131019098
29 Nisan 2024, Pazartesi

KADIN PORTLERİ - NİLDEN AKDOĞAN: “BEN MESLEĞİ İLE BÜTÜNLEŞMİŞ BİR İNSANIM’

30 Eylül 2017, Cumartesi 06:59

     


Aliağalı Amazonlar’ da bu haftaya kadar dokuz ayrı kadınla tanışma fırsatı yakaladık, bu hafta onuncu röportajımız ve bu röportajda okuttuğu çocuklarının ilerlemesinde basamak olmuş, idealist bir kadın olan Nilden Öğretmenle bir araya geldik. Onu tariflemek için okuluna, çocuklarıyla iletişimine bakmak gerekiyordu. Gerekli izinleri aldıktan sonra okulunda ziyaret ettiğimiz Nilden bizlere yaşamının en önemli anlarını anlattı.

Keyifli okumalar…

Seni tanıyabilir miyiz?

1977 yılında İstanbul’da doğdum. Annem emekli sınıf öğretmeni, babam serbest meslek sahibiydi emekli oldu. İlk ve orta öğretimimi Zonguldak’ta tamamladım. Babamın işi dolayısıyla İzmir’e taşındık. Buraya taşındıktan sonra liseyi bir kolejde okudum. Annem okul hayatım boyunca okuduğum okullarda görev yaptı. Benim de öğretmenliği seçmekte ve nasıl bir öğretmen olacağım konusunda en önemli rol modelimdi. Öğretmenden ziyade çocuklara anne gibi yaklaşırdı. Sınıfında yirmi öğrenci varsa, dolabında da yirmi tane ter bezi olan bir insandı. Benim kendimi geliştirmem noktasında her zaman etkili oldu.

Anne ve babanla arkadaş gibi olduğunu söyleyebilir misin?

Tek çocuklu bir ailenin, arkadaşlıkla ebeveynlik arasında ince bir çizgi ile büyütülmüş bir çocuğuydum. Başım sıkıştığında ilk insanın annem ve babam olduğunu biliyordum. Öte yandan her zaman sen neyi nasıl yapacağını iyi bilirsin, ama başına da bunlar gelebilir diye uyarılarda bulunurlardı. Keyifli bir çocukluktu, her şey çok masum ve saftı. Gecenin 12’lerine kadar sokakta oynayan çocuklardık. Annemiz seslendiğinde ses verirdik, oynamaya devam ederdik. Şimdi benim çocuklarım on dakika gözümün önünden ayrıldığı zaman tedirgin oluyorum. Sosyal olmak adına böyle bir çocukluk yaşamak bir şanstı. Üniversiteyi Selçuk Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliğinde okuyarak tamamladım. Konya’da eşimle tanıştım.

Eğitimci bir ailenin çocuğu olmanın bütün avantajlarını yaşadıktan sonra öğretmenlik nasıl başladı?

En büyük hayalim, kendi öğretmenlerimle aynı öğretmenler odasını paylaşmaktı. İlk görev yeri kendi okuduğum kolej oldu. İki yıl görev yaptığım kolejde, özel okulda çalışmanın tüm faydalarını gördüm. Kişisel gelişimimde bunun faydasını gördüm. Birçok üstattan meslekte temel taşlarımı oluşturacak eğitimler aldım. Daha sonra ben özel okulda devam etmek istemiyorum. Özel okuldaki öğrenci profili hazır bir profil. İlgili veli, aileden eğitimli öğrenci olması dolayısıyla, orada ‘Thank you’ dediğim de ‘you are welcome’ cevabını alıyorsunuz ama bu cevabı Asarlık’taki bir öğrenciden duyduğunuz zaman daha mutlu oluyorsunuz. Çünkü ona bu bilgiyi siz veriyorsunuz ve yine sonucunu siz görüyorsunuz.

Devlet okulunda çalışmak ile özel okul çalışmak arasında nasıl bir fark var?

2002 yılında özel sektörden ayrılıp, öyle bir rüya okuldan Asarlık’taki bir okula tayinim çıktı. Bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra idarecilik görevim başladı. Dokuz yıl aynı okulda müdür yardımcılığı görevime devam ettim. Tüm öğretmenliğim boyunca çocukların hayatlarına dokunmayı, onların ruhunu anlamayı çok sevdiğim için aileleri ve kendileriyle hep ilgili oldum. Çocuk ödev yapmadığında, daha önceleri daha yargılayıcı yaklaşırken, dedim ki ‘Burası başka bir yer; kalk Nilden çocuğun evini bir gör.’ Her gittiğim evde ana ihtiyaçlarını gidermekte zorluk çekiyordu çocuklar. Yatacak ayrı bir odası olmayan, bir kuru ekmeği yiyen çocuklardan İngilizce ödevi yapmasını bekleyemezsiniz. Ama daha sonra öyle bir iletişim kurduk ki, yurtdışı projelerine katılan öğrencilerim oldu. İşte o zaman yaşadığım haz ve mutluluk daha farklıydı. Her çocuğun eşit eğitim hakkına sahip olduğunu düşünüyorum. Ben mesleği ile bütünleşmiş bir insanım. Kendi çocuklarımın davranışları ile okuldaki çocuklar arasında empati yapıyorum. Asarlık benim hayatımın en önemli dönüm noktalarından biriydi diyebilirim…

Bir öğrencim vardı hiç unutmam, omzuma dokunup “Hocam benim amacım şu okulu bitirip, şu karşıki marangozda çalışıp evime iki ekmek fazla götürebilmek. İngilizce benim neyime yarayacak, yorma kendini!” dedi. Gerçek benim yüzüme çarptı. O çocuktan aldığım sinyalle baktım mesleğime…

Kendi çocuğunun büyüme süreci zor muydu?

