131019098
26 Nisan 2024, Cuma

ERDEN, “PARTİ İÇİNDE KİŞİYE ENDEKSLİ YAPILAR OLUŞMASI YANLIŞTIR”

14 Eylül 2017, Perşembe 06:44

     


Kongre takviminde sona doğru yaklaşırken, Aliağa’daki CHP’ye emek vermiş kişilerle olan sohbetlerimizin konuğu bu kez de eski İlçe Eğitim Sekreteri Hasan Hüseyin Erden. Erden ile özellikle geçmişte parti içinde yapılan yanlışlar ve gelecekte yapılması gerekenler üzerine konuştuk.

- Adalet yürüyüşünün ardından kısa bir süre sonra Adalet kurultayı yapıldı ve orada pek çok konu tartışıldı. Kısaca özetlemek gerekirse, sizin izlenimleriniz nasıldı?

- Adalet yürüyüşü ve adalet üzerinden bu yürüyüşün yapılması çok yerinde bir hareketti. Bu yürüyüşü dolu dolu sonlandırmak gerekiyordu. Çünkü Türkiye’de adalette sorun olduğunu iddia ediyorsak, bunun hangi alanlarda olduğunu, nasıl çözülmesi gerektiğini de konuşup içini doldurmamız gerekiyordu. O nedenle, partinin bence çok güzel organize ettiği bir etkinlikti. Kamuoyunda karşılığını bulduğuna da inanıyorum. Bu kurultayın sonuçları da toplanarak kitapçık şeklinde paylaşılacak. O zaman daha iyi göreceğiz, kamuoyu da daha çok yararlanacaktır.

- Son günlerde özellikle ülkedeki muhalif kesim CHP kongresine kilitlenmiş durumda. En son, Ankara’da yapılan ‘Başkanlar Toplantısı’nda sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediği sözler de uzun süredir konuşuluyor, tartışılıyor. Kılıçdaroğlu kongre sürecine belediye başkanlarının karışmamasını, işlerine bakmasını, bu şekilde partiye daha çok fayda sağlayacaklarını belirtti. Siz bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bence yerinde bir görüş bu. Yıllardır şahsen benim de savunduğum görüştür. Bütün tecrübelerimizle şunu gördük ki; zaman içerisinde örgütün gücüyle seçtiğimiz belediye başkanları bir süre sonra güç zehirlenmesiyle örgütün üzerine abanıyor. Bu da örgütü verimsizleştiriyor, örgütü kimliksizleştiriyor. Benim için öncelikli olan CHP ve parti örgütüdür. Nihayetinde oraya seçilen belediye başkanının eksiklerini ve yanlışlarını giderecek olan, kamuoyu desteğini sağlayacak olan örgüttür. Bu nedenle çok yerinde bir açıklama olmuş sayın Genel Başkanımızın sözleri.

- Aynı konuşmanın devamında Kemal Kılıçdaroğlu, ileride başka görevlere talip olmayı düşünenlerin il ve ilçe kongrelerinde herhangi bir göreve talip olmamaları konusunda uyarılarda da bulunduğu ifade ediliyor. Bu düşünceyi doğru buluyor musunuz?

- Ben, hemen her gün partiye gelerek partinin işleyişi ve Aliağa’daki yerel ve genel siyasetle ilgili sohbetlere katılan, karşılıklı fikir alışverişi yapan biriyim. Kamuoyunda böyle bir sözün söylendiği iddia ediliyor ama partinin resmi kanallarından herhangi bir tebligat görmedim. Ancak şöyle bakacak olursak; adaylık sürecinde partinin, örgütün yönetimindeki arkadaşlar her yere aday olarak bir boşluk yaratırsa, elbette bu bir sıkıntıdır. Ancak şöyle bir şey daha var; herkesin demokratik hakkıdır aday olmak. Herhangi bir resmi bildirim yoksa, kongre süreci devam ederken parti yönetiminden herhangi bir şey gelmediyse, isteyen herkes bu hakkını kullanabilir. Örneğin İlçe başkanı aynı zamanda belediye başkanlığına aday olabilir, onu engelleyemeyiz. Burada en önemli nokta, dağınıklık yaratmadan, bütünlük içerisinde süreci devam ettirmektir.

