ANADOLU’YU VE ÜLKESİNİ ÇOK SEVEN BİR ADAM
10 Ağustos 2020, PazartesiTweet |
Cevat YILDIRIM
Günümüzde onun adını çok az kişi bilir. Oysa o anıtsal bir kişidir. Eserleriyle, yetiştirdiği öğrencilerle, yurdu için yaptığı hizmetlerle yakın dönem Cumhuriyet tarihinin çok önemli bir devlet adamı ve siyasetçisidir. Kimden bahsedeceğimi elbette bilemezsiniz. Kendi kendini yetiştirmiş önemli bir insandır. Hem Ziraat Vekilliği (Tarım Bakanlığı) hem Milli Eğitim Bakanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Girişte bazı özelliklerini saydığım adam, 10 Ağustos 1898 tarihinde, Aliağa ilçesinin Helvacı köyünde (Mahallesinde) doğmuş Şevket Raşit HATİPOĞLU’dur. Tarım hayatında hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Her gün içtiğimiz çayda onun büyük emeği ve payı vardır. Rize insanı onun sayesinde her yıl çay tarımından önemli sayılacak gelir elde etmektedir. Hatipoğlu Türkiye’de çay tarımının kurucularından biri olarak kabul edilir. “Türkiye’de çay iktisadiyatı” adlı eserinde çay hakkında gerekli tüm bilgileri toplamış ve Rizelilere atıfta bulunmuştur. Kendisi gibi ziraatçı olan yüksek ziraat mühendisi Zihni (Derin) Bey’i işbaşına getirmiş ve bu sayede çay tarımının sahada uygulanmasında öncülük etmiştir.
Şevket Raşit Hatipoğlu İlkokulu Helvacı köy’de, ortaokulu Kırkağaç ve Menemen’de bitirdi. 1916 yılında da Bursa Ziraat Okulu’ndaki eğitimini tamamladı. 1920 yılında kaydını yaptırdığı İstanbul Halkalı Yüksek Ziraat Okulu’ndan 1923 yılında ziraat mühendisi diploması alarak ayrıldı.
1923-1925 yılları arasında İzmir Ziraat Okulu’nda öğretmenlik yaptı. 1925-1926 yıllarında Paris’te Ulusal Angronik Enstitüsünde, 1927-1929 yılları döneminde Berlin Yüksek Ziraat Okulunda Genel Ekonomi ve ziraat ekonomisi alanında ihtisas yaptı. 1929-1931 yılları döneminde Leipzig Üniversitesinde felsefe doktoru oldu. 1931 yılı sonunda ülkesine döndü. 1932-1940 yılları arasında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doçent ve profesör olarak görev yaptı.
Hatipoğlu Parlamento’ ya bir ara seçimde Afyonkarahisar milletvekili olarak girdi, VII. VIII. XII. XIII. Dönem Manisa milletvekili olarak mecliste yer aldı. 13, 14 ve 15. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinde Tarım Bakanı olarak, 27. Hükümette de Mili Eğitim Bakanı olarak görev yaptı.
Tarım Bakanlığı sırasında İnekhaneler, Tarımda makineleşme ve modernleşme çalışmaları, Çiftçiyi topraklandırma kanunu hakkında incelemeler ve kanunun maddelerinin yazılması konusunda çalışmalar yaptı. En önemli çalışmalarından biri “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’’ydu. Değişik konuşmalarında “Çiftçiyi Topraklandırmak Türk Köylüsünün Bir Özlemidir” demişti. O devrede tek partili sistem vardı. Aynı parti içinde bulunan ve daha sonra Demokrat Partiyi kuracak olan Adnan Menderes ve arkadaşlarınca bu kanun konusunda büyük eleştiri yağmuruna tutuldu. İktidarın o devresinde üst tarafta bulunanlar da kendisine siyasi sebeplerle açıkça destek veremedi. Cumhurbaşkanı İnönü nasıl Köy Enstitülerinin kapatılmasına ses çıkarmadıysa, Hatipoğlu da siyasi nedenlerle bazı yöneticilerin desteğini alamadı ve kanun hiçbir zaman gerçek anlamda hayata geçmedi. Ancak yasa tasarı görüşmelerinde tek parti yönetimine karşı yapılan muhalefet ve gruplaşma, çok partili döneme geçişte, büyük rol oynadı. Belki de II. Dünya Savaşı sonrasının getirdiği ekonomik zorluklar üst taraftaki yöneticilerin yasanın uygulanması konusunda cesaretini kırmıştı.
