MUSTAFA KEMAL’İN YURT GEZİLERİ
11 Nisan 2023, SalıTweet |
Cevat YILDIRIM
Atatürk, savaş yıllarında başlayıp, Cumhuriyeti kurduktan sonra da birçok yurt köşesini gidip görmüştür. 1919 yıllarında Sivas yollarında iken gazeteci Ruşen Eşref’e:
“Bizim münevverler neden Anadolu’ya gelip uğraşmazlar! Neden milletle doğrudan doğruya temasta bulunmazlar! Memleketi gezmeli, milleti tanımalı. Eksiği nedir, görüp göstermeli. Milleti sevmek böyle olur. Yoksa lafla muhabbet fayda vermez.”
Acaba Atatürk turistik gezi yapın mı demek istiyor? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu 52 ile ve o illerin birçok ilçesine gitmiştir. Atamızın gezileri hakkında yazılan ve söylenenleri şimdi bu dünyada olmayan bir öğretmenin not defterinden takip edelim.
“İzmir Kızılçullu Köy Enstitüsü öğrencisiyim. Gezi kolu rehberi olan sosyoloji öğretmenimizin anlattıklarını bu deftere iyi ki not etmişim: Yılsonu yaklaşıyordu. Hafta bittiğinde Bergama’ya gidecektik. Öğretmenimizin elinde iki tane eski gazete vardı. Bize Atatürk’ün 1934 yılında İzmir’den Bergama’ya gidişini anlatacaktı. Fakat önce tüm gezilerin amacını anlatmaya başladı. Atatürk bazı gezilerini beyaz trenle, bazı gezilerini otomobille yaptı, dedi.
Atatürk milletin sinesinden çıkan bir kişi olarak milletin evlatlarına çok inanıyordu. Askerlerine güvenip düşmanları ve yabancıları kovarak yurdu kurtardı. Türk ordusunun İzmir’e girişiyle düşmanlar esir oldu. Yabancılar yurttan ayrılmak zorunda kaldı. Şimdi yurdu kalkındırmaya sıra gelmişti. Gösterdiği hedef çağdaş uygarlık yoluydu. 1922’de padişah kaçınca saltanat kaldırıldı. 3 Mart 1924 yılında Eğitim Birliği yasası, Hilafetin kaldırılması, Genel Kurmay Bakanlığının ve Şer’iye Bakanlığının kaldırılması yasaları TBMM’de kabul edildi. 25 Kasım 1925 Şapka Devrimi, 17 Şubat 1926 Medeni Yasa ve 1 Kasım 1928 Yazı Devrimi Yasası mecliste kabul edildi. 1929 yılında uygulanmaya geçildi. Çalışmalar 1932 yılında dil ve tarih dernekleri ile devam etti. Atatürk; devrimleri anlatmak için halkla konuşuyor, konunun önemini anlatıyor, inandırıyor ve uyguluyordu.
Bunları anlatmak yetmiyordu. Okur- yazar olanların sayısı çok azdı. Cumhuriyet rejiminin ülkede yerleşmesi ve korunması gerekiyordu. Halkı eğitmek, sağlığına önem vermek, ekonomisini düzeltmek için onlarla konuşuyor, durumlarını anlamak istiyordu. İç ve dış tehlikelere karşı birlik beraberlik için kamuoyu oluşturmaya gayret ediyordu. Halkın siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanlardaki düşüncelerini dinliyor, gereken önlemler için tespitlerini, fikirlerini hükumete iletiyordu. Halka sevgiyle yaklaşıyor, onlara güven veriyordu. Gittiği yerlerdeki kız ve erkek liselerini geziyor, öğretmen ve gençlerle konuşuyor, onlara eğitim ve bilim konularında sorular soruyordu. Gençlere seslenirken;
“Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz “diyerek her fırsatta gençliğe güvenini belirtiyordu. Gittiği bazı vilayetlerde sanatın önemini dile getiriyordu. Yine gidip gördüğü vilayetlerde Türkçe’nin güzelliğini ve önemini anlatıyordu. Çocuklarımızı ve gençlerimizi; Türk Milletine, Türk Devletine, TBMM’ne düşman olabilecek unsurlarla mücadele edecek biçimde eğitmeliyiz diyordu.
Atatürk 1931 yılına kadar Türk Ocaklarına giderken bu derneğin yöneticilerinin yanlış yollara girmesi nedeniyle genel kurul kararıyla kapatılmasından dolayı bir daha bu kurumları ziyaret etmedi. Sovyetlerle komşuluğumuz gelişmekteydi. Dostluğumuz vardı. Sovyetler ülkemizde bazı fabrikalar kurmak istiyordu. Türk Ocağı yöneticilerinden bazıları, Orta Asya’ya kadar gidip Türk kardeşlerimizi kurtaracağız biçiminde konuşmalar yapıyordu. 1931 yılı Şubat ayında genel kurul kararıyla Türk Ocağı kapandı. Yerine “Halk Evleri” açıldı. Bu evler, okuma-yazma, tiyatro, bazı el sanatlarının öğretilmesi gibi konularda halka yardımcı oldu. Tabi bu kurslar arasında arkeoloji, dil kursları gibi konular da vardı. “
Atatürk 13 Nisan 1934 tarihinde Karşıyaka, Menemen Aliağa Nahiyesi yoluyla Bergama’ya gitti. O konuyu öğretmenimiz defterinde nasıl not etmiş, onun defterinden takip ederek konuyu daha iyi açıklamaya çalışalım.