- Bildiğimiz kadarıyla resmi bir yazı yayınlanması parti tüzüğüne aykırı. Ancak bir tavsiye kararı olarak yazı yayınlanabilir, onun da bağlayıcılığı yoktur. Bir kısım partili ‘genel başkanın söylediği emir niteliğindedir, ona uyulması gerekir’ derken, bir diğer kesim ise ‘resmi bir bildirim yok, öyle bir talimat gelirse gereğini yaparız’ diyor. Bu durumda bir resmi yazı beklemek ne kadar mantıklı?

- Ben bu konuda farklı düşünenleri kategorize etmeyi doğru bulmuyorum. Örgüt içerisinde elbette farklı düşünceler, anlayışlar olacaktır. Bu zenginliğin göstergesidir. Ama bunun kamuoyu önünde fazlasıyla birbirimizi yıpratacak ve örgütü sıkıntıya sokacak şekilde yapmamak lazım. Bu kendi örgütsel yapımız içerisinde oturup konuşulabilir. Adaylığı düşünenlerin herhangi bir kaygısı varsa, o kaygılar da bu şekilde giderilir. Bu konunun gündemde fazlaca tutulmasını doğru bulmuyorum.

- Aynı Başkanlar Toplantısı’nda, Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki yerel seçimlerde belediye başkan adaylarının genel merkez tarafından atama yoluyla belirleneceğini söylediği de konuşulanlar arasında. Burada bir çelişki sözkonusu değil mi? Bir yandan belediye başkanlarına kongreye karışmamaları, delegenin özgür iradesine saygılı olunması salık verilirken; öte yandan bölgedeki üyelerin ve delegenin tercihi yerine Ankara’nın değerlendirmesiyle aday belirlenmesi bir çelişki değil midir?

- Buna çelişki olarak bakmamak lazım. Elbette bazı sıkıntılar var. Demokratik sistem olarak ülkede sağlıklı çalışan bir mekanizma olsa, partide de bu tür durumlar yaşanmaz. Fakat maalesef, türkiye’de demokrasinin esas aktörleri olan siyasi partiler ve siyasi partiler yasasında eksikler ve yanlışlar var. Her şeyden önce örneğin üye kaydında çok büyük hatalar var. Bunlar da büyük zaaflar oluşturuyor. Öncelikle bunların ortadan kaldırılması gerekli. İkincisi, biz iki dönemde, 2004 ve 2014’te aday enflasyonu ve beraberinde bir dağılma yaşadık. Bu sorunun önseçimle çözüle bileceğini düşünüyor bazı kesimler. Ön seçimi kimle yapacağız? Parti üyeleriyle. Parti üyelerinin yazımında ve üye kalitesinde de partinin ideolojisine, tüzüğüne, programına hakim olma noktasında sıkıntılarımız var. Belli bir süreç içerisinde ben bunun da aşılacağına inanıyorum. Ancak şu an için tek başına ön seçimin sağlıklı bir seçenek olacağını düşünmüyorum. Dağınıklığı ve bu kargaşayı önlemek için değişik yöntemler uygulanabilir. İşin özünde başka sıkıntılar var. Kişiye endeksli yapılar oluşuyor partide. Bu yanlış. Kişiye endeksli değil, parti kimliğine, partinin önceliğine, parti kültürüne, demokratik kültüre inanan ve kavramış bir yapıyla daha iyi sonuçlar alabiliriz. Bu da zaman isteyen bir süreç.

- 2014 seçimlerinde yine atama yöntemiyle başkan adayı belirlenmişti. Sonrasında kırgınlıklar, küskünlükler, başka partiye geçmeler, başka partiye geçmese de mevcut aday için çalışmayı reddedip köşesine çekilenler oldu. Bunun zararını da bütün CHP çekti. Önümüzdeki dönem yine atama ile başkan adayı belirlendiğinde tekrar aynı kırgınlık ve küskünlükleri önlemek için sizce ne yapmalı?