Yrd. Doç. Dr. Ömer Karakaş’ın makalesine göre Manisa’ya bir hizmeti dokunmamıştı. Zira o herhangi bir yöreyi kollamamıştı. Herkesi ve her bölgeyi seven gerçek bir bilim adamı, akademisyen, önemli devlet adamı ve siyasetçiydi. Akademik çalışmalarında Türkiye tarımının gelişmesi için yol gösterici oldu. Bu konuda yayınlar yaptı. Önemli özelliklerinden biri Türk Milletine olan düşkünlüğü ve Anadolu sevgisiydi. Tarım Bakanlığı sırasında Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’le işbirliği yaptı. 1945 yılında Toprak işleri Genel Müdürlüğünü kurdu. 4785 sayılı kanunla tüm ormanları devlet işletmesi altına aldırdı. Devlet Üretme Çiftlikleri de onun eseriydi. Türkiye Zirai Donatım Kurumu onun bakanlığı döneminde çalışmaya başladı. Tarım Bakanlığı Taşra Teşkilatı da yine onun bakanlığı döneminde kuruldu.
1961 yılında Kurucu Meclis’te de görev yaptı.
Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Köy Enstitüleri’nin yeniden açılmasına karşı çıktı. Fakat metot ve uygulamalarından öğretmen okullarında yararlanılmalıdır fikrini savundu. Bakanlığı döneminde ilk ve ortaöğretimde yeni projeler yapılmasını düşünüyordu. Yüksek Öğretimin yaygınlaştırılması konusunu “Eğitim Şuraları”nda dile getirdi.
Eserlerinden Bazıları şunlardır: Türkiye’de Zirai Buhran, Ziraat Âleminden Vakıalar ve Düşünceler, Türkiye Ziraatında Hububatın yeri ve Önemi, Dış Ticaretimizde Ziraatın Payı, Ormancılıktan Vakıalar ve Düşünceler, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, Türkiye’de Çay İktisadiyatı, Teknik Ziraat ve Bahçıvanlık Okulları.
Çocukluğumda dedemi ziyaret ederdi. Dedem Güzelhisarlı Hafız Mustafa Karataş onun öz dayısıydı. Dedemin vefatından birkaç ay sonra nineme başsağlığı dilemek için geldi. O gün ona evde tesadüfen yapılan akıtma ve ayran ikram edildi. Ayrılırken nineme hitaben “Yenge senin yaptığın kaburga dolmalarını unutamıyorum.” dediğini hatırlıyorum.
Bazılarına göre sağı kolladı, bazılarına göre Cumhuriyet Halk Partili olduğu için solcuydu. Hatipoğlu kimseye özel bir çıkar sağlamadı. Kayırmacı olmayan bir insandı. 1963 yılında Milli Eğitim Bakanı iken Konya’da vilayete oldukça uzak bir köydeydim. Kendisine görev yaptığım yeri değiştirmek istediğimi bildiren bir mektup yazdım. Annemle kardeş çocukları olduğunu hatırlattım. Bana verdiği cevapta “Yurdun her tarafında hizmet etmek kutsal bir görevdir. Başarılar diler gözlerinden öperim” diye yazdı. Gençlik heyecanı ile o tarihte biraz üzülmüştüm. O ailesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanı ve devlet adamıydı.
Her iki bakanlığı döneminde yurda büyük hizmetler yaptı. 1975-76 yıllarında Helvacıköy taraflarına yapılan ağaçlandırmaların onun öğrencilerinin girişimi ile meydana getirildiğini işittim.
Avrupa’da önemli hizmetleri bulunan kişilerin ya heykelleri dikilir veya bir kuruma adı verilir. Önemli eserleri bulunan Şevket Raşit Hatipoğlu’nun anısına Helvacı Mahallesi girişine o çok sevdiği tarımın simgesi olan buğday başakları arasında bir maskı ne kadar da kadirbilirlik olur. Ya da Aliağa’da yeni yapılacak bir okula adı verilebilir. Konuyu Aliağa’nın atanmış ve seçilmiş yöneticilerinin dikkatine sunuyorum.
Günün birinde Aliağa’da bir Tarım Sempozyumu yapılırsa niçin Şevket Raşit Hatipoğlu adına düzenlenmesin? Sevgiler.
Cevat YILDIRIM
09 Ağustos 2020