BU VATAN TÜRK MİLLETİNİNDİR
31 Ağustos 2017, PerşembeTweet |
Cevat YILDIRIM
Şair soruyor: “Bu vatan kimin” kendisi cevaplıyor şiirinin bir yerinde.
İleri atılıp sellercesine/ Göğsünden vurulup tam ercesine/ Bir gül bahçesine girercesine/ Şu kara toprağa girenlerindir.
Doksan beş yıl önceydi. Güçlü devletler Türklerin kurduğu Osmanlı Devletini tamamen ortadan kaldırmak için ülkemizin birçok yerini işgal etti. Bu yetmezmiş gibi eskiden Osmanlının uyruğu olan Yunanistan’ı İzmir’e çıkardılar. Onu silah malzeme, araç gereçle desteklediler. Yurdun her türlü ekonomik getirisini kurdukları örgütlerle devletin elinden alıyorlardı. Bunlar emperyalistlere yetmedi. Türklere sadece Orta Anadolu’da birkaç vilayet bırakıyorlardı. Ordu dağıtılacaktı. Madenler, gemiler, her türlü kaynaklar, demiryolları, üretim alanları onların kontrolüne bırakılıyordu. Ulusun boğazını kuvvetlice sıkıyorlardı.
Tarihte her zaman bağımsız yaşamış yüce Türk Ulusunun evlatları bunu kabul etmedi. Yurdun çeşitli yerlerinde direnişler yapıldı. Ancak bunlar yetersizdi. Halk bir araya gelmeliydi. Yapılan büyük toplantılarda Mustafa Kemal dikkat çekiyordu. Anafartalar kahramanı, seçilen kişileri Ankara’ya çağırdı. Burada meclis oluştu. Mustafa Kemal meclis reisliğine seçildi. Türk halkının seçtiği temsilciler reisleri ile birlikte yurdu yabancılardan geri almak, tam bağımsız bir devlet kurma çabasındaydılar. Önce iç isyanlar bastırıldı. Yabancıların baskılarını çok uzun gayretlerden, uğraşılardan sonra ortadan kaldırmak için çaba gösterildi. Yıllarca Yemen çöllerinde, Galiçya’da, Kafkasya’da, Balkanlar’da ve Afrika’da kanları akıtılan bu millet yorgun ve fakirdi. Mustafa Kemal önderliğinde kurulan ordu, emperyalist uşaklarını önce Sakarya’da durdurdu. Düşmanlar, Afyon – Kütahya hattında bir yığınak yaparak, oralarda tutunmak, ağababalarının isteklerini yerine getirme amacındaydı. Mustafa Kemal, arkadaşları ile Türk Milletinin maddi ve manevi kuvvetlerini harekete geçirmeyi planladı. Gaye, bağımsız bir devlet kurmaktı.
Tam doksan beş yıl önce 26 Ağustos 1922 günü Türk Ordusu seller gibi Afyon yakınlarında düşmanın üstüne atıldı. İşgalcilerin cephesi iki günde bozuldu. Yabancıların desteklediği Yunan ordusu Afyon’dan Kütahya yakınlarında Dumlupınar’a çekildi. Mustafa Kemal, Fevzi Paşa, İsmet Paşa kağnı arabasına serdikleri haritalarda ve gelen raporlarda durumu inceledi. Türk kuvvetleri, düşmanın ordusunu Dumlupınar önlerinde çevirdi. Mustafa Kemal komutanlara gerekli emirleri verdi. Çok şiddetli çarpışmalar yaşandı. Türk askeri “Göğsünden vurulup tam ercesine, bir gül bahçesine girercesine” hücum tazeliyor, esir ediyor, ya da şehit oluyordu. Yunan siperleri altı saatte darmadağın edildi. Ertesi günü savaş meydanında; savaş araçları, motorlu araçlar, değişik eşyalar, düşman askerinin cesetleri ile doluydu.
Yıllar sonra Mustafa Kemal o günleri şu şekilde anlattı: “30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. Demek ki tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu.
31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir’e doğru yol alırken, diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir’in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyordu.” Savaş sonunda; “Bu eserin Türk Ulusunun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir anıtıdır” diyen Kemal Paşa yabancıları tüm yurttan temizlemek için 1 Eylül 1922 günü ordulara verdiği emir; “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!”
Ülkemiz savaş sonunda barışa erişti. Lozan ile sınırlarımız çizildi. Ömrünün büyük kısmını cephelerde geçiren Mustafa Kemal Paşa, savaşın zorunlu olmadıkça, başvurulmaması gereken bir olay olduğunu da belirtti. Onun en büyük amacı 20 Nisan 1928’de söylediği gibi “Yurtta barış, dünyada barış”tı.
Büyük özverilerle kazanılan 30 Ağustos Zafer Bayramı ve bir Eylülde konuşulacak olan, “Dünya Barış Günü” tüm ulusumuza kutlu olsun.