- Bunun yolunu yöntemini hep birlikte bulacağız. Burada tek başına yöntemler üzerinden gidersek bazı şeyleri eksik görmüş oluruz. Parti kimliği, siyasal duruş, örgütlü hareket etme yeteneğimizin eksikliği de ortaya çıkıyor burada. İstediğimiz adayın çıkmaması nedeniyle darmadağın olmak çok büyük yanlış. O zaman, kişiye endeksli olmamak gerek. Elbette bir adaya yakınlık duyabiliriz. Ama o seçilmediği zaman örgütlü davranmaktan vazgeçilmemesi lazım. Sonrasında bunun acısını hep beraber çekiyoruz. Sonra bunu düzeltmek için çok çaba sarfediliyor. Kamuoyu bunu farkettiğinde, sizi farklı değerlendirmeye başlıyor. Bu görüntülerin oluşmasına izin vermemek lazım.

- Kongre sürecinde Aliağa için takvim henüz belirlenmese de oldukça yaklaştı tarih. Kongre sürecinde bir kesim partili blok listeyi, diğer bir kısım ise çarşaf listeyi savunuyor. Size göre ilçe yönetimini oluştururken izlenecek en doğru yol hangisidir?

- İlçe başkanlığı seçiminde ‘bugünkü yöneticilerimiz yanlışlar yaptı, biz de 2019’da onları cezalandıracağız’ gibi bir tavır içerisinde olmak çok yanlış bir tavırdır. İlçe yönetimindeki bu demokratik yarışta elbette birileri farklı bakacaktır. Bu gayet doğaldır. Böyle bir yarışın olması da güzeldir. Partiye ivme kazandırır, aynı zamanda bir çekim merkezi oluşturur. Ama burada uygulanan yöntem ve taktiklerin hakkaniyetli olması önemli. Birbirimizi kıracak, kamuoyuna yanlış görüntü verecek şekilde davranılmamalı. Bu duyarlılığı gösterecek olgunluğa geldik artık. Oturalım ve daha iyiyi nasıl yapacağımızı hep beraber konuşalım. Partinin ilçe binası herkese açık. İsteyen gelip burada konuşmalı. Sizn verdiğiniz her görüntünün kamuoyunda bir karşılığı var. O zaman dikkatli olunması gerekiyor. Çok güzel bir söz vardır; ‘Oksijen tüm canlılar için kaçınılmazsa, herkes oksijeni temiz tutmalı’. Demokrasi hepimiz için gerekli ise, hepimiz de buna iyi yönüyle bakmalıyız. Zaten yeteri kadar sorunlar var, başka sorunlara yol açmamalı. Bizim ideolojimiz ve hedefimizde insan var. Amacımız insanı mutlu etmek.

Liste meselesine gelince, her ikisinin de artıları ve eksileri var. Elbette demokratik kültüründe, örgütlü davranış kültüründe pek çok eksiklerimiz var ve bunları tamamlamamız gerek. Demokratik kitle örgütlerinde de, siyasi partilerde de çarşaf liste ve blok liste tartışmaları hep sıkıntı yaratır. Çarşaf liste elbette bazı iç dengeleri bir arada tutmaya ve katkı sağlamaya yol açabilir. Ancak orada da şöyle bir handikap var ki, bu kez de yönetim içinde bir tür kakafoni oluşabiliyor. O zaman da yönetimin çalışmasında sıkıntı doğuyor. Bu tür yönetimsel zaafların oluşmaması için de bu anlamda blok liste isteniyor. Bana göre ikisi de demokratik yöntemdir ve uygulanabilir. Buna karar verecek olan seçilen delegasyondur. Yaşam matematik gibidir. Sorunun çözümüne doğru noktadan başlarsanız, sonuç doğru çıkar. Yaşadığım tecrübeler çerçevesinde, şu an için çarşaf listeyi çok sağlıklı görmüyorum. Hele ki önümüzdeki yerel seçimler ve Türkiye’nin sistemini değiştirebilecek başkanlık seçimi düşünülünce, daha örgütlü, daha iyi çalışıp birbirimize daha anlayışlı davranmamız gerekliliği ortaya çıkıyor. Hizmet etmek demek ille de bir yerlerde ismimizin olması demek değildir. İlla ki delege olmak, yönetimde olmak isteğini çok sağlıklı bulmuyorum.

- Ortada kaybedilmiş bir yerel seçim var. İlçe yönetimini o günden bu yana yaptıkları ve yapmadıklarıyla değerlendirirseniz, nasıl yorumlarsınız?