Kızımın çocukluğuna tanıklık etmek istemiştim kendi çocuğumu kendim büyütmek. Tam kızım doğdu ben Asarlık’ta müdür yardımcısı oldum. İzne ayrılamadığım için kızımı büyütmek anneme kaldı. Annem emekli oldu, annem çocuğuma baktı ben işime devam ettim. Kadın dayanışması oluşturduk aramızda.

Öğretmen anne olmak güzel bir duygu mu?

Vicdanen rahatsız olduğum yerler oluyor. Mesela okulda bir çocuğa sakin bir ses tonu ile ‘Yapma Yavrum’ derken, sabır sınırım dolduğu için evde kendi çocuğuma daha yüksek tondan uyarılarda bulunduğum olmuştur. Bazen bu tarz bir vicdan azabı hissettim. Kızım açısından da okul kurallarını sürekli ona hatırlatmak bakımından pek güzel olmayabilir. Hem kızım hem oğluma kendi ailemden gördüklerimi öğrettim.

Aliağa’ya nasıl taşındın?

Biz Karşıyaka aşığı bir aileyiz. Eşim bir gün ne zamana kadar havada yaşayacağız diye sordu. Ne söylediğini anlamadım. Ayağımızın toprağa değmediğinden, hep apartmanda yaşadığımızdan bahsetti. 20 yıldır Şakran’da yazlığımız vardı. Karar verdik ve Şakran’a taşındık.

Buradaki insanlarla ilişkin?

Her yaz burada geçtiği için esnafından komşusuna herkesle tanıştım zaten. Burada görev yapmaya başlayınca birçoğu velim oldular. Küçük yerde yaşamayı seviyorum. Samimi sıcak ilişkiler kurabiliyor insan. Hayal ettiğimden daha güzel bir yaşamım oldu.

Hepimizin kafasında bir müdür profili vardır ve bu pek sevdiğimiz bir profil değildir? Sen bu imajı yıktığını düşünüyor musun?

İlk göreve başladığımda da küçük bir öğrencim beni gösterip, ‘Aaa kız müdür!’ demişti. Bana öyle bir sarıldılar ki ben burada hep mutlu oldum. Her tören sonrası onlara unutmamaları için ‘Sizi seviyorum’ diyorum. Her şeyin başında sevgi var bence… Kişinin karakteriyle de alakalı, nice erkek müdürler biliyorum ki kibar, naif ve sevgi dolu… Ben çocuklarıma içimden geldiğim gibi davranıyorum. Böylece de bu imajı kendime göre yıktığımı düşünüyorum.

Nilden öğretmen kimliğini geride bıraktığında neler yaparsın?

Ben evcimen bir insanım. Hep arkadaşlarımla ve ailemle evde vakit geçirmeyi severim. Bunun dışında görmediğim yerleri görmeyi severim. Farklı kültürleri görme şansım oldu. Teknolojiyi kullanmayı seviyorum. Çocuklarımın gerisinde kalmamak için teknolojik gelişmeleri takip eder öğrenirim.

Peki, ülkemizdeki kadınların yaşamlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Ben ülkemdeki tüm kadınların çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Neşet Ertaş’ın bir lafı vardır; “Kadın insandır, biz insanoğluyuz’. Biz işte bunu yansıtamıyoruz. Kendi gücümüzü belki de tam olarak ifade edemiyoruz. El emeğimizle yaptığımız şeyleri bile tam anlamı ile gösteremiyorum. Bunu yapabilsek her şeyin daha farklı gelişmeler olacaktır.

Yaşanan sıkıntılar, uygulanan baskılar?

Ulaşamadığımız ve eğitemediğimiz zihniyetler yüzünden bunları yaşıyoruz diye düşünüyorum. Kadınlar olarak bizler problem olacak tipler değiliz. Bunlar beni kaygılandırıyor ancak kendi çocuklarım için değil ama yardım edemeyeceğimiz, elimizin değemeyeceği kız çocukları için kaygılanıyorum. Ben bir kadının kendini evine, çocuklarına eşin adaması gerekmediğini düşünüyorum. Önce ben iyi olmalıyım, kendimi geliştirmeliyim ki çevreme, aileme faydam olsun.

Son olarak Aliağalı kadınlara ne söylemek istersin?

Her şeyin başı istemek ve hedef koymak… Başarmak için istemek lazım, tüm kadınlarında istediklerini yapmaları noktasında ısrarcı olmalarını söyleyebilirim.

(EREN SARAN) 







 
Son Eklenen Haberler