GELİŞİM
9 Haziran 2016, PerşembeTweet |
TUNCAY TÜRKMEN
Gelişim çok yönlü ve karmaşık bir süreçtir. Biyolojik özellikler, kalıtım, içinde bulunulan çevre, beslenme vb. birçok iç ve dış etkiler gelişim üzerinde aktif rol oynar. Davranışların temelinde belirli biyolojik aşamalar etkilidir. Çocuk belirli aylarda yürür, diş çıkarır ve ilk kelimesini söyler. Bu davranışların gerçekleşebilmesi ancak çocuğun o davranışı yerine getirebilecek düzeyde olgunlaşmasına bağlıdır ve davranışlar bu olgunlaşmaya bağlı olarak belirli bir sıra izler. Örneğin; çocuğun yürümeden koşması, kelimeleri söylemeden cümle kurması veya şarkı söylemesi mümkün değildir. Buradan hareketle; çocuktan bekleyeceğimiz davranışların tümünün onun olgunlaşma düzeyine bağlı olduğunu söyleyebiliriz, çocuk bir davranışı yerine getiremiyorsa ve gelişiminde herhangi bir aksaklık yoksa (kalça çıkığı, düztabanlık, dilin normalden büyük olması... türünde normal dışı fiziksel özellikler) çocuğun o davranışı yerine getirebilmesi için daha fazla zamana ihtiyacı vardır, başka bir deyişle o davranış için henüz yeterince olgunlaşmamıştır.
Doğumdan itibaren çevre bireyi öğrenme yoluyla etkiler. Henüz küçücük bir bebekken çocuk kendini rahatsız hissettiğinde, acıktığında, altı kirlendiğinde ağlar. Anne – baba bebeğin altını temizler, karnını doyurur ve onun kendini rahat ve güvende hissetmesini sağlar. Çocuk bu rahatlık duygusuyla anne – babanın varlığını özdeşleştirir ve zamanla sadece anne – babanın varlığı bile çocuğun kendini rahat ve güvende hissetmesini sağlar. Hatta zaman zaman çocuktan anne – babaya “sen buradasın, benim yanımdasın, beni bırakmayacaksın” gibi cümlelerle kendi güvenliğini test eder.
Bireyin küçüklüğünde geçirdiği hoş olan veya olmayan deneyimler onun gelecekteki yaşamında etkili olur. Ortamda sürekli bağıran birinin varlığı çocukta korku tepkisi doğurur ve ileride o ortamda bağırılmasa da bu tepki yerleşir. Buna benzer olarak, çocukken köpek tarafından ısırılan çocuk, köpek korkusunu yetişkin bir birey olduğunda da taşıyabilir. Tüm bunların yanında çocuğun kendi davranışları karşısında çevreden, anne – babadan, bakıcısından veya öğretmeninden aldığı tepkiler de onun gelecekteki davranış biçimi üzerinde etkili olur, olumlu veyahut olumsuz iz bırakır. Örneğin; çocuk annesine sarıldığında annesi de ona sarılıp öpüyorsa çocuğun annesine yaklaşma davranışı daha sıklaşır. Aynı şekilde çocuk ağladığında ebeveyni isteklerini hemen yerine getiriyorsa ağlama davranışında artma olur. Çünkü çocuk isteklerinin ağladığında yerine getirileceği kanısına varır.
Çocuk, tüm gelişme süreci boyunca hep çevreyi gözler, çevresinde gördüklerini anlamaya ve uygulamaya çalışır. Bu anlamda; çevresindeki insanlar (anne – baba, öğretmen, akrabalar vb.) çocuk için birer modeldirler. Sürekli kavga eden ve annesine vuran bir babayı gören çocuk, çok büyük bir olasılıkla ilerde kavgacı ve eşine el kaldıran bir birey olur.
Ailenin çocuk üzerindeki etkisini ve dolayısıyla bunun topluma etkisini manipule etmek ne yazık ki imkânsızdır. Milyonlarca aile ve milyonlarca anne – baba var ve herkes kendi doğruları ile çocuklarını yetiştirmek istiyor; kuşkusuz bu tüm anne – babaların hakkıdır, ancak bu durumda ortak bir zemine ulaşma görevinin tümü okulların üzerine yıkılıyor, ne yazık ki. Bir insanın kişiliğinin oluşumu 7-8 yaşlarına kadar yerleştiğini düşünürsek, ortak zemine ulaşmada okulların başarısızlığını anlayabiliriz. Çünkü çocuk okula başlayana kadar zaten bir takım kişiliğini oturtmuş ve belirli bir kalıba girmiş olmakta.
Nasıl ilkokulu okumadan orta ve liseyi okumak mümkün değilse iyi bir temel eğitim almadan kişiliğin eksiksiz ve sağlıklı oluşabilmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla; ortak değer, eğitim ve kültüre sahip olmayan çocukların örgün eğitimden aynı şekilde faydalanması da beklenemez. İlk çocukluk çağı, çocuklar arasındaki farklılıkların en minimum düzeyde olduğu çağdır ve çocuklar arası farkların en kolay kapatılabileceği zamandır. Yani şekillendirme çok daha kolaydır, ilerleyen yaşlara göre. Burada en önemli kısım ebeveynlerin, anne hamile olduğundan itibaren çocukların gelişim düzeyleri hakkında uzmanlarca bilgilendirilmesi ve gelişimsel dönemlerine bakılarak çocuk yetiştirme hakkında donanımlı hale getirilmelidir.
Peki, çocuğunuzun diğer çocuklardan farklı olup olmadığını nerden bileceksiniz? Cevabı haftaya…