- 2014 seçimlerinden sonra Türkiye genelinde yapılan halk oylamaları ve sonraki seçim sonuçlarına göre bir değerlendirme yaparak CHP’nin burada giderek ivme kazandığı ve yukarı doğru gittiğini görürüz. Sayısal olarak kamuoyundan bir teveccüh gördüğü ortadadır. Bugünkü yönetimi eksik bulabilir, eleştirebilirsiniz. Ama yalnız başına eleştirmek, dedikodu yapmaktır. Sizin de alternatif üretmeniz, katkı koymanız gerekir. İçeriden eleştirmek, içeride var olmak gerekir. Değişik meclislerden eleştiri yapmak etik değildir. Gelip partinin iç işleyişinde, toplantılarında eksik ve yanlış ne varsa konuşulması lazım.

Ben mevcut ilçe yönetimini başarılı buluyorum. Başarının ölçüsü birine göre bu noktadır, birine göre şu noktadır. Ben çalışmalarda ellerinden gelen çabayı sarfettiklerini görüyorum. Daha iyi noktaya taşınabilir mi? Her beraber, el ele verirsek, birlik olursak elbette ki daha da iyi noktalara taşınabilir. Hepimiz bu konuda daha özverili olmalıyız.

-Önümüzdeki günlerde, kongre sonrasında partiyi temsil edecek bir ilçe başkanı ve Aliağa’yı yönetmeye talip bir başkan adayı ortaya çıkacak. Size göre seçilecek İlçe Başkanı ve belediye başkan aday profili nasıl olmalı?

- Tabii ki burada öncelikli hedef yerelde iktidar olmaktır. Çünkü partinizin düşündüğü şeyleri ancak iktidar gücüyle harekete geçirebilirsiniz. Tabii ki iktidar olurken resmi de güzel çizmek gerekiyor. Bu tabloda ilk göze çarpan detay Belediye başkan adayıdır. Bunun yanında belediye meclis üyeleri ve tamamlayıcı diğer unsurlarla birlikte tabloyu oluşturmak gerekli. Ben, kişiyi önceleyerek seçimin kazanılabileceğine inanmıyorum. Belediye başkanının iki özelliğinin bulunması gerek. Birincisi devlet adamlığı, ikincisi işadamlığı. İşadamlığından kasıt işveren olması değildir. Kamuoyuyla, toplumla barışık olmalı. Partisiyle ve örgütüyle bütünlük sergilemeli.

- Kongrede yeni seçilecek yönetimde siz herhangi bir görev almayı düşünüyor musunuz ya da desteklediğiniz herhangi bir ekip ya da kişi var mı?

- Genelde bizde erki ele alan yapı çoğu zaman bu erki kendisine muhalefet edecek ve kendi ivmesini de dengede tutacak bazı yapıları yok etmekte kullanıyor. Bu sefer, o ivme bozulduğu için denge de kayboluyor ve bütün yapıya zarar veriliyor. Bunun yanında, muhalefet edenin de bir felsefesinin olması lazım. Eleştirdiğiniz yanlışı, eksiği ikame edecek bir öneri getirmelisiniz. Burada eksiklerimiz var. Ben bu anlamda, bana herhangi bir talep gelirse, yapabileceklerim ne ise elimden geldiği kadar yapmaya çalışırım. Ama bunun dışında ille de şu görevi isterim diye bir talebim yoktur.

Benim gördüğüm kadarıyla, mevcut yönetimin desteklenmesi gerekir. Katkılar konarak partinin daha örgütlü ve daha güçlü olması için çalışılması gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak; 2004 ve 2014 yıllarını Aliağa’da hepimiz yaşadık ve o günler geldi geçti. Hala daha o günlerin tartışmalarını yapmaya gerek yok. Orada ne yanlış yaptıysak, bütün aktörler yaptıklarını ve yapılması gerekeni biliyorlar. O zaman, bunlardan sakınacağız. Bu tür davranışlardan, birbirimizi kıran ve partimize zarar veren şeylerden uzak duracağız. Birbirimizi daha çok sevmeye, dinlemeye, örgütümüze daha çok gelmeye çalışmak en iyi yapılması gereken şeydir. Başarının anahtarının bu olduğuna inanıyorum.

(BÜLENT PINARBAŞI) 







 
Son Eklenen Haberler