YÜK ETME AFFET
25 Temmuz 2017, SalıTweet |
Serkan SELİNGİL
Affetmek… En büyük erdem değil en büyük yetenek. Atalarımız "İnsan beşer, kuldur şaşar" diyerek insanların bazen şaşırmasını, yanılmasını hoş görmek gerektiğini söylemişler. Genellikle affetmenin, nefret edilen kişiyi suçsuz bulmak anlamına geldiğini düşünürüz. Oysa affetmek, geçmişteki olumsuz anıların yükünden kurtulmak, olumsuz duyguların yaşamımızı kontrol etmesine son vermek demektir. Affetmek sanılanın aksine, bir hatayı görmezden gelmek demek değildir. Geçmişte yaşadığımız deneyimleri unutmak anlamına da gelmez, tam tersi yaşananları bir ders olarak görmek ve aynı tuzaklara düşmemektir.
Affetmek, insanın kendi kendine verdiği en büyük sınavlardan biridir. Gururunu kırmış, destek vermesi gereken yerde yarı yolda bırakmış, yalan söylemiş, aldatmış birini ya da birilerini affetmek onlarla tekrar görüşmek anlamına gelmiyor. Veya onlara aynı cömertlik ve iyi niyetle yaklaşmak anlamına da... Onları affetmek tamamen kişinin kendisi için yapacağı en büyük lütuftur. Onların kırıklıklarını ve yaralarını yüklenmeden yola devam etmek için. Uzun vadede bu kişinin kendini de affetmesini kolaylaştırır. Başkasını affedemeyen kendi yanlışları ya da hatalarını affetmekte de zorlanır ve sürekli kendine hesap sorar ve kendi hatlarını da büyütür. Halbuki başkalarını affetmek kendini affetmek ve kendiyle barışık olmanın en güzel temiz yollarından biri.
Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır. Gerektiğinde hataları da söyleyeceğiz ki karşımızdaki kişinin de kendisini düzeltmesini sağlayalım ama kendimizin de hataları olduğunu, kusursuz olmadığımızı, o kişinin de bizim hakkımızda fikirleri olabildiğini unutmayarak yapalım! Öfke, kin...gibi duygular insana zarar veriyor ve affetmemek, affedilmeyeni daha kötü yollara sevk ediyor. Unutmayın ki bir tane yaşamınız var. Bunu uzun değil, anlamlı ve iç huzuruyla geçirmek istiyorsanız affedin.
OKUMALI/YERALTINDAN NOTLAR
Sosyal ilişkileri zayıf bir yeraltı adamı, yerin üstüne çıkmaya çalışırsa (yani sosyalleşirse) ne olur?
Kendisini toplumdan soyutlamış, kendi deyimiyle “hasta” bir insan olan isimsiz kahramanımız, “yeraltı” diye adlandırdığı karanlık ruh dünyasından okuyucuya sesleniyor. Asosyal bir yapısı olan, samimiyetten uzak arkadaşlarıyla ilişkilerinde ezilmemek için kendini şartlandıran ve bunun için çabalayan, fakat her defasında gururunu ayaklar altına alan biri... Ezilen gururunu, bir başkasının gururunu ezerek bertaraf eden, psikolojisi bozuk bir karakter!
İlk 1864 yılında yayınlanan Dostoyevski'nin bu hacmi küçük fakat içeriği büyük eseri “Yeraltından Notlar” edebiyat tarihinin başyapıtlarından biridir.
İZLEMELİ/DUNKIRK
Christopher Nolan'ın 2. Dünya Savaşı'nın kaderini belirleyen olaylardan biri olan Dunkerque Tahliyesi'ni konu edinen filmi, yüz binlerce İngiliz ve müttefik askerlerinin, düşman askerleri tarafından etrafının sarılması ile başlar.
Arkaları deniz olan bir yerde sıkışan askerler, düşman saldırısına karşı çaresiz bir durumda kalırlar. Başrollerinde Mark Rylance, Kenneth Branagh ve Tom Hardy'nin yer aldığı filmin kadrosunda ayrıca Jack Lowden, Aneurin Barnard ve ilk kez film deneyimini yaşayacak olan Fionn Whitehead ile Harry Styles da yer alıyor. Filmi kendi senaryosundan uyarlayacak olan yönetmene yapımcılık koltuğunda da Emma Thomas eşlik ediyor.
DİNLEMELİ/ HAYATIMA DOKUNAN ŞARKILAR
Türk Pop Müziğin güçlü isimlerinden Levent Yüksel, uzun süren sessizliğini
‘Hayatıma Dokunan Şarkılar’ adını verdiği ve çocukluktan beri dinlediği arabesk şarkılardan oluşan albümü ile bozdu. Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses ve Müslüm Gürses gibi efsanelerle özdeşleşen şarkıları kendi tarzı ile harmanlayan Levent Yüksel, hem pop müzik hem de arabesk severleri mutlu ediyor.