki, ülkede her kesimin aynı anda sergilediği “kenetlenmiş” görüntü, darbe kalkışmasının yaralarının da kısa sürede sarılmasını, ya da yaşanan sıkıntıların daha az hissedilmesini sağladı.

15 Temmuz’un ardından önlem olarak atılan adımların yol açtığı yeni yaraların da bir an önce telafi edilmesi, yazı dizimizin sonucunda ortak temenni olarak dile getiriliyor.

(EREN SARAN) 







 
Son Eklenen Haberler