CUMHURİYET BAYRAMI ANILARI
31 Ekim 2018, ÇarşambaTweet |
Cevat YILDIRIM
Bundan kırk beş yıl önceydi. Öğrencilerle sabah erken saatte kasaba içinde yürüyüş yaptık. Önde boru trampet takımı ve arkadan al bayrağımız takipteydi. Hemen sancağın arkasında çerçevesi çiçeklerle süslenmiş Atatürk portresi iki çocuğumuzun ellerinde öğrencilerin uygun adımla yürüyüşleri oldukça dikkat çekiciydi. Çarşıdan geçerken büyük bir alkış tufanı koptu. Öğrenciler daha dik yürüyüşle belediye önüne geldiler. Yurdun her tarafında olduğu gibi konuşmalar, şiirler ve milli oyunlarla Cumhuriyet bayramı kutlandı.
Öğle sonrası, çocuklarımızı beğeni ile güzel sözlerle alkış tutan kasaba kahvehanesine geldim. Binanın güney duvarının yanında birkaç ileri yaşlı kişi oturmakta saat başı haberlerini izliyordu. TV. Deki sunucu başkentteki bayram törenlerinin anlatımını bitirdi. Tüm halkımıza iyi bayram dilekleriyle esenlikler diledi. Adını önceden bildiğim Salim Amca ısrarla beni yanına çağırdı. Şevket Ağa, Hüseyin Amca, Ali Amca da oradaydı. Daha genç görünümlüler biraz daha geride oturmaktaydı. Salim Amca- İzmirli Öğretmen bey bir de sen şu haberleri bize anlatıver dedi. Konuşmalar Cumhuriyetin önemi üzerineydi.
Dedim ki –Salim Amca konuşmacı ne güzel söyledi. Her şeyi açıkça anlattı.
Salim Amca- Biz onun konuşmasından bir şey anlamıyoruz. Senin bizim anlayacağımız dilde söyleyeceğine inanıyoruz. Çaresiz konuşmaya başladım.
-Cumhuriyet bir yönetim şeklidir. Başta kral, hükümdar, babadan oğla geçen bir sistem yoktur. Cumhuriyet; halkın kendi temsilcilerini seçtiği ve meclise gönderdiği, onların anayasa ve yasalar çevresinde idare ettiği bir idare biçimidir. Ne Suidi kralların ne de bir zümrenin veya akrabaların yönettiği devletlere benzemez. Adı “Cumhuriyet” olup da tamamen baskıyla yönetilen ülkeler de vardır. Gerçek cumhuriyetlerde demokrasi vardır. Demokrasi, cumhuriyet idarelerinde halkın yaşama biçimidir. Demokrasi herkesin yönetimden ve yasaların uygulanmasından memnun olduğu bir sistemdir. Tek adamla idare edilen adı cumhuriyet olan sistemlerde, devletin başı istediği kişiyi hapsettirir veya sürgüne gönderir. Bir de “Meşrutiyet idaresi “ vardır. Bu tür sistemlerde hem parlamento, hem bir hükümdar vardır. 1876’da Osmanlı Devleti Meşrutiyet idaresine kavuştu. Birkaç ay sonra Padişah II. Abdülhamit anayasayı kaldırdı. Onu hazırlayan Mithat Paşa’yı ve birçok aydını sürgüne gönderdi. Hatta Mithat Paşa’yı sürgünde boğdurdu.
Şevket Ağa söze karıştı. – Koskoca padişah istediğini yapamaz mı?
Salim Amca –Sen sus Şevket, hoca bak ne güzel anlatıyor.
-Demokrasi ile yönetilen ülkelerde demokratik anayasa vardır. Her uygulama o yasada yazılı
olduğu gibi yapılır. Günümüzde adı İslam Cumhuriyeti olup demokrat olmayan devletler vardır.
Kasabamızda doğan Başkentte öğrenci olan bir genç söze karıştı – Adından çok kere söz edilen kuvvetler ayrılığı nedir?
-Demokrasilerde bir parlamento vardır. Kanunlar yapar. İçlerinden seçtikleri bazı heyetlerle işlerin nasıl yürütüldüğünü kontrol eder. Parlamento bizim seçtiğimiz milletvekilleri veya senatörlerden oluşan temsilcilerdir. Buna “yasama” denir. İkincisi ise “yürütme” adını alır. Bu kelimenin karşılığı ülkeyi yönetmek için devletin başında meclisin veya halkın seçtiği bir devlet başkanı, bakanlar ve başbakan bulunur. İl ve ilçelerde atama ile görevlendirilen vali ve kaymakamlar, diğer bürokratlar idari sınıfa girer. Bakanların ve başbakanın oluşturduğu kurula “Hükümet” adı verilir. Demokrasilerde adı yürütmedir. Diğer bir kurum ise “yargıdır” Yani bağımsız hâkim ve savcılardan oluşan kurumdur. Ünlü Fransız siyaset ve hukukçusu Montesquieu’ye göre üç kurum bağımsız olur ki, birbirlerinin işlerine asla karışmazlar. Buna demokrasilerde kuvvetler ayrılığı denir. Kısacası “Cumhuriyet” bir yönetim biçimi, “Demokrasi” bir yaşam biçimidir.
Salim Amca – İyi ki Mustafa Kemal Atatürk yurdu kurtardı. İyi ki Cumhuriyet idaresini kurdu. Bize bağımsız bir ülke ve iyi bir idare biçimi bıraktığı için onu çok seviyorum. İzmirli öğretmen bu günlük yeter. Yarın bize ülkemiz Cumhuriyet yönetiminde neler kazandığını anlat. İçimizde bunu bilmeyenler var. Şevket Ağa da öğrensin.
Şevket Ağa – Cumhuriyet de Atatürk de hepimizindir.
O gün böyle konuşulmuştu.